bugün

ölüm, yok oluş demektir kardeşim.

öldüğünde ne cennete gideceksin, ne de seni gören diğer aile fertleri parti düzenleyecek!

güneşimiz beş milyar yıl boyunca genişleyip infilak etmeye hazırlanırken, sevdiğimiz, tanıdığımız, yücelttiğimiz, dehasına hayran kaldığımız herkes çoktan hareket eden kıtalarla magmanın en kuytu köşelerine gömülmüş, yüzeydeki kalıntıları yüksek enerjili radyasyon tarafından silinmiş olacak. bütün insanlık tarihi, aniden kayboluverecek... işte bu her şeyin sonunun başladığı ilk gün.

ve takriben iki yüz milyar senede evrenin büsbütün karanlığa gömüldüğüne tanıklık edecek her bir proton kırıntısı, galaksilerin her biri çıldırtıcı kozmik yalnızlıklarına terk edilirken, trilyonlarca seneye yayılmış bir sürede protonlar ve nötronlar bile yaşlanacak, çürüyecek ve teker teker hiçlik tarafından yutulacaklar...

ve her şey karanlığa gömüldükten birkaç dakika sonra, ölüm anınızda (bugün ) kopyalanan bilinciniz daha sağlam bir konağa yerleştirecek (gelecekte).

ve o konakta ete kemiğe bürünen ruh, iki bin yirmi dörtte kalp krizi yahut beyin kanaması neticesinde yere yığılan zatınızla aynı kişiliğe sahip olduğunu zannedecek...

işte görüyorsunuz ya, bu türden bir ebediyeti kozmik şaka olarak adlandırıyorum ben.
dirilmek için trilyonlarca sene bekleyebilir misiniz? bedeninizi oluşturan atomlar dahi evrenin dört bir yanına doğru savrulmuş, kainatın keşmekeş vücudundaki yerlerini almışken?
dünya üzerindeki tüm dinlerin ortak söylevi.

iyi bir insan olursan ve iyi bir dindar olursan sana ölümden sonra cennet bahçeleri vaad etmeyen din yoktur.

mesela bu dinler için savaşmak çok önemlidir, savaşta ölürsen ne kadar günahkar bir orospu çocuğu olursan ol direk cennete gidersin. örneğin iskandinav inanışında da savaşta kahramanca ölenler valhalla'ya giderler ve orada tüm diğer kahramanlarla buluşurlar.

bana kalırsa zaten dinlerdeki bu cennet inancının asıl amacı; seni bu gibi vaadlerle köleleştirmek ve sorunsuzca sana istediklerini yaptırabilmektir. iyi insan ol, dine itaat et (yani bize, biz ne dersek din odur) sen de bizimle beraber tıpkı bizden öncekiler gibi cennete gel, sana huriler sınırsız akan şarap dereleri vs vs. haa dur ama lan bi dakka bunlar dünyada yasak ama neden orda serbest? zina dünyada günah ama cennette sana 200 huri, şarap burda yasak ama orda şarap akan derelerde yıkanacaksın, töbe töbeee....

neyse işte öyle değişik bişey.
sizi maddi bedeninizin ötesinde, ruhunuzla diriltmeyi vaat eden allah niye bilincinizi bir vesileyle diri tutup, milyar kere milyar kere milyar kere seneye yayılmış, hareketsiz, sönük, donuk, anlamsız varoluşun dipsiz ızdırabıyla ruhunuzu cezalandırsın?

yok böyle bir şey.

la, her şeyin başı ve sonu.

her şey hiçliğe gark olur ve ondan doğar.

hiçliğin entropi canavarıyla ruhunuzu ve umutlarınızı kemiren sonsuzluğuna teslim olmaksızın, sizin için ebedi bir kurtuluş bile mümkün değil!
kör cahilleri kandırıp, yönetme aparatı olarak kullanıldığı çok sık görülür.

(bkz: cennetin anahtarı bende)
(bkz: cehennemin anahtarı kaynımda)
(bkz: cennet arazilerinde damping)
bedenimizi oluşturan atomlar evrenin dört bir yana savrulmuş nasıl dirilecekmişiz.

en başta bu atomların tesadüfen (!) birleşmesi garip değil de yeniden dirilmesi mi garip?
Adam baya başından geçmiş gibi konuşuyor vaybe atmasyon böyle oluyor demekki.
herkesin içten içe inandığı şeydir. olayı 2 açıdan ele alalım ;

1-) cennet ve cehennem diye bir şeyin var olmadığı senaryo. ölüyorsun ve yok oluyorsun. kimse yok olmak istemez.. kimse ölmek de istemez ama ölüm kaçınılmaz son olduğu için herkes iyi veya kötü ruhunun devam edeceğine inanmak ister. dünya üzerinde "din" kavramının hiç var olmadığını bir hayal et. herhangi bir ödüllendirme veya cezanın olmadığını bilen insan ortalığın anasını ağlatır. zaten şimdiye kadar insan diye bir şey de kalmazdı ya. bak sıradan bir insanın eline ufacık bir güç ver ve ne hale geldiğini bir izle. bizim ülkede siyasetin son 22 senesine bakarsan olayı daha net anlarsın. insanın bir de herhangi bir cezalandırma veya ödüllendirme sistemine tabi olmadığını bir düşün..

