son derece realist bir film olmuş. çok çocuklu bir çok ailede evlatlardan en az biri anneleri ya da babaları tarafından aslında pek de sevilmediğini düşünüyor. bu filmde de Nurgül Yeşilçay annesinin onu başından savmak için bir yatılı okula gönderdiğini sanıyor. Daha pek çok gerçekci sahne var filmde. Yani filmde olması gerekenden çok Türkiye'de pek çok evde meydana gelenler anlatılmış ki bu gerçeğe çocukların arabada önde oturtulması, aldatılan kadınların eşlerini affetmesi, elinde artık emekli maaşından başka hiçbirşeyi kalmayan yaşlı annelerin çocuklarının hiçbirinin evine sığmaz olması da dahil. Bence güzel bir film olmuş, ama yakınlarını huzur evine gönderenler rahatsızlık duyabilir bu filmden, haklı olarak. ayrıca, filmin odağındaki küçük çocuk "settar tanrıöğen"süper bir karakter. beni öyle çok seven bir torunum olsun 100.000 lira borcum olsun diyebilirim. bu filme kız ya da erkek arkadaşınızla gitmenizi pek tavsiye etmem. ama anne, teyze, kız kardeş v.b. ile gidebilirsiniz. yani, aile saadeti yaşamak için gidilebilecek bir film.
filmde barış adlı veledi her ananneeeee deyişinde gırtlaklama, duvardan duvara çarpma istediği uyandıran bir filmdir.
senaryo oldukça kılişe, kurgu berbat, oyunculuklar vasatın biraz üstünde,
hem paranızın yanmasına hem de iki saatinizin heba olmasına yol açan bir film.
kendisini izlemek için haftasonu tatile gittiğimiz erzumum kampüs sinemasını binbir rica ile kapattığımız ve bizim grupla keyifle izlediğimiz film... kaliteli yapım ne denir, hele müzikler...
tamamen yurdumuzun bir yarasını konu almış, birazcık abartılarak ve mantık hataları ile süslenmiş bir filmdir. beklentilerimizin karşılığını alamayacağımız bir senaryo. neden mi? çünkü; annelerimize diye bir ithaf ile başlıyor film. bu bizim alanımıza girmeyecek derecede sığ kalıyor. en azından yaşları 20-30 yaş arası insanlar için değil mi?
hayır film gerçekten günümüzün gençlerinin arasındaki anneye kim bakacak kavgasını, vicdan huzursuzluğunu, annelerin hakkının nasıl yendiğini anlatıyor. belki milyonlarca film çekilmiştir bu konu ile ilgili ama, diyeceğim şu ki; çok güzel bir aile filmi. özellikle anne babasını üzerlerinde yük hisseden insanlarımız için.
anneannem bizimle kalıyor. yaklaşık 19 yıldır. odamızı paylaşıyoruz onunla. evin üçüncü, en büyük kızı o. annem tek çocuk ve anneanneme bakacak başka bir çocuk yok ortada. elbette sıkıntılarımız oluyor. yaşlandıkça çocuklaşması, inatlaşması, yaşı ilerledikçe akıl almaz bir derecede artan hafızası ve sürekli geçmişten konuşma isteği bazen biz torunlarını sıkıyor. ama her şeye rağmen iyi ki bizimle diyoruz. çok uzun zamandır düşünüyorum acaba vefat etse neler olur diye. bu filmi izleyince daha bir düşüncelere daldım. üzülürüm hem de çok fazla. çok da ağlarmışım şimdi anladım. ufacıktım bizim evimize geldiğinde ve 19 yıl azımsanacak kadar az bir süre değil.
filmin konusundan dışarı çıktım ama ben kalabalık bir aile olmasak da bizi gördüm bu anane filminde. zamanınızın fazla olduğunu düşündüğünüz bir an, böyle bir durumun içinde iseniz mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum.
güzel film, her ne kadar içinde yanardağlar patlayan gençlere sıkıcı gelsede. ama nurgül yeşilçay çok güzel kadın olduğunu yine ortaya koyuyor. nejat işler de bir kurtulamadı şu serseri erkek modelinden, adam hep aynı tarz insanları mı oynuyor yoksa bana mı öyle geliyor?
ilk 45 dk dayanırsanız gerisi izlenebilir film.
ilk yarım saat sürekli telefon çalması ve kapı zili ile geçiyor ayrıca aile üyeleri gerçekten birbirlerine karşı çok samimiyetsiz.
handan ipekçi tarafından hem yazılmış hem de yönetilmiş 2011 yılı yapımı bir drama. konusuna gelince;
yaşı hayli ilerlemiş emekli öğretmen adviye hanım'ın dört çocuğu vardır. herbirinin farklı sorunları olsa da aileyi bir arada tutmayı başaran yine de adviye hanımın kendisidir. unutkanlık hastalığıyla mücadle eden adviye hanım'ı çocukları huzurevine yatırmak istemektedir...
zaman zaman güldüren zaman da ağlatan yapımı izlerken bizimkiler dizisi akla gelmektedir.
ilk biraz sıkıcı olaylar akmıyor gibi gözüken film daha sonra ise yavaş yavaş akıyor ve bam telinize dokunup sizi ağlatmmayı başarabilen bir filmdir efenim.
fragmanlar ve reklamlar ile şişirilmemiş havaya sokulmamış lakin 1000 kat fazlasını hak etmiş filmdir.
harika, olağanüstü.
yanlış su böreği tarifi, barışın annesinin barışı ve tabiri caizse 'anağnee'sini parkta basması ve sümsük oğlanın hastane öncesi ve hastane sahnesi üst komedidir.
her güzel şeyin sonu kötü bitiyor tabiki de.
edt: her defasında saat kaç olursa da izleniyor izletiyor kendisini arkadaş !