Milattan önce 2000li yıllarda Uludağ’ın ismi Olimpos. Yunan mitolojisinde geçen tanrılar dağının Uludağ olduğu iddia ediliyor. Bu ismi verenler Anadolu’da yaşayan kavimler.
Bizans döneminde manastır yapılıyor ve keşişler Uludağ’da yaşamaya başlıyor. Bundab sonra Uludağ, keşişler dağı olarak bilinmeye başlıyor.
1925 yılında bir okul dağda gezi ayarlıyor ve topograf de Osman Şevki bey de katılıyor.
Dr. Osman Şevki Bey, gezi ve sonuçlarına ilişkin Ankara’ya ilettiği raporunun sonunda "Bütün dünya bu dağa Olemp der. Biz ise Keşiş Dağı diyoruz. Garbî Anadolu'nun en yüksek tepesine çıktım. Etrafıma baktım; ne keşiş gördüm, ne derviş. Güzel Bursa bir keşişin gölgesi altında mustaripti. Halk bu ismi sevmiyor; haklıdır. Olemp kelimesi de halkımızın diline uygun değildir. Biz buna, dağın bünyesine en uygun olan bir ismi verelim ve Uludağ diyelim." şeklinde öneri getiriyor.
mustafa ceceli 'nin büyük büyük dedesi, çorum ergani ilçesinde yaşayan kendi halinde bir çiftçiymiş. köydeki küçük çocukları gördüğü zaman ceeee dermiş.
bu yönü ile köyde saygınlık kazanmış ve çocuklar tarafından çok sevilen bir şahisyet olmuş. günler geçip soyadı kanunu için köye gelip masa kurduklarında
büyük dedeye sıra geldiğinde , ortada olmadığını farketmişler,
memur "bir an önce tamamlayıp diğer köye gitmem lazım, en son hamdi bey kaldı "
demiş, büyük dedeye ulaşamayınca , oradan biri;
yav o hep çocuklara ceeeeeeeee ceeeeeeeeee der,
çocuklar da herkeste bu durumu çok sever,
onun soyadı ceceli olsun demiş, memurda bu durumu yatsıyınca
yazıp geçip gitmiş.
ez cümle mustafa ceceli 'nin soyadının hikayesi buymuş...
uzay ve evren o kadar o kadar okadarrrr büyük ki gece gökyüzüne baktığımızda geçmişi görüyoruz, yani o yıldızlar, galaksiler artık ya yoklar ya da orda değiller.
bi de bizim yıldız sandıklarımızın büyük kısmı galaksi aslında, samanyolu gibi. uzak olunca tek bi nokta gibi görünüyorlar.
Alışveriş arabaları ve sepetleri daha çok şey satın almanız için büyük yapılmıştır. yapılan deneyler boyutu iki katına çıkarınca tüketimin yüzde 19 arttığını ortaya koymuştur.
Sıçarken işeyememek ya da işerken sıçamamak. Bu ikisini aynı anda yapamayacağımızı öğrendiğimde aklım çıkmıştı, ya ikisine de sıkışıkken ikisini de yapamayıp bokumda boğulursam diye.