çocukluk anıları

entry218 galeri21
    51.
  1. sene 1997 sert bir ocak ayı,annemler beni komşuya bırakmışlardı,daha doğrusu orda uyutup dayımın yemin törenine adapazarına fıymışlardı,hala unutmam kendimi çok yanlız ve aciz hissetmiştim,sezercik mode...
    0 ...
  2. 52.
  3. Çeşmede babaannemin yazlığında kalıyordum, babaannem ve dedem sabah erkenden kalkarlardı, bir gün ben de kendiliğimden sabahın yedisinde uyandım. Babaannemle yürüyüşe çıktık etraf hafif serindi menekşelerin o müthiş kokusu halaa burnumdan gitmiyor. o serin yüzümü okşayan rüzgarı unutamıyorum. bir daha erken kalkıp dışarı çıksam da öyle bir anı hiç yaşayamadım. nedense çocukluğumun en huzurlu anlarından biridir. tarif etmesi bile zor bu duyguyu.
    3 ...
  4. 53.
  5. yatağımda sırt üstü yatmış ağlıyorken, gözyaşlarım hep kulaklarıma dolar, kulaklarım deli gibi kaşınırlardı. şimdi her ikisinide beceremiyorum amk.
    2 ...
  6. 54.
  7. tipimden kaynaklı sürekli üzülürdüm sözlük. kaç defa sordum bilmiyorum bile "herkesin saçı niye siyah ta benim ki sarı" diye anneme. kadın cevap verebildiği kadar verirdi ama tatmin edemezdi hiç.
    3 ...
  8. 55.
  9. köydeyken ablamla armut toplamaya gitmiştik. Eve bayağı mesafe var. Ağaç bayağı yukarda ve her yer abartısız her yer ısırgan dolu. Ablam da ağaca çıktı armut topluyor. Aşağıdan bana da at bana da at diye yalvarıyorum yukarda eğleniyor. Ben de sinirlenip ayakkabılarını ve çoraplarını alıp eve gitmiştim. Eve gelince ayakları mahvolmuştu ve hayatımın en pis dayağını yemiştim sanırım.
    2 ...
  10. 56.
  11. 57.
  12. ipi kopup giden balonlara hüzünlenilen ağlanılan babanın koşturup bir balo daha almasıyla mutlu olup gülen çocuk saflığıdır.
    0 ...
  13. 58.
  14. ilk okul birinci sınıfta istiklal marşının on kıtasını ezberleyip tüm okulun önünde okumuştum. ödül olarak da okul müdürünün "birinci sınıf öğrencisi bile ezberleyebiliyor siz daha öğrenemediniz" diye azarladığı beşinci sınıf öğrencilerinden bir güzel dayak yemiştim.
    1 ...
  15. 59.
  16. çoğu zaman bünyede hasar bırakmıştırlar.
    1 ...
  17. 60.
  18. ilkokul 4.sınıfta annem ve babamla kavga edip odamda, "gözyaslarım" diye şiir yazıp üzerine gözyaşı akıtmıştım.
    1 ...
  19. 61.
  20. O zamanlar yaşım ya 7 ya 8. Ailece Samsun'a anneanneme bayram ziyareti için gidilmiştir. Sabah kahvaltısı için ekmek alınması gerekir. Babam ekmeği benim almam gerektiği kararına varır. Ev halkı çocuk yolları bilmiyor etmiyor biz gideriz dese de babam o ekmeği bana aldırmaya son derece kararlı elime parayı verip evden yollar.

    Anneannem balkona çıkıp tüm yiniyle yolu tarif etmeye çalışmaktadır.
    -Şurdan sağa dön sağa. Ah şuncacık çocuğu ne diye yollar bilmediği yere, homurtuları eşliğinde düşerim yollara.

    Bilmediği sokaklarda bakkal aramaya çıkan bir küçük çocuk olarak, az gider uz gider tuhaf bir sokakta üç bakkal bulup, acaba hangisinden ekmek alsam, düşünceleri kafamda cirit atarken bir tanesinde karar kılıp iki ekmek alıp tekrar düşerim yollara. Zorlu yürüyüş bu noktadan sonra başlar. Gitmeye gitmişimdir ama dönüş yolunu bir türlü bulamam ve 'sokak çocuğu olcaksın, mendiller satacaksın' diye bas bas bağıran iç sesimle beraber tüm gücümle ağlamaya başlarım. Sonra bir mucize olur ve yolun sağında bir karakol bulurum. iki ekmeğim elimde Pepee misali karakoldan içeri girer, ağlayarak derdimi anlatırım. Evin adresine dair tek bildiğim apartmanın adıdır. (Hala unutmam Birlik Apartmanıydı) Ve polis amcalarla beraber polis arabasıyla mahallenin tüm Birlik Apartmanlarını gezeriz. En sonunda bizim apartman bulunur tabi bu sırada aile fertlerinin hepsi sokakta, annem ağlar anneannem ağlar babam da bir sinir krizleri.

    Böylece bakkala ekmek almaya gidip polis arabasıyla dönen elitizmin son temsilcisi küçük leleleatgitsin olarak aile tarihimize anımı altın harflerle yazdırmış olurum.

    Not: O günden sonra babam beni ekmek almaya hiç yollamadı.
    4 ...
  21. 62.
  22. Teyzemlerin köydeki evinde koşuştururken teyzemin kızıyla bok deresine düşmüştüm. Artık nasıl bir şeyse bildiğiniz boka battım göğsüme kadar.
    0 ...
  23. 63.
  24. takriben 4 yaş. annem sabah işe gidecek, bana duyurmadan sessizce hazırlanıyor tam çıkarken ben uyanıp koşuyorum. gitme anne diyorum, gitmek zorundayım diyor. ben de geleyim diyorum. gel demeyeceğine eminim laf olsun diye soruyorum zaten. ama annem gel diyor. çok seviniyorum. bütün gün daktiloda yazı yazıyorum, dos ekranda mayın tarlası oynuyorum, ofis koltuğunda dönüyorum. benden mutlusu yok. günler sonra o çok sevdiğim ofisten nefret ediyorum, nihayet sonrası 28 şubat laneti.
    2 ...
  25. 64.
  26. gecenin bilmem kaçı, uyanırsınız sebebi belirsiz. odanın karanlığını, aralık kapıdan gerçeği tokat gibi yüzüne vururcasına sızan kör edercesine aydınlık, o koridorun tepesindeki lanet ışıkların sızıntıları. neden bu kadar aydınlık olmak zorunda diye düşünürsün. sanki saklanmak isteyen biri saklanabilecekmiş de buna izin vermek istemezcesine aydınlık, kör edercesine aydınlık... sonra ağlarsın tabi farkedince onun eksikliğini. gözünden ilk damlalar çoktan süzülmeye başlamıştır bile. korkudandır elbet de, o da seni bırakıp gitmiş olabilir mi ? yok canım, herkes gider o gitmez. o değil mi senin canın uğruna canını verebilecek tek insan ama nerden bilsin 4-5 yaşındaki çocuk bunu. ağlar sanki bir şeyleri değiştirecekmişcesine. sonra çıkıp bakmak gelir aklına o kör edici aydınlığa. orda da yoktur. son bir çare terasa koşulur. kör edici aydınlıktan huzur dolu bir aydınlığa. oradadır işte. gidecek değildi ya ? yanında yatan çocuğun annesiyle sigara içmektedir sadece, bir şeyleri unutturacakmışcasına...
    2 ...
  27. 65.
  28. şimdi hatırladım.. bi gün bütün aile spora başlama kararı aldık. o akşam yemekten sonra çıktık dışarı yürüdük vs. bi sonraki akşam yine yemekten sonra sporu bitirme kararı aldık.
    3 ...
  29. 66.
  30. 93 senesinde, henüz ben 2 yaşındayken babam maaşını almış gelmiş eve.
    ağlayıp duruyormuşum babam da tüm maaşını vermiş elime, susmuşum sonra. annemle yemek hazırlamaya gitmişler. yaklaşık 10 dakika sonra geldiklerinde ortada para namına bişey yokmuş. tüm salonu aramışlar bulamamışlar öyle ümidi kesmişler sır olmuş gitmiş. 2 gün sonra annem sobayı temizlerken içinde yanmış banknotları bulmuş. şimdiki paranın 1 milyarı aşağı yukarı.
    ilk duyduğumda içime oturmuştu, dolayısıyla ilk maaşımla babamı babalara layık bir yemeğe çıkarmaya and içtim efendim.
    7 ...
  31. 67.
  32. suat diye biri vardı mahallede. 3-4 yaşlarındayım ben de ozamanlar. suat'ın akli dengesi yerinde değildi. sebebini bilmediğim bir sebeple hep kovalardı bizi. biz de ona bir şeyler atardık ki en sevdiği şey teneke kola kutusuydu. onları ezer bize fırlatırdı. neyse bir gün sokakta oyun oynarken geldi. farkında değiliz ama geldiğinin. yanımıza kadar gelmiş. konuşamıyordu da... bir bağırdı ben nasıl ağladığımı hala unutamıyorum. sonra benim kulağımı çekmişti. şimdi ki aklım olsaydı herhalde "aha sikecek herhalde" derdim ama neyseki çocuktum. kulağımı çekti, sonra kaçtı gitti. suat 12-13 yaşında bir çocuktu. benim 4 katım arkadaş. hala görüyorum, üzülüyorum ama artık. ağlamıyorum sözlük. büyüdüm ben!*
    3 ...
  33. 68.
  34. hahahahhahaa. çok güldüm lan.

