bugün

bilgisayarın adının pek geçmediği geçse de şimdiki delilik boyutlarına ulaşmadığı,

kendi kendine eğlenilebilen, herşeyi kendine oyuncak yapabilen bünyelerin yaptıklarıdır.

her şeyi kullanabilir, bir külah borusu, ayakkabı kalıbı yayı ve bir kibrit kutusu ve bunlara

mütakip bolca koli bandını kullanmak suretiyle kendine silah yapabilir (bkz: ben)

ve onu en pahalı en cancanlı en ışıklı sesli oyuncağından daha çok oynanılan daha çok svilen

haline getitir, ateriyi açıp oynamaktansa onu, joystick i kulaklığı kapıp,

ranzanın üst katına çıkar pilot olur.

çocukluk dönemi meşgaleleri sayısızdır eğlencelidir. herbiri kendimden bildiğim güzelliklerdir.

hayatın ne kadar kötü olabileceğinin farkına varmaktan çok uzakken, hayattan zevk alınan zamanlardır.

bu dönemde evin camından dışarı bakıp, önünüzdeki işlek caddeden geçen araçlar için kardeşinizle

birer renk seçip kimin rengi daha çok geçicek diye aptalca bir oyun belleyip,

belki saatlerce camın önünde dikilebilmektir.

yatağınıza yatıp, elinize saçma bi oyuncak alıp, gözleri tavana yahut üzerrinzdeki ranzanın altındaki suntaya dikip (bkz: ben)

aptal aptal harf birlikteliklerini seslendirmektir.

aile biraylerinin akıl sağlığımdan şüphe ettiği bakidir. ama normal tabi evde bir ses düşünsene derinden derinden;

-emmaa epücükü, emma epücükü...

(bkz: aa ben malım lan)

anneannenin inatla kendini geliştirmeyen ve bilerek değiştirmediğini düşündüğünüz konuşmasıyla mutlu olmaktır.

aylar boyunca duyduğunuz bir kelimeyi dilden düşürmemektir.

annanemin bir bayramda yemeğe davet için

-hadi artık yiyeminnı yemeğimizi

cümlesinin ardından uzunca bir dönem,

-anne karnım acıktı bişeyler yiyeminnı

dediğimi bilirim. hala diyorum gerçi. gerçi hiç büyümedim zaten. keşke de büyümesem. korkuyorum. inatla kabullenmiyorum.

çocukluk dönemi meşgaleleri insanı hatırlandığında hayata bağlayandır.

yaşama sevincidir hayatın bi döneminde yaşanan çoğunlukla anlamsız şeyler, bir ömür boyu.
akla geldikçe ne safmışım diye düşünülür. misal çocukluğumun üçte ikisi barbie bebeklerime havuz yapmaya çalışmakla geçti,üstelik en yakınımdakileri de bu amaç uğruna heba ettim.yandaşlarım ve ben elimize aldığımız ağaç dallarıyla ,dondurma çubuklarıyla bi gayret havuz olarak düşündüğümüz çukuru kazar ardından taşlarla içini döşerdik ama su doldurunca çamur olurdu içi... yapamadık.*
Karda yere yatıp, Bacaklarımızı kollarımızı yanaş aşağıya yukarıya oynatarak şekiller oluştururduk.Sonra kalkar, birbirimizin şekillerini yorumlar gülerdik.
(bkz: peçete koleksiyonu) *
pipiyle oynamak.
kapıların kasalarına tırmanmak.
puding /hazır çorba paketlerine saksıdan toprak doldurmak.
Toprak Yemek.
bundan iki sene öncesine kadar ben çok yaramaz bir çocuktum derdim kendi kendime. iki sene önce üst komşunun kızıl saçlı, çilli yüzlü, çürük dişli veledi ile tanıştıktan sonra her şey değişti!

ben apartmana girecekken bizim ufaklık balkon korkulukları arkasında kendince saklanır. ben tam apartmanın altına gelince;

-abiii, abiiii!
-efendiiim.
-tüü, tüü
-yarabbi şükür!

kısaca ben çocukken uğraşacak çok şey bulurken, şimdiki çocukların meşgalesi ben olmuşum.
sokakta saatlerce futbol oynamak.
bulduğun iki direk ya da iki koltuk arasına battaniyeyle ev kurmak için saatlerce uğraşmak, her haltın koleksiyonunu yapmak, silgi tozundan silgi yapcam diye uğraşmak ve daha niceleri.
(bkz: tıkla para kazan)
iskambil kağıtlarından kule, mandallardan robot yapmak.
renkli mandalların her bir renginden ayrı ayrı robotlar yapıp, diğer renkteki mandallardan mürekkep robotlarla dövüştürmek.

(bkz: ırkçılık)

ek: robot vardı da biz mi oynamadık!?
terliklerle araba yarışı, mandallarla futbol oynardım...
bir zamanlar karşıdaki komşuyla atari oynar sıkıldığımızda mahalledeki çocukları toplar maç yapar yada diğer mahalleyle kolasına maç yapardık...
b*kunu çubukla karıştırarak sarı mısır taneleri aramak*
arkadaşlar arasında atari kaseti değiştirmek.
kokulu ve desenli not defteri sayfaları biriktirip diğer arkadaşlarda değiş-tokuş yapmak
sakız içinden çıkan barbi bebek stickerlarını biriktirip yatağın baş ucuna yapıştırmak
kertenkele, böcek gibi canlıları üzerine atmaya çalışan salaklardan kaçmak
erkekler tuvaletine kaçan er kişiyi tenefüs sonuna kadar tuvalet kapısı önünde beklemek
karton meyve suyu kutularını patlatmak
sahilde bulunan taşları biriktirmek
uyuyan ya da evde olmayan annenin makyaj malzemelerini, kıyafetlerini giymek, sütyenleri giyip içine meyve sokuşturmak
arkadaşlarla evin bahçesinde piknik yapıp yetişkin gibi hissetmek
babanın sigara&alkol dolabı civarlarını çekici bulmak, kurcalamak
sınıfın tembeliyle dalga geçmek
başka apartmanların kapıcıları tarafından kovalanmak
taşı yaprakların arasına koyup sarma yapmak
pikaçu kartlarını arkadaşlarla değiş etmek
sigara izmaritleri toplamak
apartmandaki kapıcı kadına kafa tutmak..
(bkz: taso)
okul dönüşü beslenme çantamızı boynumuza takıp onu direkyon yapıp araba yarışı yapardık. hey yavrum be (bkz: ferrari)
(bkz: inci sözlükte yazmak)ben yapmadım şuan yapıyolar.
sigara kağıdı biriktirmek.*
En zevklisi muhtemelen doktorculuk oynamak olan mesgale.
çivili tahtada bozuk parayla parmak futbolu.

plastik borudan kağıt külah üflemek. *
çim adam beslemek.

tamagoçi beselemek. öldürüp, gömmek.

gelincik çiçeğinden şekerle şurup yapmak.

komşunun kirazına, eriğine dalmak.

teklik fırlatmaca oynamak.

bulaşık deterjanlı su ve hortumla baloncuk yapmak.

gazoz şişesinin içine pipetle üflemek.

altı kalın, yumuşak plastik, üstü enli lastikten madonna ayakkabısı giymek.

kat kat lambada eteği giymek.

azıcık güneş görünce, japone kollu giymek istemek.*