bugün

bu topraklarda yetişen insanlar tarafından dünyanın merkezi ve de direk olarak allah a bağlı olduğu iddia edilen trabzon ilçesi.
(bkz: offf)
gece yolcularının gece yolcuları 2 albümünde bulunan, dinleyene of çektiren parça olur kendisi.

ÖYLE ÇOK YORGUNUM Ki
ÇOK BEZMiŞiM KENDiMDEN
DÜNYAYI KIRIK BULMUŞUM
iÇiNDE BiR ŞEY YOKMUŞ
KIRMAYA BiR KALP BULSAM
iNAN HiÇ DOKUNAMAM
TUTMAYA BiR EL BULSAM
KOLUMU KALDIRIP ALAMAM
OF! DEMEYE HALiM YOK
AH! DEMEYE DiLiM YOK
BAKIP GÖRECEK GÖZÜM YOK
sıkıntı belirten iki harfli kelimecik**
kendilerini trabzondan ayrı sanan ilçedir.*
plakasının 61,5 olduğunu iddia eden trabzon'un ilçedir.
"f" uzatılarak ne derece sıkılındığını gösterebilmesi hasebiyle çok kullanışlı bir sıkılmışlık göstergeci.
nereli olduğum sorulduğunda ve trabzon dediğimde ayy öyle miii neresinden diye sevimlilikle ve ilgiyle karşılandığım ama of dediğimde de hıııı denilenerek uzaklaşılmasına sebep olabilen köyümdür.
sıkıntı edatı. sondaki "f" istendiği kadar uzatılabilir, etkiyi arttırır
trabzon'un karşıyakası.
(bkz: 35 5)
(bkz: sürmeneden az öteye)
kendim bunalırken başkalarını da girdabıma sürükleyen iç bunaltıcı,memnuniyetsizlik belirtisi,ortamı anında gerebilen,uzadıkça daha öldürücü etkiye sahip,negatiflik kaynağı...
Allahtan başka hiç bir yere-hiçbir kimseye bağlı olmayan,il olma şerefi hunharca elinden alınan(sebebi doğal limanı olmayışı), burada yaşayan insanların lisedeki coğrafya hocamı sırf bira istedi diye dövdükleri, dünyanın başkenti sevgili ilim...
ismi dışında trabzon'un diğer ilçelerinden çok da farklı olmayan yer. insanları da bildiğimiz aceleci, çabuk karar veren, dini bütün, çalışkan vs... karadeniz insanı. yani of yerine mahmudiye falan denseydi bu ilçemize insanlar sakinlerinden bu kadar olağanüstülükler veya absürtlükler beklemezdi. (aslında merak ettim şimdi bu ismin nereden geldiğini). benim de ismim of ya da puf gibi akılda kalan, absürt bir kelime olsa ben de dikkat çekmez miydim? çekerdim tabi ki.
Of, Trabzon ilinin doğusunda yer alan ve tarihi çok eskilere dayanan köklü bir ilçedir. Arazisini Of'tan Karadeniz'e dökülen Solaklı, Baltacı ve iyidere derelerinin aşağı havzaları oluşturur. ilçenin güneyinde Hayrat ve Dernekpazarı ilçeleri, doğusunda Rize ili, batısında Sürmene ilçesi ve kuzeyinde Karadeniz bulunur. ilçemiz Osmanlı döneminde ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında daha büyük yüzölçüme sahipti. Fakat; 1948 yılında Çaykara'nın, 1990 yılında da Hayrat'ın ilçe olmasıyla ilçemizin yüzölçümü küçülmüştür. ilçemiz, Ülkemizin yönetiminde söz sahibi olan bir çok siyasetçi ve bürokrat yetiştirmiştir. ilçemiz tarih, kültür, siyasi ve ekonomik olarak Ülkemizin sayılı zengin ilçelerindendir.

OF ADININ MENŞEi iLE iLGiLi GÖRÜŞLER :

Of isminin nereden geldiğini savunan üç görüş vardır.

Birinci görüş; Yunanca Ofis (yılan) kelimesinin türeğidir. Bölgenin parçalı bir arazi yapısına sahip olması nedeniyle yollarının tıpkı bir yılan kıvrımı gibi şekil almasından dolayı bu ismin verildiği söylenmektedir.

ikinci görüş; Eski çağlarda yörenin Turani kökenli ve silah yapımında oldukça usta olan boylarla meskun olması dolayısıyla, isminin de Güney Sibirya Türklerinde silah anlamına gelen "Op" kelimesinin halk arasında "Of" şeklini aldığı rivayet edilmektedir.

