nasıl prf. olduğu bilinmeyen ve dersin son anda kendine verildiğini kendini acındırarak söyleyen dersin hocası amfiye girerek günaydınd dedikten sonra elindeki bir balya kapıttan dersi okumaya başlar... evet evet yanlış duymadınız okur. bizim okulun bahçesine 6-8 yıl arasında bağlı kalmış bir eşektir kendisi itiraf etmek lazım... neyse hoca okurken cengaver öğrenci dayanamaz sorar;
öğrenci: hocam hep böyle okuyacak mısınız?
sınıf: oooooooooooooooooooooooooooooooooo
hoca: ne oldu olum rahatsız mı oldun?
öğrenci: yok hocam okuyacaksanız böyle ben okuyayım da siz yorulmayın, ya da hangi fotokopicide varsa söyleyinde ben de çıkayım dersten...
daha ilkokul 5. sınıftayım. resim dersindeyiz. herkes isim ve soyisimlerinin baş harflerini yanyana afilli şekilde çizecektir ki daha yılın ilk dersidir. ayrıca bir de besinci sınıfta ilk defa birden fazla hoca ders vermektedir.
resim hocası ile aramızda gecen diyalog aynen soyledir.
- oğlum sen niye çizmiosun resim?
+ örrttmenim ben doğa resmi çizsem olur mu?
- hayır! dediğimi çizeceksin!
+ peki örrttmenim.
neyse resmi cizdim hocaya goturdum:
- oğlum bu ne?
+ merhaba örrtmenim ben abuziddin mahmut.
bazısı hayal ürünü olan ayarlardır. sen kıçı kırık öğrenci halinde koca profesöre ayar verecen peh. bazı proflar vardır ki adamın götünden kan alırlar kan.
k : kıwo
h : çok ünlü bir üniversitenin iktisat hocası, dersleri 200 kişey vermesiyle tanınır ayrıca doç. olmaktan ileriye gidememiştir.
h : o kitap ne oğlum ? (kendisinin pazarlamasını yaptığı kitabı göremeyince)
k : hocam mezunlar bunu alın demişti de...
h : kimmiş onlar daha mezun olan var mı ? (alay geçerek)
h : bak oğlum sen böyle sittin (60) sene geçemezsin sınıfı biliyomusun?
k : hocam siz sittin senedir prof olamadınız ben sınıfı geçmişim çok mu? :D
h : sen geç dalganı finalde gelirsin yanıma amaaa...
k : birimizden biri fazla hoca ya sen gideceksin ya ben...
sonuç : 4 sene sonra hoca doç. süresi dolduğu prof olamadığı için dersten alındı. sınava son girdiğim sene 7 anfi 4 derslik sadece bu derse ayrılmıştı. Rivayete göre 1200 kişi girmiş sınava 2005 de imza kağıdında 9703... gibi bir öğrenci numarasına rastlanmış.
hocam yaa cok zordu vize bari final kolay olsun da kalmasin bu senede..
-esegi baglasan bitirir bu bolumu 4 senede oglumm.
esegi 2 yil daha baglayinca prof. bile olur hocam..
derse 10 dk gec giren bir grup ogrenci daha once yuzune tukur yarabbisukur diyen hocanın dersine girmek isterken hocanin agir laflariya karsi karsiya kalirlar ...
kac dakika gec kaldiniz hayvanlar diyen hocaya 10 dk demeye calisirken benim saatime gore yarim saat gecti demesi uzerine ogrencinin verdiig cevap; elini saatin ayarlama yerine getirerek tamam sizinkine gore ayarliyalim bidaha gec kalmayiz demesidir..
okulda yenisindir, yemekhaneye iner, yalnışlıkla hocalara ait masalardan birine oturursun. prof un biri yanına gelir şöyle der; "fareler ile kartallar aynı masada oturursa kartallar fareleri yer." atılan bu kaya nın ardından bütünlemeye kalmayı göze alarak şu vevap verilir; "o zaman ben bu masadan uçayım." prof dumur olmuştur. yemek bitene kadar bu cevabın hangi manada söylendiği konusunda çelişki içerisindedir. sense bu prof un dersine hiç girmiyor olması için dua edersin. verilen ayar ise 24 ayar altın gibidir.*
iş hukuku dersinde ev hanımlığının meslek olması gerektiğini savunan bayan hoca ile aramda geçmiş diyalog;
-arkadaşlar bana göre ev hanımlığının da meslek olması gerekir.
+yani hocam demek istiyorsunuz ki, ev hanımlığı meslek olsun, ev hanımları birer meslek erbabı olsun öyle mi?
-evet.
+siz şimdi sigorta ve maaş da istersiniz.
-meslek olduğuna göre yapılan iş karşlığında maaş ödenmesi gerekir elbette.
