türk insanı nasılsa öğretmenin de öyle olduğunun göstergesidir. (tabii bunu doktoru, mühendisi, öğrencisi, akademisyeni, hademesi, itfaiyecisi için de geliştirebilirsiniz)
bir öğretmenler odasında farklı ilgi grupları bulunur:
a) bilgisayarcılar: bu öğretmenler teneffüs zilinin çaldığını duyar duymaz odadaki 2-3 bilgisayardan birinin başına geçmeye bakarlar. zil çalana kadar gözleri ekrandadır. bu gruptakilerin çoğu 30 yaşın altında öğretmendir. en işe yarar tarafları sınav ve karne döneminde yaşlı hocaların bilgisayardan not girişini yapmalarıdır. genellikle asosyal damgası yerler.
b) siyasiler: her ne kadar öğretmenler devlet memuru olduğu için parti üyesi olmaları yasaksa da fiilen hepsinin dünya görüşü bellidir. siyaset yapmak için sendikayı kullanırlar. hemen her öğretmenler odasında türk eğitim sen (milliyetçi), eğitim sen (solcu), eğitim bir sen (muhafazakar) ve eğitim iş(ulusalcı) mensubu öğretmenler vardır. bunlar kendi dünya görüşlerine göre arkadaşları ile sohbet ederler. çoğu zaman okul idaresini eleştirirler.
c) magazinciler: ekseriyetle kadın öğretmenlerin mensubu bulunduğu gruptur. bu gruptakiler akşam hangi dizi oynamış, hangi şarkıcı estetik yaptırmış bunun muhabbetini yaparlar. aykırı bir öğrenci varsa, onun yediği içtiğinden, giyimi kuşamından bahsederler. hiç konu bulamazlarsa, evde ne yaptıklarını, kendi çocuklarının durumunu anlatırlar. sene başında öğretmenler arasında altın günü organize ettikleri gibi, herhangi bir öğretmen veya personelin, doğum, evlilik, gibi bir hayırlı işi varsa, takılacak altın için para toplama işini bu grubun bir mensubu yapar.
d)taraftarlar: magazincilerin erkek versiyonudurlar. ellerinden spor gazetesi, hatta bazısının elinden iddaa kuponu eksik olmaz. öğrencilerle haftanın belirli bir günü mutlaka halı saha maçı yaparlar. o kadar ki, bir işleri çıkıp, o gün okula gelmeseler de, halı saha maçını kaçırmazlar. tabii ağızlarından aykut kocaman, burak yılmaz, manuel fernandes gibi isimler eksik olmaz. bu öğretmenler dersin, geçiş taksimlerinde de futbol muhabbeti yaparlar. genelde eğlenceli tipler olduklarından, öğrenciler tarafından sevilirler.
e)akademikler: sayıca azdırlar ama her okulda bulunurlar. bunların derdi, kendi master, doktora tezleridir. ellerinden boş derslerde kitap eksik olmaz. tabii, daha bilimsel takıldıklarından saygındırlar. bununla beraber, notları genelde kıt ve ders anlatımları öğrenciyi zorlayıcı olduğundan, öğrencinin çekindiği ve pek sevmediği tiplerdir. muhabbetlerine arada bir yabancı dil öğretmenleri ve pedagojik formasyon alan ücretli öğretmenler dahil olur.
f)uzaktakiler: bunlar öğretmenler odasında durmayı sevmezler. sabah paltolarını bırakıp, akşama kadar odaya uğramazlar. ya, idare ile, ya hizmetlilerle veya, öğrencilerle vakit geçirirler. çoğunun adı bile bilinmez. odaya ya su, ya çay içmek veya tebeşir almak için gelirler ve kimse ile konuşmazlar.
formasyonu olsun ya da olmasın öğretmen ya da öğretmenimsilerin girdiği oda. bu odada ergenlik çağına girmiş, kendine arkadaş çevresinde yer edinmeye çalışan kız öğrenciyi rezil ederek egosunu tatmin edeni de vardır bu odaya girenler arasında.
eğitim ve öğrenciler dışında dedikodu, siyaset, evlilik gibi her türlü konunun konuşulduğu herkesin kendini filozof sandığı kokuşmuş beyinlerle dolu oda. denedim biliyorum.
dedikodu ve fitnelik yuvası. tipini siktigimin dinazorları her teneffüs sığır gibi bağıra bağıra gündeliğe kimi alacaklarını tartışıyorlar. eto bile bitti, öğretmenlik mi kaldı sanki...