Üçüncü görüş; Kuman menşeli "Ofşin" ya da "Afşin" ( anlamı, hiddetli bir tavırla vatanını korumak ) kelimesinin giderek halk arasında Of şekliyle anılmasıyla türemiştir.

Doğu Karadeniz Bölgesinin yerli halkının Milattan binlerce yıl önce Orta Asya'dan göç etmiş Turani Irkına mensup insanlar olması ve bu insanların bulundukları şehirlere Türkçe ad vermeleri, bu adların bu şekilde günümüze kadar gelmeleri ( Kondu ) dikkate alınarak bir değerlendirme yapılırsa, ikinci görüşün gerçeğe daha yakın olduğu düşünülmektedir. (Trabzon= Tibaren)

TARiHÇE :

Doğu Karadeniz Bölgesinin tarihi ve özellikle bölgenin en önemli şehri olan Trabzon'un tarihi ele alındığında, batılı tarihçilerin büyük bir çoğunluğu bölge tarihinin Yunan kolonileriyle başladığını vurgulamaktadırlar. Halbuki bölgeye Yunan kolonileri gelmeden önce bir çok tarihçinin de belirttiği gibi bölgede Turani ırkına mensup kavimler bulunmakta idi. Turani ırkına mensup insanlar Milattan binlerce yıl önce Orta Asya'dan göç ederek Doğu Karadeniz Bölgesine yerleşmişlerdir. Bölge muhtelif zamanlarda Yunanlılar tarafından işgal edilmiş ve kısa süreli koloniler kurulmuştur. Bu koloni idareleri, yerli Turani halkı kapsamıyordu. Bu koloni devletlerinin en güçlü oldukları zamanlarda bile hükümranlıkları ancak bulundukları surlar içinde sınırlı kalmıştır. Sur dışında yaşayan Turani kavimler ise Oğuz-Türkmen ve Çepni Türklerinin hakimiyeti altında yaşamışlardır.

Bölge, Roma imparatorluğunun parçalanmasıyla Doğu Roma olarak bilinen Bizans'ın payına düşer. Bu hakimiyet, 1204 yılında Latinlerin istanbul'u işgal etmesine kadar devam eder. Bu tarihten sonra 1461 yılına kadar (Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u fethi), yine Bizans imparatorluğunun uzantısı olan, Bizans hanedanı Komnenosların kurmuş olduğu Trabzon Rum Devleti'nin egemenliğinde kalır. 4. yy. başlarında Hıristiyanlığın Roma imparatorluğu tarafından resmi din olarak kabul edilmesiyle, bu din halk arasında hızla ve serbestçe yayılmaya başladı. Daha önce Doğu Karadeniz'de yaşayan kavimler de Hıristiyanlığa geçmeye başladılar. Hiristiyanlaşan bu kavimler tedrici bir şekilde Doğu Kilisesi'nin resmi dili olan Yunanca'yı öğrenmek zorunda kaldılar. Özellikle 10. yy. dan sonra Papazların telkinleriyle bu dili konuşmak daha da yaygınlaştı. Zira Papazlar "incil'in dili dışında bir dilde konuşulan her kelime cehenneme gitmek için işlenen bir günah olarak hesaplanacaktır" şeklinde telkinlerde bulunmakta idi. Bu durum, yerel halkın kendi dilleriyle karışık bir Yunanca ya da halk arasında bilinen adıyla Rumca konuşulmasına neden olmuştur. izlenen bu Bizans siyaseti, yerel dillerin, inançların ve geleneklerin büyük bir çoğunluğunun belleklerden silinmesine, kısaca yerli unsurların asimile olmasına neden olmuştur.

12. asırda 40 bin Kuman ailesi Gürcistan üzerinden göç ederek Doğu Karadeniz'e yerleşmiştir. Trabzon yöresine yerleşen Kumanlar hıristiyanlığı kabul etmelerine rağmen, Türk kimliklerini asla unutmamışlardır. Hatta Öz Türkçe isimler kullandıkları Trabzon Rum devletine ait belgelerden ve Osmanlı arşivlerinden anlaşılmaktadır.

iŞGAL VE DiRENiŞLER :

