the oscar goes to; illa ki faturalar. yok sen ödedin, yok önceki ay ben ödedim şimdi sıra senin. bu tartışma sürerken bir bakarsınız öteki ayın faturaları gelmiş.
ikinci olarak; kira. beraber yatırıyorsanız gene kim yatıracak davası olur. ayrı ayrı yatırmaktaysanız da yok sen yatırdın, yok ben yatırmadım, ev sahibi başımıza üşüşecek artık yatır kavgası gider.
üçüncü olarak; ev dağınıklığı. ev dağınıklığı derken yanlış anlaşılmasın, zaten kendine ait bir odası olan ev arkadaşının oturma odasında da kendine bir yaşam alanı oluşturması.
dördüncü olarak; genelde erkek evlerinde problem olmaz ama ev işleri. bugün yemek sırası sendeydi gezmelere gitmişsin, bulaşığı yıkayacaktın gittin uyudun falan filan, sürer gider.
beşincisi; eve geleceği haber edilmeyen arkadaş. hele bir de yatıya geliyorsa bir hafta iki hafta kadar. o gittikten sonra seyreyle gümbürtüyü.
altıncısı; onda yeni keşfetmeye başladığınız anormallikler, takıntılar. bu kadar sorun yaşadıktan sonra artık huylarında keşfettiğiniz cinslikler de sizi yormaya başlar.
sonuç olarak ev arkadaşı en meleğinden de olsa, yalnız yaşamayı seven insanı bir yerden sonra sıkar. her şeyi batar yaptığı iyilikler bile. bu şey gibidir. yeni ilişkinin cicim ayları olduğu gibi ev arkadaşlığının da vardır. bir yerden sonra anam ben bu insanla mı eve çıktım dersiniz. sonra ev taşımaya üşenirsiniz. öyle sürer gider, iki ucu boklu değnek hesabı.