+peki bu maaşı kim ödeyecek hocam?
-tabi ki kocası.
+bu durumda kocanın patronluğunu kabul etmiş olmuyor musunuz?
-???
"arkadaşlar ben gayet sert tutumu olan bir hocayım, öyle yavşaklıklara dalkavukluklara gelemem. sınav başladığı anda silgi alışverişi, kalem alış verişi olursa kağıdınızı alırım, sağa sola dönmek yasak. konuşmak mırıldanmak yasak, göz ucuyla bile baktığınızı anlarsam kağıdınız alınır. cep telefonları kapalı konumda olmalı sınav esnasında çalarsa veya açık olduğunu anlarsam kopya muamelesi.vs vs..." derken markasız atlar ve "eee hocam biz nasıl kopya çekicez." derç. yeni asistan dumur pozisyonundan uzunca bir süre çıkamaz ve markasız'ın yerini en ön olarak değiştirir. sınıf kopar.
bir edebiyat dersinde hoca geç kalmıştır. hoca gelmeyecek sanan arkadaşlar ise dışarıda basketbol oynamaktadırlar. hoca sınıfa gelir ve aceleyle dışardaki öğrenciler sınıfa çağırılır. sınıfa gelen öğrenciye hoca hafif azarlar tonda nerde kaldın sen diye sormaktadır. öğrenciden gelen cevap is şudur.
-asıl sen nerde kaldın. şu durumda bana bu soruyu sorma hakkın yok bence. **
bizzat tarafımdan gerçekleştirilen eylemdir. hoca sınıftaki hatunlara yazmaktadır ve öğrencilik anılarını anlatmaktadır, öyle hızlıydım böyle hızlıydım.
hoca : gündüz derse girer, 1-2 saat tekrar yapar, sonra taksimde takılırdık. kızlı erkekli kağıt oynamaya giderdik sürekli. ( pis pis gülerek, sürekli kazandığını ima ederek, ben de hiç hesap ödemezdim der )
ben : hocam niye hesap ödemiyordunuz ? sürekli yancılık mı yapıyordunuz ?
hoca dumur olur, sınıf kopar ve ben o dönem bir daha o hocanın dersine giremedim. girdim ama nedense adam beni gördüğü anda dışarı atıyordu.
istatistik dersi işlenmektedir, hoca gama fonksiyonlarını incelemekte, ispat üstüne ispat yapmaktadır. integralin birini aça aça bir hale getirir ve sınıfa sorar:
hoca: what type of gamma function is this? (bu ne tip bir gama fonksiyonudur?)
sınıf:......
hoca: soruyu yineler (artık takmıştır, bu şekilde soruyu defalarca tekrarlar, hoca da sinirlenmektedir, sınıf uyuklamaktadır)
westphalia sonunda dayanamaz: it's a very good gamma function (çok iyi bi gama fonksiyonu aq)
bu sene başımdan geçmiş olaydır.*
yer: Selçuk Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü MK-3A
ders: ekonomi
ilk ekonomi dersidir ve cakicakmak1milyon:"uleyn evde uyuyamıyorum bari gideyim derste uyuyayım." ayağına okula gitmiştir ve hoca gelir gelmez kafayı sıraya vurmuştur. hoca ben mhp den başkasına oy vermem falan deyip sonra marksizm, leninizm diye kopup gidiyordur ki cakicakmak1milyon kafayı kaldırır ve hocayı dinlemeye başlar. hoca anlamsız bir şekilde das-kapital e girer ve elbette çıkamaz işin içinden sonra komünist parti manifestosundan bahseder ve konuları çarptırmaya başlar.
hoca: kadınlar komü malıdır. ortak payda içindedir. (tarzı zırvalar)
sınıfta da sadece iki kişi çakmaktayızdır siyasetten ve cakicakmak1milyon dayanamaz atlar.
-hocam siz nasıl okudunuz ya kitabı. orada öyle değil; kapitalizme ve emperyalizme yenik düşmüş iş adamı sıfatı altında çok eşlilik yaşamaları kadınları alçatmaktadır. ya bu iş ortadan kalksın ya da genelevler kurularak kadınlar ortak payda altında toplanarak devlete bağlansın demek istiyor hocam özet olarak.
hoca: leyn keçi sakal sen ne çok biliyorsun.her tarafında da küpe var zaten *. komünüst müsün sen?. der.
çc1m: yok hocam ben siyasi görüşümü hiçbir zaman açıklamadım sadece siyasetten anlayanlar anlar ve bilir.
hoca: yani komünüstsün.