Ruslar, 24 Şubat 1916'da Rize'yi, 15 Mart 1916'da Of'u, 18 Nisan 1916'da Trabzon'u işgal ettiler. Ruslara karşı ilk önemli direniş Of ile Rize arasındaki Baltacı Deresinde olmuştur. Bu direniş yaklaşık bir ay sürmüştür. Of'un işgaliyle Solaklı Vadisinde bir direniş meydana geldi. Ruslar bu direnişi kırarak Soğanlı ve Demirkapı geçitlerinden Bayburt'a inmeyi düşünüyordu. Rusların bu tasarısı ilk aşamada pek faydalı olmadı. Zira bölgenin gerçek sahipleri olan Türkler, Rus kuvvetlerine büyük kayıplar verdirdiler. Fakat sayıca üstün olan Ruslar bir süre sonra Çaykara'nın aşağı köylerini işgal etmeye başladılar. Yöre halkı kıyıdan uzakta olduğu için daha çok dağlık kesime, iç kesimlere doğru çekilmek zorunda kaldı. Bu çekilme sırasında direnişlerine devam etmişlerdir. Geri çekilen askerler Of'un bütün köyleri ve yakın kazalardan toplanan gönüllüler ile Trabzon Hapishanesindeki mahkumların da izin alarak, müfreze halinde gönüllü olarak katılmalarıyla Baltacı Deresinin batı yanında Ruslara karşı savunma hattı oluşturuldu.

Savaşın en şiddetli günleri:

07 Mart 1916 : Düşman ilk saldırıya başladı. Düşman Baltacı Deresinden geri atıldı. 26 şehit verdik.

08 Mart 1916 : iki gün sürdü. Düşman geri püskürtüldü.

10-11 Mart 1916 : Düşman karadan ve denizden saldırdı, her tarafı yaktı. 200 kumandan 380 şehit verdik.

12 Mart 1916 : 11. Alay Sürmene'ye nakledildi. Kelali tepelerinde verilen mücadelede başarısız olundu. Göç başladı.

13 Mart 1916 : Rus donanması savaşa girdi.

14 Mart 1916 : Düşman 600 ölü, 800 yaralı verdi. Baltacı deresi kana bulandı.

15 Mart 1916 : Ruslar donanma sayesinde karaya asker çıkarmaya devam etti.

Rus ordusu sivil halkın üzerine yüklenmiş ve 15 Mart 1916'da Of'a girmiştir. Ruslar Solaklı vadisinden yukarıya doğru giderken Oflu halk mücadele ettiyse de; ispir'e asker çıkarılmasıyla Of işgal edilmiş oldu. 20 Nisan 1916'da Ruslar Madur Dağı'nın güneyinde Leman Suyu ve Öküzlü Yaylası'na kadar ilerledi. Bayburt'taki 3. Ordumuz, karşı taarruza geçerek Sürmene-Of istikametinde denize ulaşmayı, Rus ordusunu imha etmeyi ve Trabzon'u kurtarmayı planlıyordu. Hazırlıklarını tamamlayarak 1916 yılının Haziranında harekete geçti. 22 Haziran'da Sultan Murat-Pistoklu Hanları arasındaki 60 km'lik mesafede gece baskınları düzenlendi. 23 Haziran 1916'da çoğu Çanakkale'den dönen Miralay Kazım komutasındaki birliğimiz Rusların keşif kolunu Yurt Yaylası'nda süngüden geçirmiştir. ikinci büyük taarruz Sultan Murat Tepesinde başladı. Topçu ateşi desteğiyle Rusların bütün siperleri ele geçirildi. Burada Ruslara büyük zayiat verdirildi. Rusların kayıpları 1000'den fazla ölü ve çok sayıda esirdi. Daha önce birliği ile birlikte burada şehit olacağını rüyasında gören Seyfeddin Bey ve kahraman Mehmetçiklerimiz Şüheda tepesini Ruslardan almıştır. Fakat bir subay, bir astsubay ve 70 er şehit verdik. Haziran ayının 27'sinde Harmantepe-Kabanbaşı hattında 36 saat devam eden mücadelede 60. Alayımız 7 zabıt ve 150 er şehit vererek Rusları geri püskürtmüştür. 12 Şubat 1918'de, Vehip Paşa komutasındaki 3. Kafkas Ordusu ileri harekata girişti. Trabzonlu Albay Hacı Hamdi Bey komutasındaki 37. Tümen, Giresun'daki 123. Alay ile takviye edilerek Trabzon üzerine yola çıktı. Bölgedeki çeteleri temizleyerek ilerleyen birlikler, 15 Şubat 1918'de Vakfıkebir'i, 17 Şubat 1918'de Akçaabat'ı geri aldılar. Birkaç gün içinde çevreyi temizleyerek Trabzon'a girdiler. 24 Şubat 1918'de Trabzon Ruslardan geri alındı. Doğuya doğru ilerleyen Türk birlikleri 28 Şubat 1918'de Of'u düşmandan geri aldı.

