uludag sozlukteki varligimizin ve varlik bicimimizin, tum hayatimiz oldugu sanrisi icinde olan izleyiciler var.
burada olmayi sectigimiz ve oldugumuz sey'in,takindigimiz tavrin, hayatimizin sadece kucucuk bir parcasi oldugunu, reel'in minicik bir parcasini yansittigini idrak etmekte zorlaniyor izleyici.(okuyucu demiyorum, zira uludag sozluk okuyucusu-yazarlar da dahil- okuma eyleminden cok izleme eylemine de dahil olmakta)
bu noktada, mesela, entrylerimizin basina disclaimer'lar mi serpistirmemiz lazim?
hayat insani sasirtir ve cok zor durumda birakir.. bu kadar zor bi varsayimla yola cikan bi insanin aptal durumuna dusmemesi cogunlukla kacinilmazdir. onda birini bildigin bi araziye paldir kuldur dalmak, amerikanin vietnama girmesi kadar salakcadir. cunku ancak salaklar, bu kadar kolay ve rasyonel bir cikarimi yapamayip, duygusalliga yenik duserler.
iste, ayirt edebilme kabiliyeti ve analiz becerisinin devreye girmesi icap eden durumlardan biri de, uludag sozluk icinde, budur.
yazinin konusunun ele alinis bicimi hosunuza gitmeyebilir, yazinin konusunun savunulmasi veya karsi durulmasi da hosunuza gitmeyebilir.
ancak sizin muhatabiniz yazi degil, immm sey ise, neyin ne oldugu ve ne olmadigini ayirt etme konusunda ciddi sikintilariniz oldugu gibi, savunmak istediginiz seye katkida da bulunamazsiniz. bir takim sebeplerden oturu immm seyin yazisi size aci cektiriyordur ve siz konu hakkinda buyuk ihtimalle hicbir kelam edecek durumda olmadiginiz icin immm sey'i muhatap alir, immm sey'in sahsina oklar atmaya cabalarsiniz. (konu hakkinda konusacak durumda olsaniz, konu hakkinda konusurdunuz cunku o yontemi secmek yerine. mesela.)
bir yazari yazdiklarindan oturu kendinize yakin veya uzak bulabilirsiniz. neyi neden yaptigini anlayip, begeni veya anlamayip, onaylamama ile karsilayabilir, buna gore yakin veya uzak mesafe almayi secebilirsiniz.
ama bir yazari "burada" asla taniyamazsiniz. ve aptallarin en sevdigi is, "bildigini" zannetmektir.
Mantik süzgecini kullanalim, kullandiralim.
Taniyamayacaginiz bir yazar.
Edit: yakinda yazar olacak ve arkasindan yazilanlara bir bir cevap verecek...
ne ondan ne bundan, sadece ve sedace zihinsel kapasitesini yitirmekten korkan yazar. zihinsel kapasite ne demekse...
--spoiler--
ne yalniz kalma olasiligi, ne kitlelerce sevilmemek, ne bu kadar sert ve ukala oldugum icin kaldiracak manita bulamamak gibi kaygilarim var. benim tek korkum olabilir, zihinsel kapasitemi yitirmek.
--spoiler--
-noldu niye ağlıyorsun?
+zihinsel kapasitemi yitirdim...
-geçmiş olsun yakının mıydı?
lan bu tartışma tarzına da bitiyorum ha, yeminle hastasıyım. kendini sezar gibi yüksek bir yere koy, halka seslen, eleştirilince, "siz kimsiniz"in itici gücüyle maça 1-0 önde başla. hayır bebeğim, yedirmezler o soğanın cücüğünü sana. mevzuların merkezinde yer alıp da salgıladığın adrenalinle gerçek, "gerrçekk" hislere gark olamıyor olabilirsin, bak ben dışarıdan izleyip hısıhısı deyu gülüyorum sana.
aşağılık kompleksini ve kadınlığını açığa çıkararak popüler olma yolunda emin adımlarla ilerleyen yazarımız. tipik ilgi bekleyen kadın davranışı içerisinde. hoş gelmiş tekrardan.
oo açtığı başlıkta eleştirel entry giren herkes burada. beyler, sakin göğüslerinin büyük olduğunu değil sadece göğüslerinin olduğunu belirtmişti. ki o da zaten yadırganacak bir şey değil, her kadında var lan. annenizde bile. sakin.
ben bu abla gibi fırlayan göğüslü , etekli ceketli biraz şıkıdım ablalar otobüse bindiğine hemen yerimi verip izmirin dağlarında çiçekler açar marşını okuyorum hazırolda. sonra otobüs fren yapınca göğüslere bakmamak için koridorda yuvarlanıyorum ama sırf türbnlı diye saygı hakedeceğini sanan bacılara hiç yer vermem kesifdgftorfdvfg dermişimm ahahahha hikayeyi kest ya ben de yer vermezdim amk madem şıkıdımsın taksi tut.