2-) cennet ve cehennemin olduğu senaryo. burada da bunlara inanan insanların yani ahiret/öteki dünya/cennet ve cehennem gibi şeylerin olduğuna inanan insanlarında neredeyse yüzde 99.9 u bedensel hayat sona erince kendisinin ödüllendirileceğine inanır. kimse kendisine cehennemi yakıştırmaz.. çevremden bildiğim insanlar var ne ibadet var ne hak hukuk tanıma var ne insan haklarına saygı var. her türlü günahı fırsatını bulur bulmaz işleyen bu insanlar öldükleri zaman ödüllendirileceklerine yani cennete gideceklerine inanırlar. oysa ki vaat edilen bu cennete gidebilmenin bazı şartları var.

velhasılı iki türlüde sıkıntı. olsa da dert çünkü çok ince bir çizgisi var farkında olmadan yaptığın hatalar seni cehennemlikte yapabilir olmasa da dert ölünce yok olup gitme fikri de hoş değil. insanın içgüdüsünde yok olma fikri yok çünkü herkes sonsuza kadar bir şekilde var olmak istiyor.
yok oluş fikri bence mantıksız değil çünkü doğmadan önce yoktuk zaten. hep var olmamız mı gerekiyor. islam'a göre insanların çoğu cehenneme gidecekmiş.
Her yok oluşun bir var oluşu vardır.
Geçenlerde izlediğim bir film repliğini akla getirmiştir:
a-"(Tanrı'ya) inanır mısın?
b-Hayır
a-"ben inanırım, ancak o zaman karıma kavuşabilirim." Denizin Kıyısında/Brad Pitt
Maalesef evren ve yasaları bizim düşündüğümüz ve hissettiğimiz kadar duygusal işlemiyor. Bence Cennet ve cehennem insanın duygusal beklentilerinin karşılığı olan hayali yerlerdir. Ölünce sadece ölmüş olursunuz o kadar.

Belki milyar yıl sonra şartlar el verirse, tıpkı şu an olduğu üzere. başka bir bedende farklı bir canlı olarak tekrar hayat sahnesinde yer alırsınız. O da mümkün olursa tabi..
ne olursa olsun iyilik yapmak için bir neden gerekmediğinden farklılık yaratmayan durumdur. en azından fırlatıldığımız ve anlamdan yoksun kalıp içinde boğulduğumuz bu saçmalıklar bütününde pozitif bir şeyler hissedebilsek bile yeterli olur.
Yanlış düşüncedir. Çünkü cehennem de var.
Hadi keyfine bak inan bana.
Aldanma, öbür dünyayı sorma hayatı yaşa.
Korkma, öbür dünyayı sorma hayatı yaşa.
iman ve din dozunda ćok faydalı şeylerdir.
Ölumden sonra ya varsınız veya yoksunuz.
Var olmak ümidiyle ölseniz, ve yok olup entropiye dağılsanız, ' vay amk ' diyecek bir vaktiniz ve bilinciniz artık kalmadığından iman sizi yok oluşa kadar rahatlatmış olacak. Bu, az bir şey değildir.
başka nereye gideceğiz ki? burada yaşadığımız, yaşattığımız cehennem hayatı değil mi? bundan sonrası cennet olmalı.

bırakın cenneti cehennemi ölünce toprak olacağız demiş zaten aşık veysel. böcekleri besleyerek dönüşümü tamamlayacağız. ruhlarımız bir yıldız olarak gökyüzünde belki alır yerini.
Şerefsizler tamu'ya gidecek..
Ölüyorsun ve her şey bitiyor.

Çok kötü bir son. Bir film senaryosu olsa kim beğenir ? imdb’de reis filminden bile aşağı puan alırdı.

Yüzyıllardır insanlar bunu kabul etmeyerek çeşitli masallar uydurmuş.

Cem yılmaz’ın dediği gibi ;

(bkz: öbür dünyada kralsın be oğlum)
Şunca yıl yaşamış biri olarak cennetin de cehennemin de insanın içinde olduğunu söylüyorum. ispatını bu ikisinden birini yaşadığını fark ettiğinde görürsün. Bazı şeyler söylenince değil yaşanınca anlaşılıyor.
ve hala buna inananların olması daha da tuhaf. hayır, dinlerin sallamasyon olduğunu anlamak için dahi olmaya da gerek yok ki. doğmadan önce yoktun ve ölünce de yok olacaksın. bu kadar. bilinmezlik olan ölümü bilinir yapma çabası işte bu insanoğlunun. insanlar bilmediği şeylerden korkar çünkü.