    bi keresinde ahahhaa. bi keresinde ne ya. bok gibi.

    çok küçükken hahhahaha..

    günün birinde sadlksalda..

    ya işte annemle misafirliğe gitmiş idik.. küçüğüm tabi. valla lan. annem geçti koltuğa bende mal gibi evin en ücra köşesinde bulunanc sandelyeye oturdum.. asosyallik o zamanda zirvede. sandalyede oymalı moymalı. neyse annemgil harakiri kakakiri hakakaakiri falan gülüyorlar. bende sandalyenin oymasına parmaklarımı sokup sokup çıkarıyorum. seksi keşfetmeye çalışıyorum heralde.

    neyse parmakları sok çıkar, sok çıkar eğleniyorum.. başparmağımı da sokayım bir dedim kendi kendime.. soktum sözlük soktum ama çıkaramadım. böyle yüzüm kızardı falan. annem dedi kızım terlediysen geç balkona diye. anneme küfür ettim sözlük. içimden tabi. hani manudan öğrendiğim bir küfür vardı ya.. hah işte onun daha az terbiyesizini..

    ev sahibi de bi börekler, bi çörekler yapmış ki. sağ elim kaldığı için yiyemedim hiçbirini. şüphelendiler tabi. annemle ev sahibi bana bakıyor. bir ara psikolog numarası falan veriyordu ev sahibi anneme..

    neyse annem kalk kız gidiyoz dedi. başparmağıma baktım sözlük. sanki ıkınmaktan morarmış bir havası vardı. canım benim.
    çok dua ettim sözlük, çook.. o parmak ordan çıksın diye.. korka korka çektim yağ gibin çıktı parmak. anneme de bundan hiç bahsetmedim..

    bir de kafamı merdiven korkuluklarına sıkıştırmıştım. onu da dinleyin çok zevkli lan.. sevdiğim çocuğu gözlüyorum aklı sıra.. aynı apartmandayız.. bizim alt katta oturuyordu. evden çıktı. boklu götüne bakıcam ya koşa koşa merdivenlere asılıp baktım. o merdivenleri indikçe görüş alanım daralıyordu. sonra nasıl oldu bilmem kafam o korkulağa sıkıştı. annem geldi. götü boklu çocuğun annesi geldi.. iyi güldüler. annemden de iyi dayak yemiştim..

