güzel bir dizi diye burada okudum, bakayım dedim haluk bilginer var ne kadar kötü olabilir.
seyrettim gerçekten türk dizilerinin klişelerinden uzak emek sarfedilmiş dramatik bir hikaye.
illa izleyeceksek izleyicisini aptal yerine koymayan projeleri seyretmeyi hakediyoruz bence.
ama nevra başına gelenleri bu denli nasıl unutur evet psikolojide akut travmatik stres bozukluğu diye bir şey var da kamburaya ayak bastığı an hatırlardı, en azından arkadaşını bu kadar geç hatırlamazdı günlüğünde nevradan bahsedecek kadar kızın hayatına dokunmuş biriyse nevra anormal geldi bu durum.
sanki senaryoda özellikle gelişme bölümünde bazı değişikliklere gidilmiş.
insan çocukken bu derece zulme uğradığı suratı sıfatı nasıl unutur orayı çok oturtamadım sadece.
ama vuralın diğerlerinden daha kallavi biçimde öldürülmesi gerekmez miydi öyle öldürülüp geçildi ne bileyim.
--spoiler--
12 bölüm süren kaliteli oyunculardan kurulu puhu dizisi.
tipik bir sol kesim mesajı veren dizidir. "türkiye'de adalet yok, öyleyse hadi adaleti ben dağıtayım".
replikler sıradan, duyulmuş laflar. izlerken çok sıkıldım ve bitirmiş olmak için izledim. bazı dizilerle bağ kuruyorum farkında olmadan lakin bu diziye ısınmadım.
çekiminden oyunculuğuna kadar yabancı dizileri aratmayan şahane dizidir. vatanım sensinin mirliva tevfik' i oyuncu onur saylak'ın yönetmeni olduğu dizidir.
Her gün bir iki bölüm izleyerek yavaş yavaş her bir bölümüne odaklanarak izlediğim dizidir. Son bölümünün etkisinden uzun bir süre kurtulamayacam galiba.
Şahs kökünden “ızdırab” manasına gelir ki, kişilik yani şahsiyet’in “ızdırab duyan” olması meselesi; yani insan. Hayvanlar acı, insanlar ızdırab duyar ve ikisi arasındaki net ve keskin farklardan birisi de işte Budur; karaktersiz, kişiliksiz diye nitelediğimiz -şahsiyetsizlerin- ortak özelliği insana has bu hassadan mahrum olmalarıdır.
içinde güzel aforizmalar barındıran, Türk dizilerinin üstünde bir kaliteye sahip, Haluk Bilginer’in her zamanki gibi döktürdüğü, Hakan Günday’ın yazdığı ve Onur Saylak’ın yönettiği gerilim-suç dizisi.
“Kadınlara göre erkekler güvenilmez. Erkeklere göre kadınlara güvenilmez. Biri de çıkıp demiyor ki, cinsiyetle alakası yok, şahsiyet meselesi.”
"aslında bu tablo bize diyor ki; eğer bir suç işlemek istiyorsan ama suçlanmak istemiyorsan, tek yapman gereken etrafına bir kalabalık toplamak. çünkü bir suçu yeterince büyük bir kalabalıkla birlikte işlersen, o artık suç değildir."
"Galiba ben insanlarla nasıl yaşanır bilmiyorum. Yani insanlarla nasıl konuşulur, arkadaşlarla neler yapılır, sevgilin olursa onunla nasıl vakit geçirilir, biriyle arandaki mesafe nasıl ayarlanır… Bunların hiçbirini bilmiyorum aslında. Ama hep biliyormuş gibi yaptım. Ve hep yanlış yaptım."
aklıma geldikçe duygulandığım bir hafta etkisinden çıkamadığım dizidir. evet , türkler de yapar duygusunu en derinden hissettirmeşlerdir.
dizi, alzheimer olacağını öğrenen agah efendinin hep içinde kalan ve hep en büyük pişmanlıklarından birini telafi etmeye çalışması hakkındadır. onur saylak' ın yönetmenliği ile haluk bilginer, cansu dere, metin akdüler, şebnem bozoklu gibi ünlülerin hayat verdiği bu dizi, özellikle de türk toplumunun kanayan yaralarından birinin işlenmesiyle de çok önemli bir konumdadır. hatta belki de en önemli ve kafa yorulması gereken diziydi diyebilirim.
Çok iyi dizi. Senaryo iyi, oyuncular iyi, yönetmen iyi. Haluk bilginer zaten beklendiği gibi iyi oynamış ama ben Cansu Dere ve ibrahim selimi de beğendim.
finalini beğendiğimi söyleyemeyeceğim. ama konu ve işleniş olarak özgün ve takdir edilesi bir yapım. size bir şeyler katar mı, evet. izlemeye değer mi, kesinlikle.