ünsal oskay

entry37 galeri0
    1.
  1. Ünsal Hoca'nın marmara iletişim fakültesinde derslerine girmiş biri olarak anlattığı bir olayı sizlerle paylaşmak isterim.
    Rus denizaltısı Okyanusta ağır ağır ilerlemektedir. Bir anda ters giden birşeyler olur ve olduğu yerde dibe çöker denizaltı. Rusya ile bağlantıya geçilir. Ruslar "biz bir ekip yollayacağız siz dayanabildiğiniz kadar dayanın" der. Rusya'da kurulan afet masası benzer bir masada zamanın yetmeyeceği ve Amerika'dan yardım istenmesi gerektiği görüşü öne çıkar. Gazetelere yansır olay. Rus yazarlar denizaltılarının amerikanların eline geçmesindense o denizaltıdaki askerlerin ölmesinin daha yerinde olacağını söylerler. Hikayeyi nefis bir şekilde yorumlar Ünsal Oskay: Çocuklar işte o yazarların hepsi O.Ç (bol rrrr li ağza oturan cinsiyle).

    Daha sonra Ünsal Hocamız Marmara iletişim Fakültesinden ayrılmıştır. Arkasında gözü yaşlı öğrenciler bırakarak. Ünsal Oskay önce insan sonra profesördür. Keşke Ünsal hocaların sayısı çok fazla olsa dedirten hoca.
    5 ...
  2. 2.
  3. Klişe olarak şurada doğdu şu eğitimi aldı.. vs.. demeden derslerinde ki saptamalarından da birkaç kesit vermek gerek;

    Sistemler rasyonelleştikçe; insanlar irrasyonelleşiyor.

    Sistemin acımasızlığı kişiyi yönlendir.

    Ortaçağ profesörleri gibi sosyal bilimde olayı aşmıştır, ancak devlet kendisini tinerci çocukların davranış bozuklukları konusunda alınacak önlemleri konuşmak üzere valiliğe davet edip Milliyet gazetesine üç - beş kapak fotoğrafı çektirerek faydalanma çabası içine girmekle yetinir. Bire bir sohbetlerimizde olsun okul derslerinde ki konuşmalarımız da olsun dualist çalışmayla geçen kırk senenin meyvelerini alenen dağıtır fakat telep kesiminde ki kitlenin tikky (bkz: Beykent Üniversitesi) baskın karakterde olması had safada üzüntü vericidir.
    2 ...
  4. 3.
  5. ağzı bayağı bozuktu bu ufak-tefek motosikletli adamın. hatta bir keresinde talebelerden birisi "hocam camı açabilir miyim" diye sordu, oskay da "niye" gibilerinden birşeyler mırıldandı, talebe "içerisi foseptik çukuruna döndü" şeklinde ayar vermeye çalıştı da sonra unsal oskay da kontra bir ayar mı vermeye çalışmıştı neydi, tam hatırlayamıyorum şimdi...hatta o sırada bir papazın pembe -afedersiniz- popolu hanımından falan bahsediyordu.

    çoğu zaman taş gibi hatunlar buna asılmaya falan çalışırdı, gıcık olurduk. ha, bir de sınıfta kendisi sigara yaktı mı, içeridekilere de müsaade eder, fosur fosur ders yapardık, tabi buna ders denilebilirse...
    2 ...
  6. 4.
  7. Vatan gazetesine verdiği röportajda söyledikleriyle toplum olarak geldiğimiz noktayı çarpıcı bir şekilde ifade etmiş prof.

    --spoiler--
    "Rıhtımı da satarım, Topkapı Sarayı'nı da satarım. Ha, içimi rahatlatmak için bayrakların ebadını büyütürüm. Cibali Karakolu'na 6 metrelik bayrak asarım. Ama karakol satılmış! Suudi Arabistan'dan adamlar geliyor. "Buraya 80 katlı modern karakol yapacağım" diyor. "Al toprağı" diyor. Bu arada milleti ve kendi vicdanını rahatlatmak için bayraklar yakında 20 metreye çıkacak. Özal'ın mezarını da satacaklar."

