Ülkemizde değersizleştirilen meslek.Tatil yapıyor,Fazla para alıyorlar mesai az tarzında çok fazla ağıza sakız olan meslek.Bir kere çocukları sevmeyen biri öğretmen olmamalı.Çünkü eğitimcisiniz ve insanları ayırmadan eşit mesafede davranmanız gerekir.Her çocuğun zeka düzeyi,algısı,beğenisi farklı.Hedefleri farklı.O yüzden her birini aynı kefeye koyamazsınız.Okusun okumasın dürüst,temiz insan olsunlar en önemlisi bu.Özellikle sevgi ve ilgiden yoksun çocuklar çok fazla.Çünkü okula gittiğimde sarılmak isteyen çok çocuk olabiliyor.Hatta geçen yıl bitlendim bu yüzden tabiiki sorun değil.Anne babanın ilgilenmediği çocuk öğretmenden ilgi bekliyor.Tembel Çalışkan tüm kuzularım inşallah güzel yerlere gelirler.Önemli olan insan olmak.güzeli,doğruyu onlara gösterebilmek.Birlikte bir şeyleri paylaşarak öğrenmek.inşallah hayat yolunda hep güzelliklerle karşılaşmalarını dilerim.Elimden geldiğince ellerinden tutmaya ve onlara maddi manevi destek olmaya devam edeceğim.
şaka bir yana, diğer meslek sahipleri pazartesi buhranıyla kağıt peşinde koşarken siz pazartesiyi sizi özleyen bebelerinizin kucaklamalariyla, sevgi gösterileriyle geçirirsiniz. zorlayici yanlarına sövmeden önce şükredilecek çok yanı olan meslek..
(bkz: lisede yapılan hayvanlıklar) başlığına baktıktan sonra öğretmen olmanın ne olduğu tekrar düşünülmeli. sizin uğraşmak istemediğiniz ergen irisi, hormon dolu hayvandan hallice evlatlarınızı eğitmek için kendini parçalayan öğretmenlere haksızlık ediliyor. illa ki art niyetli olan öğretmenler de vardır onları bu söylediklerimden hariç tutuyorum.
sınıfta mastürbasyon yapanı, sınıfa işeyeni, hocasına eşek şakası yapanı, hocasına küfür edip dövmeye kalkanı, arkadaşını taciz edeni, uyuşturucu kullananı, gaspa çıkanı her türlüsünden çocukla uğraşıyorlar ve bunu sadece siz çocuklarınızı düzgün eğitemediğiniz için yapmak zorundalar. üstüne üstlük burada yerden yere vuruyorsunuz. çocuklarınızı toplum içinde yaşayabilecek seviyede eğitin ki öğretmenlerin işi çocuklarınıza matematik fen edebiyat öğretmek olsun. arkadaşının makatına sivri burun ayakkabı sokmaya çalışmanın kötü olduğunu anlatmaya çalışmasın. gerçi siz, bunlar ve benzerlerini hali hazırda o başlıkta anlattığınız için yüzünüz bile kızarmaz.
Bazen safca gulumsetendir.özellikle de kucuk yas grubunun derslerine girdiginizde küçük çaplı komik diyologlara neden olur.
Geçenlerde bir öğrencim nereli olduğumu sordu.Memleketimi söyleyince çok şaşırdi nedenini sorunca da ingilizce öğretmeni oldugum için beni ingiltereli sanmış yavrucak.anlatmaya calistim ama kısa bir süre şaşkınlığıni atamadi üstünden.
Birde sınıfa Suriyeli bir öğrencim geldi.Türkçe daha konuşamadigi için sınıftan başka bir öğrencimin yorumu ise şu oldu:ingilizce öğretmeniyle suriyelice konusabilirsin o seni anlar. Sanırım bütün dilleri bildiğimi düşündü.
En büyük hayalimdi.
Sonra her hayalin gerçeğe değmediğini anladım zaten.
Ara ara aklıma gelir de ağlamaklı olurum, öğretmen olmalıydım ben, bunu yapardım derim..
Gittiğimiz köy okullarında, okulun yanındaki küçücük evde yaşayan öğretmenleri gördükçe imrenirim.
Elbette ki zorlukları vardır fakat o zorluklarla beraber o bi tutam öğrencinin yüzündeki sevinç, kalbindeki umut olmak dünyalara bedel olurdu herhalde..
Evet belki öğrencilere ders veremedik ama kendi evlatlarımıza nasip olur ilk öğretmeni olmak, birlikte öğrenmek, büyümek.
Nasip.
en kutsal mesleklerden biridir, hakkını verebilene. daha adayı olmama rağmen nasıl bir his olduğunu çok merak ediyorum. aslında hayal etmek çok da zor değil, hele de benim gibi minişlerin öğretmeni olacaksak...
Soğuk havayı geçtim, bizi yağmurdan dahi koruyamayan o berbat binada, inek sağıp koyun yemledikten sonra okula gelebilen, ayakları çorapsız, sırtları ceketsiz fakat yüzlerinde gülümsemesi, ruhlarında saygısı eksik olmayan küçük adamlar ve küçük kadınlar...
Bazen ceplerinden çıkardıkları iki üç cevizi uzatırlar. Bazen "sabah ben sağdım." diyerek bir şişe sütü... Utançtan gözleri yerdeyken "bir kere sarılabilir miyim?" sorusu gelir sonra.
Bu masumiyete başka nerede şahit olabilir insan, bilmiyorum.
Ayarsız sevgiye maruz kalmaktır. Geçen gün öğrencimin biri geldi hocam teyzem evlendi kaçırdınız dedi. Ben daha olayı algılayamadan anlatmaya başladı. Ögrencim beni çok sevdiğinden teyzesiyle evlendirmeye karar vermiş, iç güvey alacakmış hatta teyzesine fotoğraflarımı filan göstermiş beni çok beğenmişmiş. Sonra da artık nasıl olduysa başkasıyla evlenmiş. Yahu dedim beni bu kadar sevmeyin anam babam düşünmüyor sizin kadar.
Sağolun var olun lan yoksa bu hayatta boku yemiştim.
'Ne okulu len okula uymadım hiç. Zihnimi ben yönlendirdiğimden öğretmene gerek duymadım hiç' diye gezen bebelerle baş eden meslek grubu allah sabır versin.