çocuklarımızın , gençlerimizin eğitim öğretimi için ömürlerini törpüleyen öğretmenlerimiz hakkında ileri geri konuşanların sayısı gün geçmiyor ki artmasın. dingilin oğlu 2 çocuğu ile baş edemeyip öflenip pöflenirken öğretmenlere laf ederken hiç mi vicdanı sızlamaz.
efendim...
+yarım gün çalışıp göt büyütüyorlar.
+hafta sonu tatil yapıyorlar.
+yazın keyif çatıyorlar.
+yarım gün çalışıp göt büyütorlar.
+hafta sonu tatil yapıyorlar.
+yazın keyif çatıyorlar.
gibi laflar ederken etrafa artistlik yapıp hava basarlar. iş kendi çocuğuna geldiği zaman "aman hocam ilgilen" "aman hocam üstüne düş" demesini de iyi bilir bu tip kişi modeli. bu noktada şunu sormakta lazım gelir :
face'de paylaşılan bir bağlantıda - ''öğretmenler! yıllardır öğrencilere en kazık soruları sordunuz, cimri sözlü notları verdiniz, 44'ü 45 yapmadınız! i want to play a game.''- kendini iyice belli eden nesil gerçeği.
toplumumuzun gittiği yönü gösteren trajik bir gerçektir, öğretmene kafa tutmanın revaçta olduğu bir sürü * , hocaya laf yetiştiren öğrencinin sınıfta filozof edasıyla gezmesi vs... bu durum herkes için o kadar kötü değildir ne mutlu yozlaşan toplumumuza ne mutlu özünü yitirmiş bireylere naraları atıp çağdaşlaşıyoruz diyenler için göğüs kabartıcı olaylardan olsa gerek.
''öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.''
yok ama ben bunların eseri falan olmak istemiyorum. tecavüzcüsü, tacizcisi, katili bol olan bi sektörden kim ne alabilir ki?
sonra da kutsiyet yüklersiniz öğretmenliğe... önce insan olmasını bilmeli, sonra zaten o diplomayı almadan da eğitir öğretirsin. (bkz: öğretmenlik mesleğine kutsiyet atayan bilinçsiz)
bu nesil gerçek öğretmene denk gelmemiş nasipsiz nesildir.
onlar kendi çocuğunun kıyafetlerinin çoğunu yatılı okuldaki öğrencilerine getiren, onların da azıcık da olsa gülümsemesini sağlamak için o kıyafetlerin eskimesini, küçülmesini beklemeyen bir öğretmene rastlamamışlardır. öğrencisinin sorduğu soruyu o an çözemeyip de eve giden ve geçenin üç buçuğunda sorunun çözümünü bulup o saatte öğrencisini arayan bir öğretmene de eminim ki kesinlikle denk gelmemişlerdir.
okuyamayacağını bildiği öğrencisinin hiç olmazsa ilköğretimi bitirsin diyerek sınav kağıdında bizzat kendi değişiklik yapan ve bunun ortaya çıkmasından zerrece korkmayan, eve gelen öğrencilerine izzeti ikramda eksik etmeyen, öğrencileri küçük yaşta evlendi diye yürekten üzülen ama yine de düğünlerine gidip sahipsiz olmadıklarını gösteren, götünü kaldırmaktan üşenmeyip en uç illeri sıra sıra gezen ve bundan hiç gocunmayan, hiç okuyamamış olan çocuklara sevabına ders verip onları okutan hatta meslek sahibi yapan, bahar gelince öğrencilerini toplayıp en güzel yerlere pikniğe götüren ve bunu tamamen parasız yapan, öğrencilerine kızıp kızıp yine de sigara içeceklerini bildiğinden onları kollayan ve ispiyonlamayan, iyi şeyler yapan öğrencilerinin başarılarına çocuklar gibi sevinen hatta havalara uçan ve örneklerini daha da uzatabileceğim böyle bir öğretmenden ders alma imkanları olmamıştır.
günümüz öğretmenlerinin sebep olduğu, yetiştirmeyi ihmal ettiği neslin gerçekliğidir.
eski öğretmenler gerçekten mesleğine saygılı ve öğretmenliğin kutsal olmasını sağlayan insanlardı. ama şimdi öyle öğretmenler olmadığı için sadece tatil düşünen öğretmenlik anlayışı hakim olduğu için yeni nesil de bunu gördüğünden nefret engellenemez bi hal alıyor. oysa öğretmenler üstlerine düşen görevi yapmış olsalar en kutsal sayılabilecek mesleklerden olan öğretmenliği de bu şekilde karalamazlardı.
yani öğretmenlik mesleğini bizler kötülemiyoruz, siz işini yapmayan beleşçilik ve hazırcılıkla para kazanmayı hayat felsefesi haline getiren öğretmenler bunlara sebep oluyorsunuz. bilin istedim.