çc1m: anlamamışsınız işte.
tabi sadece o diğer siyasetten anlayan arkadaş "vay a.q." demiştir ve hoca duymuştur.sınıftakiler "oolum kesin çaktınız siz bu dersten" dese de sınıfın en yüksek 2.notunu ben,3. notunu da arkadaş almıştır.
yazardan inleyen nağmeler: evet biliyorum hayatımla oynadım yalnız güzel kumar oynarım ve kumar oynadım kazandım.hocanın hoşuna gitmiş siyasi bilgim. her ders konuşup sonradan bana dönüp "keçi sakal doğru mu söyledim?" tarzı cümlelerle dersi beraber işlemişizdir.
üniversite birinci sınıf zorunlu ingilizce dersi :
+ arkadaşım ağzını ayayarak söylesene şu cümleleri. rahat ol ingilizce konuşmak istiyorsanız ağzınız şekilden şekle girecek ! t ve h harfi yanyana geldiği zaman dilinizi ısırarak söyleyin !
- hocam kusura bakmayın ben öyle yavşak yavşak konuşamıyorum
derse geç kalınmıştır.
hoca: olm saat kaç geç kalmadın mı?
öğr: hocam olaya bi de burdan bakalım.şu andan itibaren söyleyecekleriniz için tam zamanında geldim.
hoca: şimdi bu elektronlar, ıdbıdıdıdıdı.... evet çocuklar burada ne demek istedim yani?
öğrenci: hocam siz de mi anlamıyorsunuz? (sırada, öne doğru, kollarının üzerine yatar pozisyonunu bozmadan ve bıkkın bir ifadeyle)
hoca: şimdi osmanlıya italyadan öğretmen gelmiş vezirlere sormuş, üçgenin iç açıları toplamı kaçtır diye. vezirlerde cevap vermiş, allah izin verirse 180 derece bıdı bıdı vik vik
öğrenci: hocam, 5 kıtaya hüküm sürmüş devlet adamları üçgenin iç açılarını bilmez mi?
kızaran bozaran ve cortlayan hoca: sen kimsin ulan? osmanlıyı benden daha mı iyi bileceksin? çık dışarııııı çık dışarııııı bıdı bıdı vik vik. **
zödüt: nie eksiyi bastın yavrum. yoksa bidi bidi vik vik hocasi sen misin ?
okul deneyimi dersi için sınıfta sunum yapılacaktır. normal şartlarda, sunum yaparken kumaş pantolon giyme zorunluluğu vardır ancak z smart kumaş pantolonu olmadığından ve almaya üşendiğinden dolayı kot pantolon giyerek durumu idare etmeye çalışır:
-kızım neden kot pantolon giydin? kumaş pantolon giymen gerektiğini bilmiyo musun? yarın bigün orta öğretim'de ders anlatırkendemi böyle giyineceksin?
-hocam, ben zaten liselerde öğretmenlik yapmayı düşünmüyorum, yüksek lisans yapıp üniversite'de hocalık yapmayı düşünüyorum. belki lisede kumaş pantolon giyme zorunululuğu var ama üniversitede böyle bi zorunluluk yok. ben çoğu hocamızı kot pantolonla görüyorum okulda.
-ala ala onları mı örnek aldın? hem bunun lisesi, üniversitesi mi olur? neden böyle yapıyosunuz çocuklar? bu işler "profesyonellik" gerektirir..(ve konferans vermeye başlar.)
-hocam, tamam, kumaş pantolonum yoktu.
-e neden söylemiyosun başında adam gibi?(iç ses: sanki söylesem çemkirmicektin.*)
-"profesyonel" bahane üretiyorum hocam.
-!?!?!?!?!
mimarlık bölümünde derslere genellikle rus hocalar girmektedir. dersi rusça anlatıp arada hiç çekinmeden ayar vermektedirler.
yine böyle bir derstir. oldukça gıcık olan hoca bir yandan tahtaya bir şeyler karalıyor bir yandan da çoğunluğunu türkiyeden gelen öğrencilerin oluşturduğu sınıfa rusça aptallar, gerizekalılar vb anlamlara gelebilecek kelimeler tekrarlıyordu.
bu sırada telefonu çalar. hiç düşünmeden açar ve hararetli bir konuşmaya girer. daha sonra sınıftan çıkma gereği duyar ve kapıya yönelir. kapının kolunu indirir; iter iter iter.. ancak kapı bir türlü açılmaz. ardından ön sıralarda oturan bir türk genci ayağa kalkar, kapını kolunu indirip kapıyı kendine doğru çeker. kapı açılır. hoca gencin yüzüne bakar ve göz göze gelirler. genç bombayı patlatır:
-al insanlık gör!
o anda sınıfta bir kahkaha kopar. hoca anlam veremez anlamadığı için. swh çıkar gider. ardından genç tezahuratlarla omuzlardadır.