diğer adı diğerkamlık olan ve kişinin hiçbir çıkar beklemeden kendini başkalarına adaması.abartılı bi duygu tabi bi yerde.kendinizden önce başkasını düşünmek burdaki anlamı ama taaabiki sizler bunu her önünüze gelene yapmayacaksınız.
Özgecilik kavramı, içerisinde bir incelik ve yücelik barındıran, toplumsal yaşam için hayati önemde bir kavramdır. Özgecilik, alturizm, diğerkamlık, isar, hubbugayr ya da elseverlik gibi isimlerle de ifade edilmektedir. Özgeciliğin özünde, iyilik yapma, yardımseverlik, özveri, cömertlik, empatik olma, merhamet, gönüllülük ve paylaşma vardır. Özgecilik TDK sözlüğünde, çıkar gözetmeksizin başkalarının iyiliği için özveride bulunmayı bir ilke olarak benimseyen ahlaki tutum ve görüş olarak tanımlanmaktadır. Kavram başka bir psikoloji sözlüğünde ise bireyin kendini düşünmeden, dışarıdan bir ödül beklemeden, hatta bazen kişisel bir bedel ödeyerek, başkalarının çıkarını ve iyiliğini düşünme şeklinde tanımlanmıştır.
Tanımlardan yola çıkarak diyebiliriz ki, bir davranışın özgecilik olarak nitelendirilebilmesi için, gönüllü gerçekleştirilen bir davranış olması, diğer insanlara fayda sağlaması, dışsal bir ödül beklentisi ile yapılmıyor olması ve yerine göre zamandan, enerjiden ve maddi açılardan fedakârlık içeren özverili bir davranış olması gerekmektedir.
Psikoloji literatüründe, bireyi özgeci davranışlara yönelten motivasyonun ne olduğu ile ilgili ciddi tartışmalar vardır. Buna göre, yardım etme (iyilik yapma) davranışının nedeni kişisel bir çıkar sağlamak ya da karşılık almaksa bu davranış özgecilik olarak kabul edilmemektedir. Karşılık bekleyerek yardım yapmanın da mutlaka kendi içerisinde bir değeri vardır ancak bu özgecilik değildir.
Reklamlarda, kamu sporlarında, manevi değerlerimizde devamlı pompalanan durumdur. Bir bakıma ver gazı, ver gazı. Paylaşma, yardımseverlik, başkasını düşünme derken eğer kendinizi kaptırırsanız en sonunda kendinizin mağdur olduğununuzu görürsünüz. Özellikle Anadolu'da verme duygusuyla günümüzdeki adına STK yani sivil toplum kuruluşları mı dersiniz, dernek, vakıf yoksa cemaat mı dersiniz bilmiyorum ama onlarla birlikte zirve noktalara gider. Kendini feda eden insanları görürsünüz. Kendini maddi ve manevi anlamda sıfırlarlar. Öyle bir noktaya gelir ki sıfırı tüketirler ama hâlâ insan, yardım, fedakarlık derler. Böyle bir durumun azı kâr, çoğu zarar olarak tavsiye edilir. Mesela kişi öğrenci hizmeti adı altında bende olmasın onlarda olsun diyerek evindeki kendi çocuklarını ailesini ihmal ediyor. Dernek, vakıf çalışmaları var diyorlar koşarak gidiyor. Hiçbir beklenti içerisine girmeden mücadele ediyor. Kullanılan söylemler de kişileri bu noktalara çekiyor. Dinde de bunun yeri olduğu belirtilerek bambaşka yerlere geliniyor. Özellikle maddi konularda. Mesela islam tarihinin ilk örneklerinde onlar tüm mal varlıklarını bağışladılar, bir şey götürmediler, şu bu kadar verdi, yok mu arttıran şeklinde bir anlayış yerleşiyor.
Bir de bunun aile içerisinde olanlar var. Ben yemeyin onlar yesin, ben sıkıntı çektim onlar çekmesin, onlar üzülmesin, onlar borçtan kurtulsun derken bir bakmışsınız ki yapmış olduğunuz fedakarlıklar bambaşka bir yere varmış.