tarsusludur.banka memurluğundan emeklidir.
üç kere intiharı denemiş,başarılı olamamıştır.
fakat,oğlu vedat,galata kulesinden atlıyarak intihar etmiştir.
şiirleri pek çok dile çevrilmiş olup,iki kişiye bir dünya şiiri harikadır.
belli bir zamandan sonra kendi kendini tekrar etmiştir.
benim için 1 numaradır.
ceyhun yılmazın radyo programında sıkça siirlerini okudugu,bu adam bu kadar seyi yasamadan nasıl yazabilmiş,yaşadıysa da nasıl yaşamış dedirten aşk şairi..adamı hayretler içinde bırakır.
bize "mustafa kemali düşünüyorum" şiirini sunmuş nadide şairlerden biri. artık azaldı onu düşünenlerin sayısı. yalnız özel günlerde ve kötü olaylarda akla geliyor. ismi ne kadar kullanılsa da yolunda yürüyenler onun beklediği gibi değil. her türk gencinin okuması gereken şiir.
Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
Baksana; parmak uçlarım ateş
Lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe
Benimle uyu, benimle uyan
Birlikte varalım on üçüncü aylara.
Ayrılık diye bir şey yok.
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu.
Uyanmış olmalısın.
Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
Öyleyse ayrılmadık.
Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.
Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
Önce beklemekten.
Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
ikisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.
...
Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
Seni özlediğim içindir.
Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
Seni özlediğim içindir.
Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
Yine seni özlediğim içindir.
--spoiler--
Zannetme ki her şey bitti sevdiğim,
Bir gün yeşerecek şu sararmış yapraklar.
Ve bundan sonra kim severse dünyada,
Seni ve beni hatırlayacaklar.
--spoiler--
yine de sevmiyorum seni, sevmeyeceğim liselilerin şairi.
sen unutulmuş bir adamsın
şu yarım milyonluk şehirde
gençligini bir deli rüzgar götürmüş
umutların kim bilir nerede
hangi sevgilinin kollarında kalmış
sen çok gezmiş çok görmüş
şimdi alabildiğine yanlız adam
hatıralar eski bir şarkıdır dudaklarında
söylemek istersin söyleyemezsin
kahreder kahreder seni zaman
bu şehrin aşina sokaklarında
ölesiye ağlamak istiyordun
bilmedigin bir şey değildi ağlamak
kaderinin agırlıgınca sarhoştun
hayalerinin genişligince
dünyadan uzak
seni tozlu aynalarda tanıdım
sacların anlına dökülmüştü tel tel
gözlerin göz olduklarından uzak
kederliydin sonbahar akşamları gibi
ve sonbahar akşamları kadar güzel
yorgun ellerin ceplerindeydi
varlıgından utanırcasına saklı
ellerin ki bir keman kadar hassas
bir şarkı gibi dokunaklı
sen unutulmuş bir adamsın
anlaşılmamış şiirlerim gibi
bütün güzelligiyle unutulmuş
şiirlerim ki yanlızlıga benzer
öylesine mahsun öylesine kahrolmuş
Hayatı boyunca yedi kere intihara kalkıştığı söylenir Ümit Yaşar Oğuzcan'ın... yedisinde de başarısız olmuştur o ayrı mesele! Oğlu Vedat ise bir kağıda "O öyle olmaz baba, böyle olur" diye yazıp henüz daha onyedi yaşında iken Galata Kulesinden kendini boşluğa bırakır. Şair acısını Galata Kulesi şiirine nakşeder nakşetmesine ama ete batan bir kıymık gibi hep orada kalacaktır bazen yoğun acısı bazen ince sızısı. Ayrıca "Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın" şiirini de oğlu Vedat için yazmıştır.
istanbul üzerine yazılmış en güzel şiirlerden birinin şairi...
istanbul rüzgar rüzgar sevdiğim
kah bir lodos denizlerden esen
ılık mı ılık
kah ustura gibi bir deli poyraz
bırak saçlarını rüzgarlarına istanbul'un
bu şehirde aşksız ve rüzgarsız yaşanmaz
istanbul bulut bulut sevdiğim
kimi beyaz mı beyaz
ince gül gibi
kimi katran misali kapkara
bulutları da insanlarına benzer istanbul'un
inanma sevdiğim inanma bulutlara
istanbul yağmur yağmur sevdiğim
kah ince ince
kah bardaktan boşanırcasına
hele bir yağmur yağmaya görsün
ölürcesine yaşanır bu şehirde sevdiğim
ve bir gün ölünür yaşanırcasına
istanbul deniz deniz sevdiğim
bir çakır mavi
bir camgöbeği tuzlu su
üstünde irili ufaklı tekneler
kayıklar, yelkenliler, mavnalar
kalleştir denizleri istanbul'un sevdiğim
istanbul kadar.
istanbul kadeh kadeh sevdiğim
içtikçe içesi gelir insanın
sarhoşluğu tutuşup yanmaya benzer
ve bir gölgedir yalnızlık meyhanelerinde
seninle dolaşır, seninle gezer.
istanbul şarkı şarkı sevdiğim
üsküdar'a gidersin hava güneşli
beklersin ada sahillerinde yağmur yağar
her dakika depreştirir derdini
köhne gramofonlar, eski plaklar
nice güzeller, nice şairler görmüş
artık kanıksamış dertlerimize
istanbul her şeye alışık sevdiğim
yine de bütün mihnetleri bir yana
sen yaşadıkça istanbul ışık ışık sevdiğim.
Balıkçılar ağlarını eskisi gibi çekmiyor
Pavuryaların eski lezzeti kalmadı
Bir keder rüzgârıdır esen bahçelerde
Ne güllerin rengi güzel ne meyvelerin tadı
Dalgın ve isteksiz tablalarda balıklar
Ağlamaklı bir hâli var istiridyelerin
Gidişinle birşeyler oldu istanbul'a
Yokluğun öyle dayanılmaz öyle derin...
Yakamozlar oynaşmıyor denizlerde şimdi
Yosun kokmuyor sahiller
Geçiyor yanımdan bir hüzün gibi kahır gibi
Birbirine sokulmuş sevgililer
Nasıl kıskanıyorum onları bilemezsin
Nasıl içimde birşeyler cız ediyor
Boş ve anlamsız bir zaman yaşadığım
Saatler avuçlarımdan kayıp gidiyor...
Vızır vızır otobüsler, dolmuşlar dört yanımda
Sonra bomboş bakışlar, o silik yüzler
Akşamlar ki alabildiğine mahzun gamlı
Ve kör bir gecenin karanlığı içinde gündüzler
Sabahları ayaklarım zor taşıyor beni
Sürüklenen bir çuval gibiyim caddelerde...
Üzülme akşamları kimse görmüyor ağladığımı
Köhne ve uzak bir meyhanede...
Söyle ne oldu bu şehre, bu istanbul'a !!..
Nasıl sindirmiş her köşesine yokluğunu...
Bir zaman mutluydum seninle,
Bilmezdim sensizliğin böyle zehir zemberek olduğunu.
Evet de
Bütün marifetlerimi göstereyim sana
Gör, bir kilo rakı nasıl içilirmiş
Nasıl şiir yazılırmış aç karnına
Nasıl yaşanırmış
Nasıl sevişilirmiş
Öğren
Sana bin yıl yaşatayım bir günde
Önce evet de ümitleneyim
istersen sonra hayır de.
ben acılar denizinde boğulmuşum
işitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
duyarım yosunların benim için ağladıklarını
ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
bütün gemiler söndürmüş ışıklarını
ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
baksana;herkes içime dökmüş artıklarını
bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse
yılların içimde bıraktıklarını..
...şeklinde örnek gösterilebilecek daha nice hastası olduğum şiirlerin sahibi, ulu kişilik, yüce varlık, acı yokluk....
"bir daha dünyaya gelsem
yine seni severdim
beni deli divane edesin diye
biliyorum
sende bir daha dünyaya gelsen
yine beni sevmezdin
kahrımdan öleyim diye"
umarım hala doğru kalmıştır hafızamda. ne aşk acısı çektiysem ilkokulda. sağ olasın ümit yaşar usta.
ucuz şaraplara benziyor bu adam. damakta bir tat bırakmasa da sarhoş ediyor nihayetinde. bu zıkkım içiliyorsa varılacak şey sarhoşluk değil mi zaten? varsın tadı damağımızda kalmasın; aklımızdaki iki kelime sevgili ve yokluk ise haram olsun sarhoşluğun ötesi ve her şeyin tadı.
--spoiler--
Bir zamanlar sen vardın ya ben böyle yok değildim.
Düşünürdüm neyi mi? Hep seni odalarda.
Kimdi bana benzeyen baktıgım aynalarda?
Senden başkası mıydı o sessiz bekledigim?
--spoiler--