çığ

entry39 galeri2 video3
    14.
  1. en ilkel doğa olaylarından birisi. beyaz, renkli oldukça narin ve kırılgan bir o kadar da ölümcül.
    0 ...
  2. 13.
  3. hüsn-ü klarnet albümünden enfes bir parça. sağ elde sigara sol elde sevgilin bi de arka fonda bu şarkı.. başka bişey istemez be sözlük.
    0 ...
  4. 12.
  5. 11.
  6. 10.
  7. pişmemiş yemekler için kullanılan bu sıfat gelişimini tamamlayamamış insanlar içinde kullanılır.
    ayrıca yemeğin çiği bir şekilde yenebilir ama insanın çiği hiç mi hiç katlanılır değildir hele bir de o insan kendi kendine çiğ değilmiş süsü vermeye çalışıyorsa katlanılmazdır.
    1 ...
  8. 9.
  9. 8.
  10. aydın aydın isimli türkücünün klip çekimlerinde onun ve klipte oynayan kişilerin üstüne de düşen büyük kar yıgını. buyuk kaza atlatmıslar.

    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=179050
    1 ...
  11. 7.
  12. ve de aslında sözleri ve adı hatalı bir şarkıdır. şarkıda bahsendilen şey bir çeşit "su damlası"dır. şu halde adı "çiğ" değil "çiy" olası gerekir bu şarkının.

    (bkz: çiy)
    1 ...
  13. 6.
  14. ne zaman şeytana uymak gelse insanın içinden, bu şarkı aklı başa getirir.

    "bir buse uğruna senin gül teninden
    yarin yüzüne çiğ düşüremem"

    düşünürsün feridun'un bu sözünü ve karşındakine;
    "bir acıdan fazla bir şey değilsin olamazsın"

    dersin ve gidersin...
    1 ...
  15. 5.
  16. pişmemiş yemek gibi tatsız tuzsuz olan, hiçbir kalıba uymayan, tadı kaçıran, densizlik konusunda sınıf atlatan anlamındaki sıfat.
    1 ...
  17. 4.
  18. 3.
  19. çığ:
    hüsnü şenlendirici'nin hüsn-ü klarnet'inde yer alan güzel mi güzel bir parça.
    kendi bestesidir.
    2 ...
  20. 2.
  21. Dağın bir noktasından kopup yuvarlanan, yuvarlandıkça büyüyen kar kümesidir.
    3 ...
  22. 1.
  23. "Asker katar olup giderken, dağın tepesinde, rüzgar esmesinden birikmiş kar
    yığınları ki, büyük bir dağdan daha büyük olur, yerinden kopup birden bire
    askerin üzerine düşüp, uğruna rast gelen yüzden fazla adamı, atlarıyla
    yuvarlayıp Zigana deresine toparladı. At ve insan, dağlar gibi kar altında
    kalıp boğulurdu.

    Fakir, Trabzon'dan Tokat ve Sivas taraflarına giderken gördüm. Karadeniz
    sahillerinden, Gürcistan'a ve bir tarafı Kürdistan'a doğru uzanan büyük dağlara
    iki mızrak kadar hatta daha fazla kar yağar. Dağın tepesinden dereye kadar
    biriken kar, soğuğun şiddetinden donup, şubat günlerinde, arzın buharı ve
    hararetinden kar yığınının aşağı tarafı eriyip altı oyuk şeklinde kalınca, ol
    dağın üzerinde olan iki mızrak kalınlığında azim kar yığınının ağırlığından
    etrafı yarılıp , yerinden kopup dereye doğru düşer... Önünde bin atlı olsa biri
    bile kurtulmaz, toparlayıp dereye doldurur.

    Ol etraf halkı buna "çığ" derler. Trabzon'dan dağlığa doğru dere kenarından
    katar olup giderken, öyle bir çığ kopup düştü. Yirmi kadar adamı atlarıyla
    toparlayıp dereye doldurdu. Daha fazla ileri gidilmeyip o taraflarda olan
    köylerin ahalisi toplanıp, ol kimseleri kar altından çıkarmağa başlandı. Dört
    nefer kimse sağ çıkıp, diğerleri ve cümle atları ölmüş bulundu. Neuzü billah,
    bir ani beladır ki kaçınmak mümkün değil."
    naima tarihi, ikinci cilt. s. 980-981
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük