bugün saldım veletlerimi. herkes istediği yerde, istediği arkadaşıyla oturdu. ortada on kişilik bi masa, bi kenarda beş kişi, biri tek başına. herkes kendi kafasında. ingilizce olmak kaydıyla konuşmak serbest. sia'nın ho ho ho şarkısını seviyoruz, onlar da mırıldanıyorlar. dans ediyoruz, kitabı takip ediyoruz, yazıyoruz, uğulduyoruz, konuşuyoruz, gülüyoruz.
bütün öğretimim zaten kaos üzerine kurulu ama bugün baya baya senelerce hayal ettiğim o öğretmen oldum.
keşke o siniftan hiç çıkmasam, yetişkinlerin pisliğine, bokuna püsürüne hiç sabrim kalmadi çocuklarla takıla takıla.
hasta oldugum su gunlerde evim hic bos kalmadı. moralimi duzeltmek icin ogrencilerim kendi aralarinda bir ziyaret sirasi ayarlamis ucerli besli surekli yanima geliyorlar ve beni hic yalniz birakmiyorlar. kac meslekte boyle bir durum yasanir merak ediyorum.
tanim: bir kez daha bana insanligin dostlugun yardimlasmanin ne kadar guzel sey oldugunu gostermistir ogretmen olmak.
bu arada dershane ogretmeniyim.kimsenin yalakalik yapalim da hoca notlarimizi yuksek verir dusuncesi yok
bilgi birikimlerini, ığdır' ın karla kaplı köylerinden edirne' nin sınır köylerine kadar, binbir zorluğa rağmen, yılmadan, türkiye' nin gülen geleceği için taşımaktır.
aslında yapılabilecek en eğlenceli işlerden biri, tabi bazen ağlanacak hallere de gülüyoruz ama o çok başka. alışınca da bağımlılık yapıyor, okula gitmeyince boşluğa düşüyorsun çünkü senin anlattığın dersi sevmese de senin hatırına öğrenmeye çabalayan genç insanlar oluyor karşında. mesela geçen cuma derslere giremedim, çünkü 1 metre yakınımdakiyle bile anlaşabileceğim kadar sesim çıkmıyordu, okulun bahçesinde topla oyalanıyorlarmış ben gittiğimde, beni görünce "oreja hocaaam dersiniz bize şimdi, ne zaman gireceğiz" diye hep bir ağızdan bağrışmaya başladılar, belki bazılarına göre saçma ama böyle şeyler bana kendimi iyi hissettiriyor. hani anne/babaların gözünde evlatları hep çocuktur derler ya, onun aslında ne kadar doğru olduğunu keşfediyorsunuz çoğu zaman da. geçenlerde ufacık bir alıştırmayı eksiksiz tamamladığı için yıldız çizmiştim birisinin kitabına, ama olay oldu; sözde büyümüş olan öğrencilerim birinci sınıftaymış gibi yıldız savaşlarına tutuştular.* yarın gideceğim mesela, hasret sözleri havada uçuşacak, makyajıma övgüler yağacak vs. çünkü o uzak köylerdeki bütün çocukların hepsi benim öğrencim, bizim hayatımız olabildiğince gerçek, ya sizinki?
kendine, insan yetiştirmeyi amaç edinmiş insanların durumudur.
sadece abece değil insan hakları, demokrasi ve özgürlük kavramlarını da öğretebilmektir, insanları toplumsal hareketlilikten haberdar kılmak zihinlerini açmaktır, hurafelere değil bilime yöneltmektir,insanların akıllarını çelmek değil akıl yürütmeyi öğretmektir.