bu slogan ile emekçiler sosyalizm de, üretim ve yönetim ilişkilerinin merkezinde olan emekçilerin kapitalizm sonrası kurulacak düzende emekçilerin nerede durduklarını tariflemektedirler. bazı arkadaşların gerçek hayatta karşılığı yoktur demeleri, meseleye kapitalizmdeki ezberleri ile bakıyor olmalarındandır.
marksist açıdan bakıldığında belki de tarihin en büyük handikapıdır ve tarihe hiçbir zaman emek alanı ile[sovyetler ve diğer sosyalist iktidarlar da dahil olmak üzere] siyaset alanı hiç bir zaman birleşmemiş aksine hep aralarda ayrılıklar olmuştur. bunun aşılabilmesi demek sosyalist demokrasinin uygulanabilmesi demektir.
ama şu bir gerçek ki, siyaset kitlelere devredilmesi ve devletin yavaş yavaş ortadan kalkması gerekirken, sosyalist ülkelerde yönetim bir partinin daha da daraltırsak bir grubun yönetimi altına girmiş ve aynı zamanda yerilen burjuva demokrasisi bile aranır olmuştur. seçim sistemi de basit bir oyuna dönüşmüştür.
bunun asıl nedenlerindne birisi de lenin'in partide kurduğu sistemdir.[ve bilindiği gibi de enternasyonel biteviye sbkp'nin egemenliği altındaydı] bazı pasajlarda partiyi eleştiriye de kapar ve sürekli yığınların parti içersine girerek partiyi küçük burjuva kimliğine dönüştürdüklerini ve sürekli bir denetim yapılması gerektiğini belirtir. ama lenin'i suçlamak burada sadece bilgisizliktir; çünkü lenin'in yaşadığı dönem ve parti içersinde düzenlemeleri yaptığı dönem, özellikle savaş komünizmi dönemidir ki bu dönemde sovyetler iç savaş yaşıyordu. kararların hızlı alınabilmesi açısından bu yapılmıştı.
ama daha sonraki dönemlerde bunu genişletmeye dair pek kayda değer bir şey yaşanmadı. hatta bunu artırdılar-özellikle stalin döneminde. olan sosyalizmin imajına oldu, zaten isminden-cisminden duyulan antipati daha da arttı. sonra bir diktatörlüğe dönüşmesi de halkın tepkisini içten içe rejime çekti.
toplumSAL gelişmeler giriş gelişme sonuç cihetinde incelenmeye kalkılırsa, sermayenin odaklanması ve bu sayede insanların sadece "karın doyurma" güdülerini tatmin etmekten kurtulmalarıyla gelinen bir süreçle meydana gelen devlet ve merkezcil yönetim ihtiyacının günümüzdeki belirgin şekli olan üretici ve yönetici ayrımı, öyle kolayca, kelamla, hareketle eski haline devrilemeyecek bir devdir. geri evrime benzetmek çok yanlış olsa da, yapılması çok zor ve hayal ifadesidir.
günümüzde bu hayale ulaşılması mümkün olmasa da, çeşitli politik baskı unsurlarıyla (yine devletçe izin verilen üretici - işçi sendikaları vs.) işçi sınıfı en azından yönetmek değil de, daha iyi yönetilmek ve bu yönetimde pay sahibi olmak için çalışır.
zaten eğer süreç başladığı sıfır noktasındaki değerine, bu kadar farklılaştıktan sonra yine inecekse bu kendiliğinden ve zaruri olarak meydana gelecektir. herhangi bir yerde / bir şekilde ve herhangi bir zamanda.
onun bunun düşüncelerini de etiketlemeye ve hezeyan olarak nitelendirmeye hacet yok. düşüncenin her yaşı makbul.
