ırkçılık kadercilik olduğu için gayet de gerici bir bakıştır. çünkü senin tarafından elde edilmeyen belli özellikleri kazanım olarak görüyorsun ve bu senin hiçbir emeğin olmayan özellikleri bir tür üstlük olarak gösterip diğerlerine elinde olmayan özellikleri için baskı kuruyorsun. resmen dinci gerici yobazın milli versiyonu bu.
insanların belli kazanımları olabilir ama bu kazanımlar asla doğuştan gelen özelliklere bağlanıp üstünlük kurulamaz. eğer kurulursa o zaman bu kaderci bir bakış olur ki bunun kaynağı da yobazlıktır.
Zannımca ırkçı bir insan müslüman olamaz. Çünkü ırkçılığı benimsemiş bir insan ancak kendi ırkının diğer insan ırklarından üstün olduğunu savunabilir. Örneğin Türk ırkını savunan birisi yalnızca Türk ırkının kutsal ve üstün olduğunu söyler ama Peygamber efendimiz(s.a.v) bir Kureyş kabilesinden gelen bir Araptı. Peygamberimiz (sav), çok yoğun biçimde bu kardeşlik ve eşitlik ilkesine dikkat çekmiş, Arabın Aceme (Arap olmayana), Acemin Araba asla üstünlüğünün olmadığını ısrarla vurgulamıştır. O'nun (sav) etkili ifadesiyle insanlar "bir tarağın dişleri gibi" eşittirler. Gibi gibi düşünüyorum
aliya izzetbegoviç'in milliyetçilik konusunda;
"Bilgisiz kimselerin zihinlerinde kargaşa yaratmak için başvurulacak ilk ve en etkili yol, milli olanla milliyetçi olan arasında ki farkı gözden kaçırmaktır. Aslında bu fark bazen sevgi ve nefret arasındaki fark kadar büyük olabilir.
-Milli duyguları olan bir insan, kendi halkını sever, onların kusurlarını da erdemlerini de kendi üstünde taşır, o halka aittir.
-Bir milliyetçi ise kendi halkını sevmekten çok başkalarından nefret eder, daha da önemlisi, uygulamada, başkalarının mülkü olan şeyi ister. Başkalarına ait farklılıkları boğar, hoşgörüsüzdür, fiziksel baskı uygular. Kendisine ait olanı savunmaz, kendisine ait olmayanı da ister. Aşırı milliyetçiliğin özünde Tanrıya inanç yoktur. Dünyanın bütün büyük dinleri şu basit hakikati öğretmeye çalışır (ve bütün hakikatler basittir): Sana yapılmasını istemediğin şeyi sen de başkasına yapma. Ya da öyle hareket et ki, davranışların herkes için geçerli olsun; ne sana göre değişsin ne de başkalarına göre " şeklinde yorum yapmıştır.
Bu açıdan baktığın zaman ırkçılığı da kendi halkını sevip diğerlerine hoşgörüsüz olmaktan da öte onları aşağılamak, hakir görmek, üzerlerinde buna hakkı varmış gibi yaptırım uygulamak şeklinde yorumlayabiliriz.
Irkçılığa hayır'dan da öte ırkçılığı birer inanan en önemlisi de aynı kökenden gelmiş varlıklar olan birer insan olarak tanımıyoruz denilmelidir.
bu gün Türkiyede kürtüm ermeniyim yunanım diyenlere yöneltilmeyen fakat türküm diyenlere sıkça yöneltilen çağrı, slogan vb. sözdür.
diğerleri ırkçılık değilken türküm demek neden ırkçılık olsundur ki?
elbette herkes kendi insanını yüceltmeyi ve kültürünün getirdiği değerler yargılarını benimsemeyi sever. unutulmamalıdır ki, bu, dünyanın her milletinde var olan bir olaydır.
kendi güzelliğini başka insanları karalayarak göstermeye çalışıyorsan aslında bir güzelliğin de yoktur.
milliyetçilik ve ırkçılığı karıştırmamak lazım. milliyetçilik her insanda bir tutam olması gereken birşeydir. kiminin bu çorbada tuzu azdır, kiminin çoktur ama iyidir hoştur.
ırkçılık kendi insanını empoze etmek, karşı tarafı anlamamak ve nihayetinde kötülemekle büyüyen bir hastalıktır.
farklı dine, kültüre veya etnik yapıya sahip olan insanları sevmek zorunda değilsiniz. ama anlamalısınız. çünkü anlarsanız nefretin anlamsızlığını da görürsünüz.