    -Olur mu canım!
    "Tabii... Satılacak. Mezara varana kadar her şeyi satacaklar.
    -Anıtkabir'e dokunamazlar herhalde?
    Niye? Ne güzel, çok katlı turistik otel yapılır? Altı da kumarhane olur. Herkes yağma için sırada...
    -Hocam çok abartmadınız mı? Sizce bu değerlere dokunulur mu?

    "Her şey zamana bağlı. Hiçbir şey paldır küldür yapılmaz. Daha önce yapılacağını tasavvur etmediğimiz şeyler yapılmıyor mu? "istanbul'un silüetini bozmayız, o bizim medeniyetimizin göstergesidir" deniyordu, yüksek oteller yapılmadı mı? Sultanahmet'teki Four Seasons'ın içindeki ek bina neyin üzerine inşaa ediliyor? 2 bin yıllık tarihin üzerine! (...) O otel yapılacak da ne olacak? Dışarıdan gelecek olan zengin adamlara iki lisan bilen eskort kızlar eşlik edecek. Yerli ya da yabancı... Yukarıda restoran, aşağıda kumarhane olacak. En aşağıda da senin 2 bin yıllık tarihin! Yapan kim? Din, iman, tarih, vatan, millet diyen, en şoven biçimli milliyetçi kesim. işte bu kesim, bunlara göz yumuyor. Yağmada en başta kuyruğa girip sıra bekliyor.

    --spoiler--

    http://www2.internethaber...24&uniq_id=1200307911
    2 ...
  8. 5.
  9. bugün anlamak için programına katılıp şu yaşımın ve bir boka yaramaz felsefe diplomamın en güzel dersini ekran başında almamı sağlamış hocamdır, iki gözümdür. foucault'yu, adorno'yu dilinden düşürmeyendir. programdan birkaç alıntı:

    "sosyoloji bilmeyen iktisatçıdan bi bok olmaz" (aynen bu şekilde)
    "onu al, bunu al, şunu al... sonra ellisinde ülser, altmışında kanser."
    "çin'de hükümdar üniversite öğrencilerini sarayın altındaki zindanlara kapatıp, karşılarına geçip pirinç rakısı içerdi. ama onun da yanına kalmadı, gitti geldi komünist oldu." *
    5 ...
  10. 6.
  11. aynı programdaki sözlerinden bir kesit:

    "Artık hapishanelere gerek kalmadı. Öylesine bir hayat tarzını bize benimsetti ki modern toplum son 50 yıldır... Denetimi artık sistem kendisi yapmıyor. Bize öğrettiği yaşama üslubunun içerisinde, denetimi kendimiz yapıyoruz. Eskimeyen ayakkabımızı ikinci sene giymek istemiyoruz. Üç yıllık buzdolabını değiştirmek istiyoruz. Konu-komşudan uzaklaşıyoruz. Çünkü onları kıskanıyoruz. Neden? Çünkü benim dolabım çalışırken, komşu üç yıllık dolabını ya da arabasını değiştirmiş. Hayat, acımasız bir şekilde, insanların birbirini yargıladığı bir yarışma halinde geçiyor. Parayla satın alınabilen statü simgeleri; iyi ev, iyi ayakkabı, yeni araba... Sistemi eleştiren bir iktisat hocası bile televizyona çıktığı zaman pahalı bir kravat takmak zorunda. Sistem, nereye kaçarsanız kaçın, kendisini yeniden üretmek için bizi ücretsiz iş gücü olarak kullanıyor. Müzik, ortalama beğeniye indi. Operalardan operetler çıktı. Onları revüler izledi. Sonuçta öyle bir yere gelindi ki, artık sahnede 40 tane kızın bacağı birden havaya kalkıyor. Öyle bir dünyada oraya giden adam ne görüyor da mutlu oluyor? Oraya gidebilmiş olduğunu görüyor, göstermek istediklerine de kendisini gösteriyor. Eğer yukarılara çıkmak istiyorsan, o kahrı çekeceksin... insanlar yarışmayı seviyor. Başka türlü bir toplum inşa edildi. Peki insanların yarışacağı başka alanlar yok mu? Ayakkabı eskimemiş, evde de 15 tane var. Peki neden yenisini alıyoruz? O zaman ne oluyor, 40 yaşında ülser, 50 yaşında kanser! Ama ayakkabılar burada kalıyor. Bir de kim kalıyor biliyor musunuz; sistem. Sistem, yeni ülserler, yeni kanserler yaratmak üzere yeni malzemeler buluyor. Günümüzün tapınakları artık televizyonlar ve alış-veriş merkezleri. Buralarda dini bir ritüel gerçekleşiyor aslında. Başarılı bir insan olduğunu ancak buralarda hissedebiliyorsun. Sevsen de böyle, sevmesen de böyle... Don alacaksın, fistan alacaksın ama 40 tane dükkan geziyorsun. irrasyonel, gerçek dışı bir hayat bu. * * Rasyonel olan bir şey var; insanları çok iyi kullanan, hem de ücretsiz bir emek olarak kullanan modern toplum. Sistem kendini yeniden üretiyor ve bu da para yoluyla oluyor. Çünkü para etmeyen bir şey, değer taşımıyor. Tarihi bilmeyen, sosyoloji bilmeyen iktisatçı bir boka yaramaz... Oturun biraz okuyun yahu! Sofokles'i, Cervantes'i, Shakespeare'i okuyun. Sait Faik'i okuyun. Çünkü bunlar da her yerde satılıyor."

