hiç unutmam üniversite kazanmışız ve ilk derse girdik dersin hocası geldi ve bir çok kişi ayağa kalktı onu görünce.gercekten dumur olmuştum hoca bile sırıttı bakıp.
matematik sınıfında( ki bu bayan hocamız çok sert ve gıcık birisidir, ve dersi 3 saat üstüstedir) daha ilk saatte dışarıda yüksek sesle prova yapan grup görülür,hoca sinirlenip eee s*kerim ama böyle işi demesi,dersi bırakıp gitmesi.tabi ertesi hafta telafi etti o ayrı.
kampüsün arka bahçesine bakan büyük pencereli sınıfta ders işlenirken bahçedeki çiftin bankın üzerinde sevişmeye başlaması ve bütün sınıfın pencereye fırlaması.
herkesin nefret ettiği yılların sıfırcı hocasının test yapmaya kalkması, haliyle yanlışların doğruları götürmesi, soruların 8(sekiz) şıklı ve bir o kadar da kazık olması. akabinde sınavın ortalamasının yüz üzerinden 5(beş) çıkması. sınava hiç çalışmayıp bildiği 2-3 soruyu yapıp etliye sütlüye bulaşmayan gençlerin dersi geçerken, diğerlerinin mal gibi kalması.
üniversitenin yeni açılan bölümünde sadece 3 kişinin olması, 37 kişinin hazırlık atlama sınavını geçememesi. dersin sınıfta değil de hocaların ofisinde yapılması. yatay geçiş yapın gelin lan!
(bkz: başkent üniversitesi)
(bkz: rehberlik ve psikolojik danışmanlık)
edit: diğer arkadaş kayıt dondurdu, kaldık 2 kişi. sıçtık!
kulüp tanıtımlarında çarşı, ultraslan ve gfb'nin stanlarınında bulunması bir süre sonra tezahüratlara başlayıp her grubun en az 50şer tane meşale yakıp sonra birbirlerine dalmaları...
zaten çömezi olduğunuz ve ısınamadığınız üniversitenizde dersten çıkar çıkmaz başınızdan aşağıya bir kova suyun dökülmesi. bu sayede yeni yeni arkadaşlar edinilmesi. böyle kavga sebebi olacak şeylerin altından insana huzur veren insalar çıkabiliyor.
(bkz: ege universitesi bahar senlikleri)
amfilerden birinin duvarında tahtanın tam yanında nasıl olduğu anlaşılamayan büyük bir delik açılmıştır. elemanın teki deliğe ok işareti çizerek şunu yazmıştır.
ingilizce hazırlıktayım. sınıf arkadaşım elektronik sözlükle ingilizce sözcükleri elektronik sözlüğe yazıp türkçe karşılıklarını alıyor. sınıftan bir kız da arkadaşı görüp yanına geliyor. birkaç saniye baktıktan sonra, heyecan ile:
- ne! nasıl yani! şimdi buna ingilizce yazıyorsun o sana türkçe mi söylüyor!
diyor. arkadaş yarı şaşkınlık, yarı şaka mı yapıyo lan acaba duyguları içinde 'evet' diyor.
ulan kız, uzaydan mı geldi bu alet. senelerdir var lan.
başka bir olay ise; yine aynı kız, sınıftaki rus kızın karşısına geçiyor. (sınıfta rus kız var. ama malesef güzel değil abazan arkadaşlarım.) 'siz niye sıcak denizlere inmeye çalıştınız bakiiim?' diye soru soruyor. rus kızımız, yarım yamalak türkçesiyle 'sijaak denis deerken? nereede ora ki?' diyor. kızın şaka yaptığını düşünen ben, ahaha iyi espri yaptı yalnız, sıcak denizlere niye inmeye çalıştınız falan... diyorum. fakat kızımız, bana bilmemezlik yapma! neden o kadar çok savaştınız bizle! diye psikopata bağlıyınca, küfredip sınıfı terk etmek, okula bir daha gelmemek istiyorum.
ha, bunları geçtim. yahu, elemanın teki bana gelip ayakların yürüyor hehehehehe, diye espiri yapıyor.
Üniversitedeki ekonomi profesörünün derslerde, oturduğu yerde ayakkabılarını çıkarıp bacak bacak üstüne atmasıyla pantalonun altına giydiği çizgili pijamasının görülmesi...
söz konusu bir ilçedeki meslek yüksek okuludur. internetteki üniversite tanıtım bölümündeki sosyal aktiviteler başlığındaki açıklama: üniversitemizde öğrencilerimizin sohbet ettiği bir kafeteryası vardır. Ayrıca sportif olarak futbol, tenis ve voleybol sahaları mevcut ve haftasonları piknik gezileri ve turnuva müsabakaları yapılmaktadır.Ayrıca bütün öğrencilerin kullandığı bir bilgisayar laboratuvarı vardır.
Gittiğimde gördüğüm manzara: 8tane tarih öncesi masa ve plastik düğün sandelyesi(kiraya verdiklerine bizzat şahit olunmuştur).Futbol sahası olarak belediyenin tsubasa dahil kimsenin oynayamayacağı (mahalle maçları hariç) toprak, yağmurda çamur gölüne dönüşebilenlerden bir saha. Tenis kortu var diye düşündüğüm şey kantindeki pinpon masası. Voleybol sahası olarak, dışarıya pirketlerle sınırları oluşturulmuş içi çakıl taşı dolu içinde hareket etmek için özel donanımlı ayakkabılar ve kask gerektiren(her an önemli yerlere taş gelebilir o açıdan) filesi çuval ipinden müdür yardımcısı tarafından yapılmış bir düzenek. Piknik ise ortamı kurduğunuzda kendiniz isterseniz gidebileceğiniz 40km uzaklıktaki bir piknik yeri. Turnuva liseler arası futbol müsabakaları. Bilgisayar laboratvarı saati 0,75 kuruş olan paraların köy sandığına atıldığı okul içi kamu iktisatı teşebbüsü.En yakın il merkezi(en yakın medeniyet) 80km. Benim için en büyük dumur budur ancak hiç pişman değilim aksine insan özlüyo o günleri. *
mezuniyet sınavının ders sayısı iki iken bir derse düşmesi ve sonucunda gidilen öğrenci işlerinden sizde bir dersten kalsaydınız cevabının alınması. keyfimizden mi kalıyoruz sayın öğrenci işleri memuru.
(bkz: sisteminize sokiyim size bişey olmasın)
gazi iibf öğrencileri için halim ergen adı bile başlıbaşına dumurlara gebe bir isimdir. 4 saatlik muhasebe bilmemne dersinin 3 saatini yurtdışı seyahatleri,götürdüğü kadınlar,hoplaması zıplaması vs vs. kısaca anlatılmaz yaşanır bir durumdur, dumurdur.
yanlışlıkla girdiğiniz sınav salonundan çıkmaya utanmanız, o sınavı yapmak zorunda kalmanız. verilen kağıda ad soyad numarayı eksiksiz yazmanız. ve en önemlisi o sınavdan 75 almanız.