    bir de şey var sözlük..tamam lan. zaten bunların hepsini okuduysan helal sana. öpüyorum seni. seni çok seviyorum sevgili yazar. sen sabırlı ve iyi bir insansın. her şeyi hakediyorsun sen. sevgilin var mı?
    6 ...
  35. 69.
  36. anne babamın ileride ölecek olmasını kaldıramadığım ve duygusal bir bunalım yaşadığım 5-6 yaşlarında annemle aramda geçen konuşma;

    -anne siz ölünce ben napacağım.
    +biz ölmeyeceğiz oğlum. ölüm diye bir şey yok

    bir kaç dakika içeri gidip düşündükten sonra;

    -peki anne kimse ölmüyorsa cennete nasıl gideceğiz. ya da cehenneme.
    +?!

    en azından kendi adıma burada önem arz ettiğini düşündüğüm şey; annem ölüm yok dediğinde ölmüş dedemi, insanları düşünmek yerine bir inançtan yola çıkarak çıkarımda bulunmamdı. yani somut bir akıl yürütmeden ziyade inançlarımı %100 doğru kabul edip o yolda çıkarımda bulunmamdı.

    belki de insanlar fıtrat fıtrat. yetiştirilme tarzının o kadarda önemli olduğunu zannetmiyorum.
    0 ...
  37. 70.
  38. kardeşimin ilk kez altını değiştirdiğimi hatırlıyorum, annem babam evde yoktu, küçücüktüm, ve o zamanlar hazır bezler yoktu. pişik olmuş popişine kıyamamıştım. bepanten bile sürmüştüm. sonra süt kokan yanaklarını öpüp koklayıp uyutmuştum. ve binlerce kez anneme bakıcı tutmanıza gerek yok ben kardeşime bakıyorum dediğimi hatırlıyorum. ne olurdu güvenseydi? kardeşimi tamamiyle ben büyütmüş olacaktım..
    2 ...
  39. 71.
  40. henüz 4 5 yaşlarındayken annemin pek de zengin olmayan mutfaktaki malzemelerle yaptığı kek ve o keki yerken kemal sunal veya cüneyt arkının filmlerini seyretmem. birde yine o yaşlardayken babamın işe giderken masanın üstüne yüz bin bırakması ve o parayla ve iki ablamla markete gidip şeker çikolota veya sakız almamız.
    2 ...
  41. 72.
  42. --spoiler--
    herkesin mutlu bir anısını kimse anlatamaz, haa anı kurban olduğum allahından geliyor olabilir ama lakin ki bu böyle değildir, benim de yuvarlamam bu kadar, hadi hayırlı işler
    --spoiler--
    1 ...
  43. 73.
  44. anneannemlerin köyünde küçük bir dere vardı,orada akrabalar,aile dostları toplanır derenin kenarında piknik yapardık sonra da hep beraber derede yüzerdik,açıkçası ben yüzemezdim oturur bir kenarda yüzenleri izlerdim onlar yüzdükçe ben mutlu olurdum bütün sevdiklerim orada ve mutluydu ben de öyle.
    4 ...
  45. 74.
  46. kimse yapamazken benim inşaatın 2. katından kum yığının üzerine atlamam ve sevdiğim kıza cesaret gösterisi yapıcam derken korkudan hayatımda ilk kez dilimin tutulması ve ona kalkıp. "Hebe hebe hebaa ?? hebaaaa ??? "demem . Hala aklıma geldikce gülerim. 10-15 saiye dilim tutulmuştu.
    7 ...
  47. 75.
  48. 5-6 yaşlarında yokuş aşağı kartonla kayarken diz kapağımı soydurarak kanlar içinde eve geldiydim . peder bey sağolsun tam teçhizat oksijenli su , tentirdüyot falan . dedi ki hem kanatıyosun hem de ağlıyosun artık acıya alışmayı öğren ve o kanayan yaranın üzerine boşalttı oksijenli suyu . ağlamadım tuttum kendimi . sağol baba ya yok senin gibi über zekalı bir insan daha piyasada .
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük