çocukluğun kendine has zevk anlayışı içerisinde tabi ailenin de maddi durumu, çevre gibi faktörlere bağlı olarak çok farklı olabilecek zevklerdir.
ben hep şu uzaktan kumandalı diye tabir edilip aslında yarım metrelik bir kablo ile küçük kumandalı (şu üzerinde biri yeşil biri kırmızı iki büyük tuş olandan bahsediyorum) arabayı alıp bir sini üzerinde sürekli 360 derece dönüşünü izlemekten zevk alırdım. tabi birde vcd 300 game oyunları ha birde yu-gi-oh ile geçti çocukluğum. bunlar hatırladığım en eski ama bugünküler ile asla yeri tutulmayan büyük zevklerdi benim için.
taso oynamak, erik ağaçlarına dalmak, kenan doğulu sımsıkı ve serdar ortaç karabiberim dinleyip bağıra çağıra söylemek, ağızda patlayan şekerler, ataride marionun hatununu kurtarmaya çalışmak, evde toplanıp korku filmi izlemek, babamın göbeğinde uyumak, annem babamla yolda yürürken onları el ele tutusturmak şeklinde giden anilardır. o zamanlara dönmek için ömür verilir.
bir paketin içinde küçük küçük sakızlar vardı, hepsini teker teker çiğnerdim bazen de hepsini birden ağzıma atardım. ismi minoydu. bir de ekmeğin üstüne süzme yoğurt sürüp onun üstüne toz biber döküp yemekti. yine olsa yine yaparım, ama nerde mandıranın süzme yoğurdu...
Hatırlayan yazarlarımız vardır saysısını hatırlayamasamda yaklaşık 50 tane boş cips poşetine beybilet sahası veriyorlardı. O sahaya kavuşabilmek için yediğim her cips tanesidir sanırım. Birde cola turka topunu her gece silerdim tertemiz kaldırırdım yerine o topu silmekte aynı şekilde çok mutlu ederdi beni. Ne günlermiş be sözlük şuan düşünüyorumda en büyük zevkim hatta zevkim diye bişey kalmamış, hayatımız koşuşturmaca ve yarış atı gibi yarıştırılmakla geçiyor. Hayatı yaşıyor ama yetişemiyoruz sanırım.
Atari oyunları. Tank oyunu vardı bir tane abimle oynardık. Simdi elimizde akıllı telefonlar bilmem bilgisarlar ama o eski tadı veremiyor.
Bu arada abimle en son bir oyunu paylaşmıştık belkide.
cedric, afacan dennis, yedi numara, ekmek teknesi, yarım elma, çocuklar duymasın, sihirli annem, misketlerle oynamaktan acıyan başparmak, oyun kartları, 999999 in 1 atari oyunları, mustafa sandal-aşka yürek gerek...
böyle süslü süslü kızlar çizip keserdim, pek fazla barbie bebeğim yoktu o yüzden onları oynatırdım. hem daha zevkliydi, kendi emeğim ahaha. çizmeye üşendiğim zaman moda dergilerinden keserdim. annem yanlışlıkla çöpe atardı o kağıtları filan. aah ah, çok özledim.