    memet güler diye bir adamın yazısından alıntıdır.
    kaynak: http://www9.gazetevatan.c...;Categoryid=4&wid=132
    3 ...
  12. 7.
  13. beyin damarlarında geçici pıhtı oluşumu olduğu için hastaneye kaldırılmış kıymetli hoca, ülkenin parmakla sayılacak sayıda aydın insanlarındandır.
    1 ...
  14. 8.
  15. 9.
  16. şimdilerde beykent üniversitesinde ders vermektedir.

    (bkz: yıkanmak istemeyen çocuklar olalım)
    0 ...
  17. 10.
  18. okulumuza bir keresinde konferansa gelen, bol küfürlü hikayeleriyle ve hayata farklı yaklaşımıyla bizleri kahkahalara boğmuş olan aşmış iletişimci hoca. kendisi konferans salonunda bulunan tek türbanlı öğrenciye ayıp şeyler konuşuyoruz sen çık istersen demiş ve kızın olumsuz yanıtından sonra konuşmasına devam etmiştir.
    0 ...
  19. 11.
  20. an itibariyle vefat etmiş. değerli akademisyen.
    1 ...
  21. 12.
  22. an itibariyle hayatını kaybettiğini habertürk'deki alt yazı ile öğrendiğim sosyal bilimci profesör. katıldığı televizyon programlarından tanıyorum kendisini. çok renkli, nefis tespitler yapan, konusuna hakim, güzel anlatan, anlattığını dinleten biriydi. çok yazık, çok üzüldüm. son dönemlerde görünmüyordu pek, belki de rahatsızdı.
    0 ...
  23. 13.
  24. ölümüyle can acıtan hocadır, gözümüzüm feridir. mekanı gönlümüz olacak.
    0 ...
  25. 14.
  26. uzun yaşamış, erken ölmüş sevgili insan.
    0 ...
  27. 15.
  28. türkiye'nin aydınlık beyinlerinden biriydi. gidişiyle çok şey kaybettik. tüm iletişim camiasının başı sağolsun.
    0 ...
  29. 16.
  30. iletişim'in abc'si olan güzel insandı.
    0 ...
  31. 17.
  32. allah rahmet eylesin dediğimiz büyük adam. iyi bir yazar ve bilim adamıydı. hayatını birkaç paragrafa dökecek olursak;

    1939 doğumlu oskay, Üniversite eğitimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi kısaca Mülkiye'de tamamlayan , daha sonra 67-68 yıllarında ABD'de yüksek lisans-konuk öğrenci olarak iletişim üzerine eğitim aldı. 70'li yıllarda Ankara Üniveritesi SBF Basın Yayın Yüksek Okulu'nda başlayan akademik hayatı sonrasında doçentlik tezi 19 y.y.dan Günümüze Kitle iletişimin Kültürel işlevleri adlı çalışmasını yayınladı. Varlık, Argos, Gergedan, Milliyet, Sanat gibi çok sayıda bilim ve sanat kaynaklı dergilerde makale ve incelemeleri yayınlandı.