SONUÇ OLARAK :

M.Ö. binlerce yıl Orta Asya'dan göç eden kavimler Doğu Karadeniz kıyılarına yerleşmiştir. Hatta M.S. 500'de Bulgar Türklerinin bir bölümü Trabzon ve çevresine yerleşmişlerdir. 1057 yılında da Türkmenlerin öncüleri Doğu Karadeniz'e ulaşmışlar ve akınlarını kıyılara yoğunlaştırmışlardır. Sonuçta da 1072 yılında Trabzon Türkler tarafından fethedilmiştir. 3 yıl süren bu yerleşimden sonra Trabzon, yeniden Theodor Gavras tarafından geri alınır. 12. asırda 40 bin Kuman ailesi, Gürcistan üzerinden göç ederek Doğu Karadeniz'e yerleşmişlerdir. Bu Kuman aileleri daha sonra Hıristiyanlaşmışlardır ama Türklüklerini asla unutmamışlardır. 1280'li yıllarda Çepni Türkleri büyük bir kitle olarak Doğu Karadeniz Bölgesi'ne yerleştiler. Türklerin bu yoğun akınları Rumları kalelere çekilip sığınma zorunda bıraktı. Zaten buralarda yoğun Rum kitleleri yoktu. Bölge Hıristiyan Türklerden oluşmakta idi. Milattan binlerce yıl öncesinde Turani ırkına mensup Orta Asya'dan Doğu Karadeniz'e göç eden insanlar Trabzon ve çevresinin yerlilerini oluşturmaktadır. Bunu Trabzon Rum Devletinin resmi Kilise kayıtlarındaki Türkçe kişi isimleri ve bölgede yer alan bazı Türkçe yer adları kanıtlar niteliktedir.

Günden güne büyüyen ve gelişen şehrimiz, tarih boyunca Trabzon'a bir geçit ve Trabzon'un en önemli ilçelerinden biri olmuştur
ne 'o' nun ne de 'f' nin birbirlerinden habersiz yanyana gelmesiyle olusan ve hatta her ikisinin de aralarindaki 10 harfle iliskilerinin muallak oldugu, efkari seslendirme eylemi.
(bkz: okuduguna inanmama ve tatbik ederek saglamasini yapma tutkusu) ndan derhal vazgecilip 'o' ve 'f' nin yanyana gelebilmeri icin aralarinda 10 harf engelinin mevcut bulunduguna kanaat getirilmesini gerektiren unlem.
ayrı bir cumhuriyeti bulunan yegane ilçe.
(bkz: republic of) * *
Amerikanın bile kendilerine bağlı olduğunu düşenen insanların yaşadığı, güzel memleketimin güzel ilçesi.
Son yıllarda inşaat sektörünün kendini hissettirdiği, tam ortasında yıllardır tamamlanamayan hilton vari bir otel bulunan güzel ilçe.
trabzon un bir ilçesi, ama of lular trabzonlu olmadıklarını ileri sürerler.

kahvede otururken yeni tanışan iki adamdan biri diğerine sorar; "nerelisin gardaş?" "ofliyim elhamdülillah" diyerek cevap verir diğeri. soruyu soran şahıs merakla ve şaşkınlıkla "nereye bağlı bu of?" der akabinde. oflu baş parmağıyla gökyüzünü işaret ederek "yukariya, tirek allah'a bağliyuk" cevabını verir. hemen arkasından ekler; "amerika bile of'a bağli biluy musun? bana itimadun yoksa amerikan dolarunun arkasindaki yaziya bak!

http://www.oflular.com
fıkra gibi değil,direkt fıkra olan insanların yaşadığı yer, cennetten de bir parça aynı zamanda...10-12 saatlik konaklamam dahilinde birebir iki canlı fıkra benimle konuştu...

n.cage ve arkadaşı sigarasızlıktan kırılırlar,ilk gördükleri bakkala çekerler arabayı,n.cage hızlı ve emin olmayan adımlarla ,bir hışımla bakkala girer,duman görecektir sonunda zira tütün kokacaktır saatler sonra...içeri adımını atar...laz bakkal tadında bir emice'yi görür...

n.cage: selamın aleyküm ustam!!
l.b: aliyçüm selam uşağum
n.cage:sigaran var mı amca?
i.b: ??hı?
n.cage:sigara amca sigara..winston filan..var mı?
l.b: !!!satay misun da...
n.cage: * * yok amca.alıcıyım ben..asıl,sen satıyo musun?
l.b: var...kaç tane?
* *
gün itibariyle * düşman işgalinden kurtuluşunun 90. yılı kutlanan trabzon ilçesi.
(bkz: oflular hakkinda genel bilgi)
Mükemmel insanların bulunduğu , benliğimce cok sevdiğim cumhuriyetin adı.
Tüm OF ' lular mı iyi olur yahu dedirten bi yer
bir ailenin beş üyesinin ayrı ayrı partilerden belediye başkan adayı olmasıyla yerel seçimlere girecek trabzon ilçesi. ilginç gerçekten.

http://www.radikal.com.tr...01.2009&CategoryID=98