öğrencilikte sırlar odası olarak nitelendirilen yerdir. ne zaman bir bahane uydurulup girsek itinayla kovulurduk, bir nevi cennet mahallesi karakolu işte.
her türlü abuk subuk muhabbetin döndüğü mekan. dolar 2.16 iken parayi dolara yatiralim dedim bizimki* dinlemedi bak simdi kaç lira*. bu muhabbetin sahibi sınıf öğretmeni bi arkadaş. gözünüz duysun amk.
Küçükken büyülü bir yer gibiydi, çekinirdik. Hep pasta, börekli partiler düzenlenen, öğretmenlerinin gönüllerince eğlendikleri bir oda olarak görürdüm.
Yaşadıkça görüyorum ki, yok ya büyük hayallerle gidiyorsun entelektüel iki muhabbet edilir diye umuyorsun.. Ama velakin ek ders ücretleri ne alemde, yatmış mı, şu öğrenci şöyle yaptı, bunun sınıfı şöyle den öteye geçemiyor..
Ortaokulda birgün merak edip temizlik görevlisi ablaya sormuştuk öğretmenler odasında ne muhabbet dönüyor diye. Meğersem öğrenci dedikodusu yapıyorlarmış. Yani öyle elit muhabbet falan yokmuş.
öğretmenler odası çok ulvi bir mekandır. ola ki bir sebepten girmek zorunda kaldınız (ki yasaktır genelde öğretmenler odasına girmek) etrafa bir bakarsınız dersinize giren iki hocayla göz göze geldikten sonra konuşmalarının yüzde 87 sizinle ilgili olduğunu düşünürsünüz. çay içeni, muhabbet edeni, kimseye pas vermeyip dolabında bir şeyler düzenleyeni, masada sap sap oturanı, en nefret edileni ve en çok sevileni aynı karede görebileceğiniz bir garip ortam.
girmeden önce gömlek kolları açılır gerekirse iliklenir, kravat veyahut arma top 10a çıkarılır. varsa etek azıcık çekiştirilir. fosforlu ceket çıkarılıp arkadaşın eline tutuşturulur saç baş düzeltilir. içeri girilir...
Öğrencilik zamanımda bizim için orta dünya gibi bir yer olan; aralık kapıdan içerisini görünce önemli bir iş başardıģımızı sandığımız oda.
Şimdilerde öğrencilerin çoğunlukla rahat rahat girip çıktığı, eski albenisi kalmamış odadir. Bazılarında tüplü tv ve köşe koltuk takımı bile olur ki öğrenciyi ilk gördüğünde hayrete düşürür.
Tek tip sıkıcı muhabbetlerin döndüğü yer. Sınıflar öğrencinin habitatıdır oradaki her öğretmen defansta oynar fakat bir öğrenci öğretmen odasına girdiğinde sanki tüm otorite gördüğü insanlar ona bakıyormuş hissiyle tüyler tiken olur, arkasından müdür yardımcısı girer tak tak şu yapılacak arkadaşlar diye üst tondan konuşur aynı hissi bu sefer öğretmenlerde görürsünüz. Hiyerarşi akaaaaaar yani iğrenç.
öğrenciliğim döneminde benim için; tv izleme imkanı olan, cam bardakta çayın bedava olduğu ve hemen yanında öğretmenlere özel wc bulunan odaydı. şimdi nasıldır bilmiyorum, merak dahi etmiyorum.