Herkesten yeteneği kadar herkese ihtiyacı kadar üretim ve tüketim anlayışı ve örgütlenmesi ile sosyalist ekonomi-politiğin yönetim biçimini ifade eden bir başka slogandır . Kapitalizmin dünya çapındaki krizleri bu ilkeyi es geçtiği için milyarlarca insan bugün açlıktan ölmekte , savaşlarla yok olmakta ve sonsuz tüketim çılgınlığında dünya kaynaklarını ve doğayı har vurup harman sallamaktadır.
Emperyalizmin küreselleşmesinin ardından kapitalist tekellerin dünyada el atmadığı hiçbir bölge ve kaynak kalmamıştır. Bugün Afrika ve Asya'da açlıktan ölen milonlarca insan kendilerini besleyecek üretimi yapmalarına izin verilmediği için daha doğrusu ekip biçecekleri tarlaların ithal edilmek üzere yerli ve yabancı burjuvaziler tarafından daha karlı alanlar için ham madde üretim çiftlikleri olarak kullanılmasından ötürü ölmektedirler. Klasik arz-talep ekonomi paradigması kapitalizmin daha fazla devam ettiremeyeceği bir argümandır. Üretim araçlarının burjuvazinin elinde merkezileşmesi ve tekellerin her türlü yaşam alanına el atıp dünya hammaddelerini tüketmesi ne üreten emekçi sınıfa karşı ne de sömüren tekelci sınıflar içerisinde süren çatışmanın geçerli bir açıklaması olamaz.
Kapitalist ekonomi-politik üretimin tekelleştirilmesi ve üretim araçlarının merkezileştirilmesi ile denetimi altına aldığı üretim-tüketim sürecini ekonomik krizler yoluyla emekçi üreten sınıf adına sürekli sömürünün pekiştireci olarak kullanmıştır ve yaratılan sanal krizler yoluyla aslen kendi yol açtığı haksızlıkları onlarla savaşıyormuş görüntüsü vererek günümüze kadar devam ettirebilmiştir. Üretimin yöneticisi olmak adına ermeğini satmak zorunda kalan ücretli kölelerin bu bağlamda sosyal refah gibi neo-liberal politikalar ile hayatımıza sokulmuş emek sınıfını dışlayarak sanayi üretimini bilişim çağının revizyonları ile önemsiz kılmak adına işçi sınıfını zayıflatmak adına yeniden yapılandırdığı kapitalist politikaları daha detaylı analiz edip adımlarını ona göre atmalıdır. Aksi taktirde bilişim çağı diyerek dünyanın en pahalı internetini , en pahalı tarımsal üretim - tüketimi , en hantal montaj sanayi faaliyetlerini emek olarak kabul etmek sömürünün etlisine ve sütlüsüne dokunmadan köleliğe devam etmekten öte bir anlam ifade etmeyecektir.
herkesin her işi yapabilecek potansiyele sahip olup olmadığı sorunsalını akla getiren fikir. bence saçma.
ayrıca sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa gibi özdeyişleri de akla düşürmüyor değil.
sözün uygulamali anlatimini görmek icin kemal sunal in kibar feyzo adli filmini bir daha izlemenizi tavsiye ederim. ama sadece - aha gafasi yarildi repligine gülmek icin degil, ayni zamanda filmin sonunda insanlarin uyanip, neden biz aganin topragini isliyoruz o kazaniyor? farkina varisi icin de.
tabii ki üreten bizsek yöneten de biz olmaliyiz. simdi de teorik olarak oyle olmuyor mu? biz uretiyoruz, biz seciyoruz yonetenlerimizi de. ama saniyoruz ki yonetenlerimiz bizim tepedeki yansimalarimiz. hayir oyle degil. tepedekiler halkin sadece 3 te 1 inin yansimasinin halusinasyonu. yani o 3 te 1 bile kendisini yansitamadi, yanildi. burasi olayin sadece su üstünde kalan en basit kisimi. bir de kapitalist düzenin getirdigi gercekler var ki asil onlar isciyi, emekciyi yani üreteni ezmektedir. ama bir gün gelecek üreten yönetecektir. (bkz: komunizm e duyulan sevda)