bugün

Adil bir yargılanmanın;
"ilk duruşması."
Yaşam çizgisini bedenen terk etme.
tıpta ex, dinde rahmetli, biyolojide gübre, argoda niyazi, anılarda mazi, dillerde bir yad olma durumu.
artık demir almak günü gelmişse zamandan,
meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Bir tabut düşün içinde ben
içimde sen
Ölümü bekliyoruz.
Nasıl anlatsam.. diyelim ki sizin için bir parti veriliyor. herkes, tüm sevdikleriniz sizin için toplanmış, ama siz yoksunuz o partide. Öyle bir şey.
görsel
bir parça toprağa bakıp dertleşmek, içini akıtmak ve ayrılırken de dikdörtgen, buz gibi mermerde yazan ismi öpmektir.
öleceğiz birgün, gömecekler. birkaç gün övecekler, sonra kalan malını bölecekler; hatta memnun kalmayıp üstüne bir de sövecekler.

(bkz: neyzen tevfik)
dünyanın üstüne bindirdiği tüm maddi ağırlıklardan kurtulmaktır. elbette yaşamadık henüz hiç birimiz nasıl bir şey olduğunu bilemeyiz o anlarda ne hissederiz belki bir anda ölemeyeceğiz dakikalarca saatlerce sürecek lakin işlem tamamlandığında ruhumuz maddiyattan sıyrılacak. inanç veya inançsızlık meselelerine hiç girmek istemiyorum herkesin hesabı da düşüncesi de kendisine neticede ancak kötü bir şey gibi gelmiyor bana ölmek. bedenden kurtuluyorsun tüm insanlardan sıyrılıyorsun endişeler üstünden akıp gidiyor cevabını bilemedeğin ve ömrün boyunca merak ettiğin şeyler cevabını buluyor. kötü değil gibi sanki ne bileyim..
görsel
"Ölümden korkmazdım belki, iki tarih arasına sıkışıp kalmak onurumu incitmeseydi".
Sıkışıp kaldığın o aralıktan kurtulmak işte.
Var olmak hem de her yerde. toprağa karışmak veya kül olup ordan oraya savrulmak. Bir nevi beden hapsinden kurtulmak. Bir ölüp bin dirilmek. Sürekli yaşamak. Defalarca ölmek.

Her şey bir yana o kadar yaşanmışlık nereye gidiyor onu bilmiyorum.
ruh bedenden çıktığında değil, umutların tükenince ölüyorsun.
görsel