bugün

Yeni yeni tecrübe ediyorum, paylaşayım dedim. Öncelikle hayal yıkmayayım ama, anfi sınıf hayalini bir unutun, çok az ünide var o. Hocalar? işte burda hayallerinizin sınırlarını zorlıyabilirsiniz. Ortama gelinecek olunursa, liseden en büyük farkı çevre. Abaza kişi sayısında ciddi azalış(gerçi üni.ye göre değişsede okumak kavramı yine de azalmalara neden olur) bunlar temel farklar.
herkesin kendini mükemmelmiş, hayatı dolu dolu yaşıyormuş gibi sattığı, kampüsteki yüzüne bakılır kafemsi mekanların yeni öğrenciler tarafından doldurulup, piyasa yapmaya çalışıldığı günlerdir. liseden çıkmış bünyelerin, bu ani gelen özgürlük karşısında afalladığı, içki içenlerin hala lise kafasıyla bol bulup 1 kasa bira içmeye çalıştığı günlerdir. 1 yıl sonra hepsi çökecek, tüm o havalarından, artistliklerinden eser kalmayacaktır. sabırlı olun.
3 ve 4. sınıf erkeklerinin yeni başlayan kızları düşürmeye çalışma haftasıdır efenim .
(bkz: üniversitenin ilk haftası)
amfideki ilk derste herkesin sustugu an osurmustum ve rezil kepaze olmustum.
heyecan vardır heyecan. her yere gidlir, bütün kulüplere katılınır, tüm aktivitelerde boy gösterilir. zaman ilerler, sigaraya başlanır, saç-sakal bir birine karışmaya başlar ve esas miskin öğrencilik başlar.
kominist, şakirt ve milli görüşçülerin yalnız gezen anadoludan gelmiş saf insanların başına akbaba gibi üşüştüğü günlerdir.
dünyayı merkezinde ben varım havasıyla girilir. ha bir de artist, pezevenk, pust öğrenciler vardır ki bunlar ilk günler çekilmek zorunda kalınır işte böyle günlerdir.
saf olunan günlerdir, üst sınıflar tarafından ziyaretler gerçekleşir aa şu hoca mı giriyor hiç boşuna derse girmeyin nasıl olsa geçemezseiniz söylemlerini duyup duyup tırsılır, hocalar dersler hakkında bilgi toplanır.. tam çömezlik dönemleridir.
herkesin bi yerlerini yırtarak cool ve popüler olmaya çalıştığı günlerdir.
hayal kırıklığıdır.
ne tahmin ettiğiniz üniversite ortamı ne de okuduğunuz yer güzeldir.
ağlamaktan helak olup, evi hayvan gibi özlersiniz.
ve yanınızdaki insanlar siz ölseniz daha umursamaz.
okulu bırakmayı itina ile düşünürsünüz.
bir an öncde kurtulmak için gün sayar, ağlarsınız.
yirmi dört saat ağlarsınız.
yemeden, içmeden.
herkes icin hayal kirikligidir.evini herkes ozler aglar , gayet normaldir buda bize hsyayin gercekten toz pembe olmadigini gosterir ve elimizdekerin kiymetini ogrenmemimizi saglar , ancak burda yapilmasi gereken en onemli is kendinize zaman tanimaktir 2-3 ay kadar ondan sonra gercekten alisilacaktir en azindan eskiye gore .. ama artik hicbisey eskisi gibide olmayacaktir cunku zaten kendi evinizden kopmussunuzdur artik ...
Milletin size çömez gözü ile yaklaşıp kendini sizden üstün görmesi ile geçer.
Tabi bunlara taviz vermeyin
2 3 örtmen tanışalım ayağına günü kurtarmıştı. 100 küsür kişi tek tek ayağa kalkıp kendini tanıttı.

Amk hiç hayalimdeki gibi bir ortam değildi.
Okulun bahçesinde tek başıma gezip etrafı izlediğim günler...
Beni memnun edemeyen günler olduğu için 4.gün okulu bıraktım.
ezik erkeklerin kızlarla tanışma çabalarına çok tanıklık ettim.
Herşeyin korku filmlerindeki gibi, hocaların öcü sanıldığı günlerdir...
Adım atar atmaz bunlardan adam olmaz kimseden hayır gelmez dedim.
Nitekim oyle de oldu. Su an yalnızca bir tane arkadasım var guvendigim konustugum butun vaktimi gecirdigim. Gerisinin dunyalı olduguna bile inanmıyorum.
Kendimi bir bok sandığım gün. Ama olmadığımı anlamak çok uzun sürmedi.
ders aralarında zil çalmasını istemsizce beklemek, başka şehirde okunuyorsa dersler bitince büyük bir boşlukta hissetmek ilk günlerin olmazsa olmazıdır.
Koskoca anfi'de 15 yıl sonra görüştüğüm bir kimse olmamasını göz önüne alırsak benim için anlamsız olmuş ilk günlerdir. Bunda sanırım derslere hiç girmeden bütün günü özel yurtta boş beleş muhabbet yapmanın etkisi de çok büyüktür.
Sınıfa ilk girdiğimde aklıma uyan bir arkadaşı arıyor olmam. Ve bulduğum arkdasim da hiçbir zaman pişman olmadığım anı unutmam. şu an gayet güzel bir dostluğumuz var. Burdan selam olsun dostuma.
Büyük boşluktaydım annemleri evimi canommm şehrimi özlüyorum bazen böyle bölümü fikan diyorum ama geldik işde tutunacaz kiçük şehir filan ama yapacak başka bişey var gerçi,almanyada üniye geçiş yapıp devamını okumak.annemlerle konuşunca duygusallaşıyordum valla kendimi tuttum ama.arkadaş ortamı fena değil alışmaya çalışıyorum.olabildiğince tanışma sosyal ortam yapmaya çalışıyorum,bakacaz ama keşke kendi şehrime gidebilseydim.ö ile başlyan çocuğu gözüm hiç tutmadı çok soğuk bir neyse bakacaz duruma göre.odamda f ile başlayan abi var 26 yaşında baya baya baya iyi insan o da restoranda çalışıyor okula gitmediğnfe yardımcı olmaya çalışıyor ve anıları çok fazla var baya komik.
Biz lisede aynı sınıftan 4 erkek 1 kız üniversitede de aynı sınıftaydık. Liseyi yatılı okuduğumuz için Yurtseven kardeşler modunda kendi kendimize yetiyorduk. Kendi kendimize yetiyorduk derken 4 erkek 1 kıza gangbang orgy partileri filan yapmıyoduk tabi. Dedim ya Yurtseven kardeşler gibi düşünün.

2. Dönem kız olan arkadaş sizinle çokomelli bişey konuşmam lazım dedi. Hayırdır la dedik. Ya beni bi salın bırahın dedi. Aynen öyle dedi evet “bırahın”

Halbuse biz Fatma’yla çok mutluyduk. Çamaşırımızı yıkıyodu, evimizi temizliyodu ve yemeğimizi yapıyodu. Okeyde jokerimizdi Fatma. Birimizden biri eksik olsa yerini tamamlardı. Pes bile oynuyodu lan! Şerefsizim öyle kızı tarih yazmamış!

Niye la dedik buğulu gözlerle! Ya farkındamısınız benim sizden başka arkadaşım yok dedi. Ben halen mevzuyu anlamayarak “dedim olabilir”

Grubun ineği Murat dürttü beni. Öyle değil la dedi egzogamik arkadaş istiyo bu. O ne la dedim. Dışardan biriyle arkadaşlık kurmak istiyo dedi. Orada düştü bizim jeton.

Neyse beyler Fatma’yı Sarı pipi bi pomakla uğurladık. Bizim kız oğlanın kolunda giderken Ferhat top la bu amuğakoduum yürüyüşünden belli dedi. Nedendir bilmem ferhat’ın görüşlerine hep itibar ederdik. Bi firaset, bi izan, bi öngörü vardı adamda amk!

Fatmasız hayat çok zor geldi la bize! Hani serde erkeklik olmasa karı programlarına bağlanan alagavatlar gibi “ fatmaaaaaa geri döğnnnnn, n’olurrrrr, biz sana ölüyoğğğğğğ” diye salya sümük ağlamak vardı ya neyse!

Tahminim bir ay geçti geçmedi. Fatma bize kütüphanede denk geldi! Gözünün biri mor, ağına kan oturmuş. N’oldu la sana? Ses yok! Kim etti la delletme bizi ses yok! O pomak mı la dedim? Ağladı! Hııı dedi başını eğdi.

Dellendik la biz! Beynimize kan sıçradı! Çöpçüler kralındaki hacerin abileri gibiyiz, gözlerimize bakacak bi delikanlı göremiyoruz kampüste. O pomağı arıyoruz, Kenan dellenmiş, Allah canımı alsa da ölmüşlerini siksem picin diyo!

Bulduk da nitekim, bak samimi söylüyorum, dünya üzerinde hiçbir insan evladı öyle bi zopa yememiştir!