kit'lerin kuruluş amaçlarına bakmak gerek. bunlar ileride özelliştirilmek üzere kurulmadı mı?
bugüne kadar bütçe açığını kapatmak için kit ürünlerine zam yapılarak halk enflasyonla baş başa bırakıldı mı bırakılmadı mı? bu kit'leri iyiye kullanmak mıdır?
kit'ler yıllarca birkaç bürokratın bilmem kaç milyon dolarlık şampanyalarını finanse etmedi mi? halktan çok bürokratları beslemedi mi?
ee!.. satmayalım da besleyelim mi? pek muhterem rant sever bürokratlarımızı yani..
bizde zaten vatan haini demek gibi vatani satmak lafi da herkesin agzina düsmüstür. özellestirmeyi vatani satmak olarak algilayan birini, ne bileyim bir orhan kemal'e dahi vatan haini diyen biri kadar kaale almayi önerirdim ama yazik ki özellestirmenin cok da olumlu örneklerini; ne calisan, ne tüketen, ne halk ne de devlet muhattabinda olumlu örneklerini pek göremedik.
bir de bazilari, bu özellestirmelerin arkasinda gizli gücler var, falan da diyebiliyorlar ama onlara göre herseyin ardinda neler oldugunu bilmedikleri gizli gücler oldugu icin inandirici ya da dikkate deger bulamiyorum.
ne bileyim, sümerbank'a girince icim isinirdi, sanki benim bankammis gibi gurur duyardim eskiden bu eski devlet bankasina girince...
mal ve hizmet üreten birimlerin devlet bünyesinden çıkartılarak, özel sektöre devredilmesi olarak da tanımlanan ve özelleştirme tabir edilen işlemin; artık halka ve devletin bütünlüğüne ciddi zararlar getirmeye başladığını farkeden bireylerin algılama şeklidir.
özellikle eğitim, sağlık ve ulaşım, bireyin en temel hak ve özgürlüklerindendir ve devlet tabir ettiğimiz yapılanma, bu en temel hak ve özgürlüklerin sağlanmasını özel sektöre bırakamaz, bırakmamalıdır. zira bu hizmetler, özel sektöre devredildiği anda, devletin kontrolünden çıkacak olup; devlet, vatandaşlarının temel hak ve özgürlüklerin sağlanıp sağlanmadığını denetlemekten bile aciz konuma düşecektir.
eğer sen köprü yapıp, masrafı amorti ettikten sonra para almayı bırakacağına, köprü hizmetini özelleştirme yoluna gidersen; halkını sömürmek/sömürtmek isteyen bir devlet yapılanmasından başka bir şey göremez, yaptığın işlemi vatanı satmak olarak nitelerim.
efendim özelliştirmeye pek de karşı olmayan birisiyim ama devletin temel şeylerin satılmasını da anşayamıyorum özellikle de yabancı sermayeye. bunun en güzel örneklerinden biri de petkimin satılması. kazaka sattım deyip ne idüğü belli olmayan bir kolu ermeni bir kolu yahudiye uzanan bir şirket çıkıyor ortalığa ki sanayide sana çok sağlayacak petrol kimyan. insanı daha da şaşırtan biz zarar eden şeyi satıp kar elde eden şeyler yapıyoruz her şey ülke için. sen işletemezsen zarar eder tabi peki alan keriz midir ki zarar eden bir müeseseyi satın alsın.
bir de şu yönünden düşünün ülkemizin ekonomisinin çok büyük bir kısmı yabancı sermayeye dayanıyor. ülkemizden olurda bir gün çekilirlerse ülkenin ne hale gelebileceğini hesap edebiliyor musunuz.
özelleştirmelerin gerektiği gibi yapılmadığını görmeyip yada görmek istemeyip başlık açan kişi tespitidir.
ben öyle uzun uzun yazmıcam lakin iktisat okuyoruz zaten bokumuz çıkmış özlleştirmedir, kamu maliyesidir, ekonometridir v.s. v.s. iktisat terimlerinden birde millet bizi bi sik sansın diye sosyal devlet bilmem ne diye kendimizi kasmaya gerek yok.
ha evet her işi adam gibi yaparsan yaralıdır. ama şu başlığı açan şahsı muhterem lütfen bana tekel'in satış bedelinin %30u kasasında %45i gayri menkulleri ve gerikalan %25i 6 aylık karı iken tekel'in satışından nasıl bir yarar sağlamıştır sayın unakıtan birde ellerini açıp sat sat bitmiyor demiştir? çok iyi fiyata sattık diyebilecek yüzsüzlüğü nasıl göstermiştir?
ayrıca şu sözlerine karşın;
--spoiler--
Efendim, bu kitler kar etmektedir, zira bu kitler monopol, yani tekeldir. Özel teşebbüs, devlet o sektörde zarar bile etse, kendisini finanse edebileceği için, kitlerle rekabet edemez. Özel sektörün giremediği ve güçlü bir talep olduğunu hissettiğiniz sektörlerde, kitler tek başlarına kalacaklardır. Rekabet olmadığı için, fiyatı kendi kafasına göre ayarlayacak olan devlet kurumlarının kar etmesinden doğal başka bir şey yoktur. Ama, bu fiyatlar ne kadar gerçekçidir, sorgulanması gereken budur.
Tekel fiyatları, genellikle serbest piyasa fiyatlarından cok daha pahalı olmaktadır. eee, bu fiyatlardan en nihayetinde sömürülecek olan işçi,köylü, emekli, memur ve esnaf olduğuna göre, kitler zengin olurken, aslında düşük gelirli vatandaşlarımızın cebindeki parasını dolaylı olarak çalmaktadır.
--spoiler--
tekel özelleştikten sonra rekabet ortamının önü açılmış olmasına rağmen neden tekel fiyatları bir yıl içerisinde %40 lara varan zam görmüştür? (Vergilerde bir değişme yok) acaba bunun nedeni türkiye'de tekel'in özelleşmesi ile özellikle tütün sektörünün %98inin yabancıların eline geçmesi ve türk tütün üreticilerinin zaten olar tarafından sömürülüyor olması olmasın.
hakilik payi olan algilamadir. ozellestirme tartsimasiz iyidir demek de, ozellestirme tartismasiz kotudur demek de yanlistir. ozel sektor herseyi daha iyi biliyorsa, kurumlari cok daha verimli yonetiyorsa, neden 2001 krizinde tonla ozel bankalar batti? neden bugun abd'de citibank, merrill lynch, lehman brothers ve bear strens'in kicini devlet kurtariyor? neden abd havayolu sirketleri durmadan zarar ediyor? neden isadamlari ve imf "devlet piyasalara mudahele etsin, ekonomiyi kurtarsin" diye bas bas bagiriyor? vahsi kapitalizmin dunyayi getirdigi duruma bir bakin. aclik kapida aclik.
rekabet iyidir.. devinimsizlikten evladır.. buraya kadar herşey tamam.. ama ben neden benim için değerli olan madenlerimi telekomumu başkalarına satıp onlara kar ettiriyorum hemde çok ucuza? biri bunu bana anlatsın..
neredeyse bütün özelleşen kurumların yabancılar tarafından alınması yüzünden bu şekilde algılamaktır. böyle algılayan insanların haklı tarafı var mı diye düşünmek gerekir, kuru gürültü değillerdir çünkü.
ozellestirme tabi ki liberal ekonomi anlayisinin vazgecilezidir ancak hicbir ulke sirf liberal ekonomii benimsedi diye en cok kar eden sirketlerini neredeyse bedava peskes cekmez. ozellestirmenin amaci kar etmektir zarar etmek degil. ustune ustluk telekominikasyon gibi yeri geldiginde cok stratejik bir oneme sahip olacak bir sistem bile bile de yabancilara verilmez ki arkadas. bu vatani satmak degil de nedir?
ozellestirmek, kamuya ait bir mulku bireye satmak oldugu icin dogru algilamadir. sonucta ozellestirme vatani olusturan bir parcanin, bir bireye satilmasidir. ozel sektorun kurumlari daha verimli islettigi de palavradir. devletin mi, ozel sektorun mu daha verimli isletmeci oldugu bakis acisina ve duruma gore degisir. eger ozel sektor herseyi daha iyi yonetiyorsa adaleti, silahli kuvvetleri, hukumeti, egitimi toptan ozellestirelim olsun bitsin. 5 yilda bir secim yerine ihale yapariz, bos vaat, politkaci yalani yerine elimizde kapi gibi kontrat olur en azindan. pkk ile savasi ve adaleti de ab sirketlerine havale ederiz dirdirlanmazlar en azindan.
devlet memurlarinin vatandasa kopek muamelesi yapmasi ve ssk nin bir tane sikayet mail adresi olup onunda dolu olmasi bir emeklilik islemi icin uc ay surundurup sonra dosyayi bulamiyorum demesi sonucu tarafimca cok yakinda curuyecek olan onermedir.
ülkenin parsel parsel satıldığının bilincine varanların düşüncesidir. neymiş efendim devlet eliyle bu iş olmazmış. sen amcanın torununun eniştesini alır bilgisini ve tecrübesini sorgulamadan getirirsen o kurumların başına, devlet eliyle elbette olmaz bu işler canım kardeşim. sen 2 diploma sahibi adama manavlık yahut belediye işçiliği yaptırırsan, o devlet o kurumu elbette kâra geçiremez canım yoldaşım. demek ki neymiş? satmak yerine kökten değişikliklere gidilmeliymiş. demek neymiş? ümmetçilikle, toprakçılıkla, siyasi çıkarlarla bu gemi yürümezmiş.he bu ülkede kâr yapan kurumlar satılır orası ayrı. dün tüpraş, seka, petkim ve diğer kurumlar. bugün önce haydarpaşa garı, sonra otoyollar, köprüler ve madenler. yarın belki sen ve ben özelleştiriliriz ne dersin? Ne olsa bu hükümetin ve geçmiş hükümetlerin malı değil miyiz? hükümetler herşeyle uğraşamazmış bu hükümetlerin işimiymiş miş miş? bak bak bak hükümetler liselere, üniversitelere türbanla girmeyi kafasına takıyor ama, bir madenin işleyişini, bir kurumun düzenini kontrol altına alamıyor öyle mi canım arkadaşım? şimdi sadece birini ele alalım değerli yazarlarım. tüpraş rafinerisi ; 27.6 milyon ton kapasiteli bir rafineri. dünya'nın en büyük 5. rafinerisi (ortadoğu ve balkanlarda tek). günümüzde 7.8-8 milyar dolarlık bir yatırımla kurulabilecekken elin oğlu bunu 4 milyar 140 milyon dolara satın alabiliyor (ki buna da şükür bir önce ki ihalede 1,3 milyar dolara satılmış olmasını unutmayalım). tüpraşın yıllık kâr oranı ortalama 500 milyon dolar. 2004 yılında 8.2 milyar dolar vergi ve fon ödemesi yapan rafineri, 16.1 milyar dolar satış hasılatı gerçekleştirdi. 8.2 milyar dolarlık vergi ve fon geliri türkiye'nin bir yılda topladığı vergilerin yüzde yirmisine denk gelmektedir. eğer bu kurum ülkenin sırtında bir yükse helal olsun diyorum canım sırdaşım. tüpraşın 5 yıllık geliriyle 1 tane tüpraş, 4 tane petkim yapar, üstüne üstlük dış borçlarını rahatlatıp 20 milyar dolar kâra geçersin sevgili yazarım. hadi onu yuttuk diyelim. önümüzde bir tekel gerçeği var. onu da yuttuk. ee erdemir ne olacak? hadi o da helal olsun. ya seka? o da laf mı köpeğin olsun. eee şey... ya sek... hiç