Rivayet şudur ki; Özdemir Asaf, hoşlandığı kadına açılmak ister.. Kadına bütün güzellikleri sıralar, Türkiye için istanbul'un, istanbul için gecenin, gece içinde yürümenin, yürürken de düşünmenin ne kadar güzel ve önemli olduğunu anlatmaya çalışır. Fakat sözü o kadar evirip çevirmesine rağmen bir türlü kadına getiremez ve kendisi için onun da bu kadar önemli olduğunu söyleyemez. Sonunda "her neyse" deyip kalkarlar ve şiir artık yazılmıştır ...
Türkiye’de istanbul ne ise,
istanbul’da gece ne ise,
Gecede yürümek ne ise,
Yürürken düşünmek ne ise,
Seni unutamamacasına düşünmek ne ise,
Unutamamanın anlamı ne ise,
Seni sevmek ne ise,
Saklayayım mı yok söyleyeyim derken,
Birden aşka düşmek ne ise...
Her neyse ...
bir insan bir insanı bir şey görür, bu hayattır.
bir insan bir insanı birçok şey görür, bu sevgidir.
bir insan bir insanı her şey görür, bu aşktır.
bir insan bir insanı hiçbir şey görür, bu doğu'dur.
bir insan bir insanı görmez, bu ölümdür.
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
incinirsin.Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
lisedeyken çok okuduğum bir şair. Mısralar eksik kelimeler kayıp ama anlam taşan dizeleri bu kadar noksanlıkla anlatan başarılı bir şairdir kendileri efenim
Boğaz Gezintisi
Ne günlermiş, ne günlermiş
Yıldızlar, mehtap, çamlar altında
Yıldızlar, mehtap, çamlar altında
Ne günlermiş, ne günlermiş
Gelip geçmiş!
Vapurlar değil, Boğaz'dan geçen;
Boğaz'dan yalılar geçiyor,
Toplamış bulardan eteklerini...
Dairesine çekilen bir saraylı gibi
Yalılar gelmiyen alemlerine gidiyor
Bırakıp bu sessiz gecelerini.
Çekip almış kuşların kanatlarından rüzgarını
Asırlık rüyalarında yalılar
Uykuların mahmurluğu saçaklarını sarmış.
Saz sesleri gelmiyor kıyılardan.
Ne geçen yazlardan bir haber var,
Ne gelecek baharlardan.
Kim bilir kaç deniz geçmiş uykularından.
Başbaşa kalmış iki hisar
Beklemekte sönük sahilleri.
Artık eski harpleri anlatır taş duvarlar
Kıyılarından geçen balıklara.
O balıklar ki dedeleri
Şarkılarla beslenmişti geceleri.
Şimdi sulara düşen çürümüş tahtalar
Dalgalarda son oltanın yemleri.
Bir zamanlar şen yaşamış yalılar
Işıklı bir ziyafet sofrasında.
Renklerini deniz almış götürmüş,
Küllerini alev alıp savurmuş.
Deniz kenarında denizsiz kalmış yalılar.
Ortaklığı ayrılmış kıt'aların
Anadolu günden güne Rumeli'ye küsmüş
Bugün biz değiliz bakan yalılara;
Yalılar boynu eğik bize bakıyor
Biz değiliz sarkan hatıralara...
Göğüs gererek dalgalara
Yalılar bir hayal için denize sarkıyor
Yalılar bize bakıyor, denize bakıyor.
Ne günlermiş, ne günlermiş
Yıldızlar, mehtap, çamlar altında
Ne günlermiş, ne günlermiş
Gelip geçmiş!
Özdemir Asaf
asagidaki muthis dizelerin sahibi:
kendimi sileceksem bilirim sende varim
senin ben yarisiyla seni ben tamamlarim
seni sende bütünler, sana sende inanir
seni sende siler, seni bende yazarim
(bkz: cizgi)
Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
Şarkılarımda, sözlerimde.
Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.
Sen göreceksin, duyacaksın
Parıldayan bir sevi sıcaklığı,
Uyuyacak, uyanacaksın.
Bakacaksın, benzemiyor
Gelen günler geçenlere,
Dalacaksın.
Bir seviyi anlamak
Bir yaşam harcamaktır,
Harcayacaksın.
Seni yaşayacağım, anlatılmaz,
Yaşayacağım gözlerimde;
Gözlerimde saklayacağım.
Bir gün, tam anlatmaya.
Bakacaksın,
Gözlerimi kapayacağım.
Anlayacaksın.
Mektuplar aldım sevindim,
Birinde denmiş geliyorum
Öbüründe yazılmış geleceğim.
Bekledim bekliyorum.
Bir yaşam verdim.
Açtım bir başkasını,
Uzun-uzun yazmış gel.
Okumadan arkasını
Gittim gidiyorum
Bir başka yaşama bedel.
Biri demiş sen, biri demiş ben.
Seni ben anladım, beni sen.
Bir yaşam daha verdim
Beklerken giderken dönerken.
Kaldı elimde üç beş mektup,
Üç beş yaşam.
Bir onları da açsam okusam
Önceki yaşamları unutup
Ya beklesem, ya da gidip arasam.