...ben merhamet dilencisiyim, kolumda sargılar taşımıyorum, paçavralar içinde gezmiyorum, kimsenin anlamadığı ince metodlarım var, gecekonduda oturuyorum, seviyemin altında yaşıyorum, yüz olabilirken bir oluyorum, sürümden kazanıyorum, bana bak saydam etek! bana bak güzel bacaklar! kiminle konuştuğunun farkında mısın? beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum, ben van gogh'un resmi değilim, öldükten sonra beni müzeye koyamazsınız, beni tanımalısınız; ki benden bahsedin, çocuklarınıza beni örnek gösterin, herkes zengin olmak yerine hikmet olmak istesin, ah bir hikmetim olsaydı desin, benim ana çizgilerimi öğrenin, sonra 2000 modeli bir hikmet-çamurlukları büyük arkası şöyle büyük bir hikmet yaparsınız kendinize göre, kötülüklerimi de unutun, onları ben biliyorum ya yeter, kimseye yararı yok...
hey gidi günler, nerde o eski bayramlar, nerde benim gençliğim gibi cümleleri herkeslerden her daim duyarız. bu söylemler bu günün sevimsiz olduğundan ya da geleceğin karanlık olduğundan değil. sadece o günlerin geri gelmeyeçeğindendir.elimizden yitip gittiği için kıymetini anlarız.
şarkıda diyor ya:
neden anlamaz insan yanındayken kıymetini.
neden söylesen insan sevdiğine sevdiğini.
yarın çok ğeç olunca pişman olmak boşuna.
gururun neye yarar ki yalnız kalmaktan başka.