    Daha sonraki çalışmalarında gelişkin bir Marksist söylem oturtmaya çalışan Oskay, Frankfurt Okulu'nun popüler kültür konusundaki çalışmalarının Türkiye'de tanınmasına yazıları ve çevirileriyle büyük katkıda bulunmuştur.

    Siyasetbilimi, iletişim teorileri, sosyoloji,estetik ve sosyal teorikonularında çok sayıda eserin Türkçe'ye çevrilmesini sağladı. 80'lı yıllardan itibaren istanbul ve Marmara Basın yayın Yüksekokulu'unda dersler verdi. 90'lı yıllarda Marmara Üniversitesi iletişim Fakültesi Radyo Televizyon bölüm başkanlığını ve 2000-2002 arasında iletişim Fakültesi dekanlığını yaptı. 2002 yılında Marmara Üniversite'sinden emekliye ayrıldıktan sonra Kültür Üniversitesi, Beykent Üniversitesi, Yakın Doğu Üniversitesi gibi özel üniversitelerde öğretim üyeliği yaptı ve idari görevlerde bulundu.
    70 yaşında istanbul'da hayatını kaybetti.

    büyük ustanın eserleri ise;

    19 yy.dan Günümüze Kitle iletişimin Kültürel işlevi ( Kuramsal çalışma)

    -Kitle Haberleşme Teorilerine Giriş (Derleme)
    -Toplumsal Gelişebilmede Radyo Televizyon
    -Çağdaş Fantazya - Bilimkurgu ve Korku Sineması
    -Estetize Edilmiş Yaşam (Walter Benjamin üzerine derleme)
    -Müzik ve Yabancılaşma
    -iletişim'in ABC'si ( iletişmin temelleri üzerine kaynak eğitim kitabı)
    -Yıkanmak istemeyen Çocuklar Olalım ( kuramsal denemeler)
    -Tek Kişilik Haçlı Seferleri ( denemeler)

    kendisine allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve sabır diliyoruz.
    0 ...
  33. 18.
  34. memlekette 'tunca toskay' kadar kadri bilinmemiş merhum kaptan-ı derya.
    0 ...
  35. 19.
  36. derslerdeki argolarıyla, küfürleriyle, öğrenciyi stand up gösteriye gelmiş de güldürüyomuş imajı yaratan fakat öğrencinin gözünden yaş gelmesine rağmen bilgilerini asla unutmayacağı kadar beynine kazımayı başaran, hocam... mekanınız cennet olsun hocam yakındoğu iletişimcileri olarak öksüz kaldık ama seni hiç unutmayacağız...
    0 ...
  37. 20.
  38. varlığı boşluk dolduranlardan değildi o yüzdendir ki yoklugu çok aranacak ...
    1 ...
  39. 21.
  40. çok değerli bir insanı kaybettik, üzerine yıldızlar yağsın, demekten kendimi alamadığım akademisyen.
    1 ...
  41. 22.
  42. bugun hayata gözlerini yumduğunu haber aldığımız nacizane insan.

    kendisinden ders almış insanlar çok şanslı.
    1 ...
  43. 23.
  44. türkiye' de iletişimin peygamberi sayılacak kadar bu alanda ağırlığı olan insandır. şahsımın da mezun olduğu ilef dahil hemen her iletişim fakültesinde kitapları mutlak suretle ya ders ya da kaynak kitap olarak okutulan merhumdur. yani ölümü sadece fizyolojiktir.
    toprağı bol olsun.
    1 ...
  45. 24.
  46. (bkz: yıkanmak istemeyen çocuklar olalım)derken ,bilgi hazinesinden bizi mahrum bırakarak terk-i diyar eylemiş iletişim ustası,hocaların hocası.
    2 ...
  47. 25.
  48. cenaze namazı kılınmazdan önce marmara üniversitesi iletişim fakültesinde cenaze töreni yapıldı. arkadaşları , meslektaşları, yakınları konuştu ve hepsinin hemfikir olduğu nokta ünsal hocanın "büyük bir eğitimci" olduğuydu. mekanı cennet olur inşallah.

    cenaze foto'su:
    http://www.yukleresim.com.../wfr6pibaw4wj0k93qybc.jpg
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük