aptalca bir sorudur. ülkeyi bu kadar kutuplaştırdıktan ve herkesi birbirinden bu kadar nefret ettirdikten sonra bu soruyu sormak!
bu soru hangi ortamda soruluyor? ne amaçla soruluyor? benim ölmem ülkeme nasıl bir hizmet sağlıyor? ülkemin tek çıkar yolu benim ölmeme mi kalmış? ülkemin siyasetçileri vatandaşı sonuna kadar korumuş ama başka çare kalmamış mı? yoksa siyasetçiler ve bürokratlar beceriksiz , liyakat sahibi kişiler olmadığı için mi ben ölüyorum?(siyasetçiden kasıt iktidar ve muhalefet'in sahip oldukları bütün milletvekilleri ve bakanlardır). yoksa vatanım haksız sebepler ile işgale mi zorlanıyor? vatanımın bana savaş alanında mı ihtiyacı var? bu soru hatalıdır dostum. vatan borcu sadece ölmek değildir. vatan borcunu türkiye'de (bkz: halil inalcık) gibi ödeyenlerde vardır(kendisini yetiştiren vatanının neredeyse bütün tarihini, yabancıların taraflı bir şekilde yazdığını görmüş ve buna bir dur demeyi vatanına karşı kendine borç bilmiş, bütün hayatını türk tarihini kalkındırmaya harcamış ve uluslararası tarihçiler içinde türkiye'nin yüz akı olmuştur). bu soruya göre vatanı için ölmeyen herkes ama herkes vatan hainidir. bana göre ise devletin yetiştirdiği ve bir konuma getirdiği insanların en iyisini yapamaması vatan hainliğidir. türkiye'nin asıl hastalığı da budur. mesela benim görüşüme göre kutuplaşma ve nefret oluşturma çabası içeren bu soruyu sormak vatan hainliğine bir örnektir.
''hangi ülkemiz için'' diye soru ile karşılık verilmesi gereken soru cümlesidir.
eğer bahsedilen ülke, şehitlerin sadece gecekondu mahallelerinden çıktığı, zengin bir işadamının vasıfsız oğlunun bir işçi çocuğunun ömür boyu çalışsa kazanamayacağı parayı bir günde harcaması ve buna müsade eden bir ülke ise, hayır.
eğer bahsedilen ülke, adalet ve eşitlik ilkesi gereğince yönetilen, vatandaşına zulmeden değil hizmet eden bir ülke ise, patron götü yalayan değil de emeği kutsal sayan ve değerini veren bir ülke ise, evet.
der ki deniz gezmiş; ''vatan zenginin yattığı, fakirin öldüğü yerse, sağ olmasın!''
çok öldük çünkü biz bugüne gelene kadar,
ve doğuyoruz biz ne zaman ölsek.
çünkü der ismet özel;
''ölüyoruz..
demek ki yaşanılacak!''
Bu topraklar geçen her gün şehitlerimizin kanıyla sulanmaya devam ediyor. Varsın canım memleketime sadaka olsun.
Lâkin mesele ülkeyi bu buhrandan çıkarabilmektedir. Onun için genç beyinler bu ülkeyi yaşatacak.