sormasak? olur canımda ya petkim? uzattın ama... tamam son birşey soracağım. poaş vardı o ne oldu? yalan oldu ciğerim. hani taşınmazları 4 milyar dolar olan fakat 725 trilyon tl. ye satılan poaş dimi bu? evet canım o. hatta laf aramızda kalsın kasasından tam tamına 378.5 milyon dolarını bize bırakmak zorunda kaldılar. yani peşinen ödememiz gereken tutarın 504 milyon doların yarısından fazlası. eee geri kalanı nasıl ödeyeceksiniz? o da laf mı mirim? poaş'ın iki yıllık kârı ile. 1999 yılı kârı 113.7 trilyon ve 2000 yılının kârı ile o işi de hallettik sevgili yandaşım. eee bu vatanı satmak ama? şişşştt sus bakayım komünist misin sen? demek neymiş abicim? benim cebimde 20 ytl varmış. eee bütün kurumlar satılmış. "ülkeyi soyuyorlar, paramızı çalıyorlar, vatanı satıyorlar" diyor hayırsızlar. elimi cebime atıyorum ne göreyim cebimde hâlâ 20 ytl var.o zaman bunun neresi soygun değil mi canım adaşım? kurumlar gitsin ne olur biz cebimizde ki 20 ytl' lere bakalım değil mi yurttaşım? bizi becermek hükümetlerin mi işi sadece? bırak birazda yabancı sermaye yapsın. he mi kaderdaşım? * nihat genç ustanın dediği gibi; "kızın evlilik çağına gelmiş. ee talipleri de var. gidip onu en uygun koca adayına mı verirsin? yoksa götürüp geneleve mi satarsın?" şu an yapılanlar tam olarak ikinci hareketi anımsatıyor bana. ben kâr eden kurumun satılmasına karşıyım. zarar eden kurumun da düzeltilmesinden yanayım. beceremiyorsan istifa etmesini bileceksin değil mi sevgili sat-daşım ?
türkiye'den bahsediyosak en ufak bir hata barındırmayan algı.
öyledir işte tepesinden ortasından merkezinden öyledir. zilyon yuro cari açığın, g.tü kaptırdığın imf, dünya bankası, gırtlağına çöküp bankalarını satın almış global piyasaların olduğu bi ülkede yaşıyosan özelleştirme vatanı satmaktır. bunun da lamı cimi yoktur. saf olmayın be yav.
iktisat kitabi okuyup, kitaplardaki modellerin bir takim ellerce kosteklenerek is yapamadiklarini ya da bir takim ellerce desteklenerek tuttugunu anlayamayanlarin, bu algilamayi basaramadigi da gorulmustur.
o degil de, bu satislarin yuksek vergi oranlariyla devlete para olarak donmesi gerekir. donmezse siniflar arasi ucuruma gider bu yol. zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapip, orada burada siz benim ozgurlugume nasil karisirsiniz diyenlerin, hayatlarindaki buyuk ironiyi fark etmesi luzumdur.
vatani satmak denilen olgu, insanlari devletin kazandigi paradan mahrum etmek, bir zamanlar ozgurce girdikleri topraklara su gun sokmamaktan bahsetmektir. halk denize hucum etti, vatandas denize giremiyor sozuyle dalga gecenlerin, bu topraklar baska milletlerin zenginlerine verildikce nasil da mutlu olduklari dikkat cekicidir.
bu aynı zamanda milli gelirin tamamının devletin olması durumunda vatanın kurtarıldığına inanmak demektir ve bu şizofrenlere meydan okuyan bir anlayıştır.
özelleştirme; her ne kadar ulusalcı tayfanın şimşeklerini üzerine çeken bir icraat olarak görünse de globalleşen dünya ve çok uluslu şirketlerin ülkeler arasında fing atması sonucu artık pek de anormal gelmeyen, herkesin kanıksadığı bir durumdur.