gereksiz yere, büyüklere eğlence olsun diye çocuk korkutulursa ileride düzelmesi mümkün olmayan travmalara yol açabilir. Çocuklar kişilikleri oturmadan önce yaşadıkları bir çok şeyi bilinçaltına kaydeder ve bu zaman zaman farklı davranış türleriyle dışa vurulur. Bu noktada freud ve psikanalizm iyi incelenmelidir.
Çevremde kapalı akrabalarim falan olmasına rağmen yine de çarşaflı kadinlardan urkerdim. içimden gelen salak bi ses beni carsafinin arasına alıp kaçıracak diye tuttururdu.
Bi de bazen içindeki ya erkekse ve saklanıyorsa ya da ya sucluysa diye düşünmeden edemezdim.
Çocuk aklı işte.
(bkz: halime teyze)
halen korkarım o kadından. eski oturduğumuz mahalleye gidince herkesi ziyaret eder, halime teyzenin nasıl olduğunu ise başkalarına sorarım.
Hemen hemen her şeydi diyebilirim. Ancak bana en garip geleni dünyadaki kimsenin gerçek olmadığı, benim hayal gördüğüm ya da onların bana oyun oynayan yaratıklar olabileceğiydi. Şimdi düşününce saçmalığın daniskası. ilginç bir çocukmuşum paranoid kişilik bozukluğum mu vardı acaba diyorum bazen.
Ha bir de bana en ilginç geleni gece gözüyle şekil değiştiren eşyalardı. Ne hayal gücüm varmış mk.
bilmeyenler için kısaca anlatayım. Bu bir sabunluk. avuç içi kısmında bir mıknatıs var. önceden sabuna gazoz kapağını saplayıp, ellerinizi yıkadıktan sonra kapak tarafı mıknatıslı yere gelecek şekilde bu sabunluk ele yapıştırırdınız. Öncelikle bu icadı yapanın kafasını sikeyim. tam tersini yapıp avuç içine mıknatıs koymasa, yani avuç içi yukarı baksa olay çözülecek. böyle bir şey dilenir gibi duracak. kimseyi korkutmayacak. ama aşağı doğru bakıp "öp lan ibne" der gibi acaip korkuturdu beni. gece gece nereden aklıma geldi onu da bilmiyorum.
çamaşır suyundan çok korkardım, gözüme gelirse beni kör eder diye. bir kere gözüme sıçradı, kör olcam diye saatlerce ağladım, millet beni ikna etmek için seferber oldu.
annemle babam benden önce ölürlerse diye hep korkmuşumdur. hala da korkarım. allah onların acılarını bana göstermesin. gerçekten kaldıramam o kadar güçlü değilim.
olm benim gibi kelle paça seven bir babanız varsa nasıl olmasın ki? 10 yaşındayım sanırım. kurban bayramı alnımda kanlı parmak izi dolanıp duruyorum ortalarda. eve girdim, şeker yiyip yandığım için su içecektim. içeri bi girdim Mutfak tezgahında derisi yüzülmüş 3 kesik baş bana bakıyor.. bi gıırgh sesi duydum altıma sıçacaktım. depar atarak dışarı kaçtım. 3 gün dedemlerde kaldım. Taa ki kesik başlar evden gidene kadar.
halen inceden tırsıyorum kurban bayramlarında mutfağa girerken.
gece yarısı düşünceden düşünceye atlayıp, sonra düşündüklerini tekrardan gözden geçirip nereden nereye geldiğini, gelebildiğini görebildiğin sırada aniden gelen tuvalet ihtiyacı sonucu, korkunun cesaretten daha üstün geldiği bir ruh haliyle geçilen uzun koridordan sağa sola açılan odaların kenarlarındaki saksıların ardına gizlenmiş size korkunç gözlerle bakan tanımsız varlıklar ve koltuğun üzerine uzanmış yemyeşil bir tabut. hayalgücü.
Cadi ve canavarlardi. Sanirim kucukken yasadigimiz yerde kutlanilan cadilar bayraminin etkisi olmali ki ; memlekete donusle birlikte yerini alan ramazan, kurban bayrami kutlamalari neticesi korkum kan korkusu ile yer degistirdi.
(bkz: kan korkusu)
Rahat rahat büyük tuvaleti yapamamak. Klozetin içinden bir canlı* veya bir el çıkacak korkusuyla tedirgin olmak. Korku dolu şekilde tuvalet işlemini gerçekleştirmek.