çocukken yazılan komik şiirler

entry10 galeri0
    1.
  1. ablam benim
    ben seni çok severim
    canım ablam
    sen en tatlı ablasın

    by küçük kardeş...
    1 ...
  2. 2.
  3. bahçeler de li li
    koca kafalı ali *

    çocuk kafamızla yazdığımız o saçma sapan bir o kadarda komik olan şiirlerdir. gıcık gittiğimiz arkadaşımızın isminin son hecesi ilk satırda olacak şekilde her isme uyar.
    0 ...
  4. 3.
  5. ilkokul 3. sınıfta hala en yakınım olan şeymaya yazdığım, annemin sakladığı ve duvara astığım harikulade şiirim.. nasıl içime oturduysa pis ne satmış beni.

    SATICI ŞEYMA

    Satıcı Şeyma 1.
    Satıcı Hande 2.
    En iyisi Büşra 1.
    Sonrada Kübra 2.

    Şeyma bizi
    Arkadaşlarıyla satar
    Sıra bize gelince
    Barışmanın yolunu arar.

    Ağlayarak annesine
    Annesine;
    Anne bana küstüler der

    Bu sefer beni
    Handeyle sattı
    Artık ben onunla konuşmam
    Çünkü Şeyma 1. satıcı
    4 ...
  6. 4.
  7. Bu şiir çocukluktan ergenliğe geçişin habercisidir sanırım ama bu başlığın altına da uyar:

    Bahçelerde kereviz,
    Bu ne biçim ıspanak.
    Ben annemi özledim,
    Yaşasın 23 Nisan.
    2 ...
  8. 5.
  9. siyah beyaz sarı,
    tüm dünya çocukları,
    tutuşalım el ele,
    mutluluk yolunda güle güle.
    0 ...
  10. 6.
  11. yerli malı yurdun malı
    Herkes onu kullan malı
    Kullan malı ki kullan malı ki
    Türkiye kazan malı.
    Domates biber patlıcan.
    Sen de ye kadircan.
    2 ...
  12. 7.
  13. çiko : ölen muhabbet kuşum.

    çiko
    çok kötü bir şey oldu
    "o" ölünce gözlerim doldu.
    "o" dediğime bakma,
    şimdi "o" anasının babasının yanında...

    seni unutmayacağızz...
    (günlüğümden alıntıdır.)
    1 ...
  14. 8.
  15. canını sıkmayalım,
    boğazını sıkmayalım,
    kurbanı sıkmayalım,
    etini sıkmayalım.

    kurban bayramında yazdığımı belirteyim. melodik bir şekilde okumanız lazım.
    0 ...
  16. 9.
  17. seviyorum ama kimi,
    en tatlı birini,
    nasıl anlatsam,
    ilk harflerine baksana.
    0 ...
  18. 10.
  19. unutmaya çalıştığım bir hatıramı yeniden canlandıran başlıktır. başlığı tanımlamak yasaktır, o zaman yeniden hatırlatan maşrapadır.

    efenim ilkokul 5. sınıfın sonundayız. o zamanlar imkanlar sınırlı öyle büyük konferans salonlarında yıl sonu gösterisi yapılamıyor. herkes kendi sınıfında veda gösterisini yapacak. izleyiciler de o sınıftaki çocuklar ve aileleri. herkese bir görev verildi. sıra bana geldi, bok var gibi "ben şiir yazıp okuycam örtmeniimm" diye atladım. dilim sıra ayağına sıkışsaydı da demeyeydim. hocanın gözlüğünde ters ayaklının yansımasını göreydim de susaydım. hoca kabul etti neyse evlere dağıldık.

    ulan onca kişinin karşısına çıkıp ne okuycam ben diye düşünmeye başladım. şiir yazma yeteneği yok. zaten veda töreni duygusal bir şiir olmalı, beklenti bu yönde. işte o an hayatımın en büyük hatasını yapıp, gençliğini arabesk şarkılarla geçirmiş bir kadından, annemden yardım istedim. bülent ersoy'un o arşa dikilmiş mağrur bakışlarını takınan annem, koltuğa yayıldı. "al kalemi eline" dedi. haspaya bak sanki cinayet davasını çözdü de kararı açıklayacak. ben tabi, üzerimdeki bu ağır sorumluluktan kurtulduğum için mutuyum. "yaz" dedi. yemin ediyorum şöyle bir şeydi.

    mavi önlüğüm bürünmüş yasa
    son kez bakayım o güzel sınıfa
    artık bağlanmayacak dantel yakama
    bırakın beni, ağlamak istiyorum

    öğretmenim annem kadar yakındı
    arkadaşlarım hep yanımdaydı
    artık son buluyor bu lakırdı
    bırakın beni, ağlamak istiyorum

    aha böyle, bunun gibi 4 kıta yazdım. bittiğinde annemin yüzündeki gururlu ifadeyi görünce, "lan bir saçmalık var bu işte. bergen miyim olum ben" düşüncesini yok ettim.

    neyse geldi gösteri günü. çıktım sahneye. sahne dediğim, tebeşir tahtasının etrafına çiçekler yapıştırmışlar o işte sahne. işte o anda burnunu karıştırıp çıkardığı pisliği benim sıramın altına yapıştıran bir veletle göz göze geldim. yemin ediyorum gözlerim doldu sinirden. ama görevimi tamamlamalıydım. başladım okumaya. annelerin suratında hasıl olan, kahkahayı saklama kızarıklığını fark ettim fark etmesine de sümüklü veledi görmüşüm sinirden sırayı sikicem. o denli mağdurum. o benim sıramdı lan. üçüncü kıtaya gelmemle birlikte, boğazıma düğümlenmiş hıçkırıkları saldım gitti. adeta bir bergendim artık. durduramıyordum kendimi, ben ağlarken o çocuk hala burnundaki sümük hazinesini çıkarmakla meşguldü. şiir bittiğinde alkış kıyamet koptu. bu kadar duygulu ve naif bir çocuk yetiştirdiği için anneme teşekkür edildi. öğretmen de ağlıyordu. bu kargaşayı fırsat bilip, annesinden ayrılmış o çocuğun kafasına afilli bir şaplak indirdim. olağanca çirkefliğiyle bağırmaya başladığında çoktan naif halimle öğretmenin yanında etrafa gülümsüyordum. bu da böyle bir anımdır. bırakın, bırakın ağlamak istiyorum. bir kişi de demedi ki ağla pezemenk tutan mı var. hıyıaaağğ bırakııınnn.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük