-Fareleri kuş sanıyordum.
-Dökülen süt dişlerimi yastığın altına koyunca meleklerin para koyduğunu sanıyordum.
-Ay'ı aydede sanıyordum.
-Tulum peynirinin yıkanarak servis edileceğini sanıyordum.
-Ha bir de bizim evin yanındaki lisenin tapusunu benim zannedip arada oraya gidip oturma eylemi yapıyordum.
1. Sınıftayken öğretmenim bana nereli olduğumu sorunca ili değil ilçeyi değil mahalleyi söylemişim. Hoca da annem gelince siz nerelisiniz allah aşkına şeklinde feryat etmiş. Babam akşama kadar bana ısparta dedirtmişti.
Siyah beyaz fotoğrafların olduğu zamanlarda dünyanın gerçekten siyah beyaz olduğunu sandım bi 10 yaşıma kadar falan. Menenjit falan da geçirmedim aslında ama...
arkadaş para bozma demiş de aklıma geldi. para bozdurmanın ne olduğunu bilmiyordum. sonuçta miktarı ve ağırlığı fazla diye bozuk parayı kağıt paradan daha değerli sanan çocuklardık. birinci sınıfa başlamıştım. dükkan vardı okulun yan tarafında. herkes abi bozdurur musun diyerek elindekini veriyordu, parasını bozduruyordu. neden yapıyorlar, nasıl para bozuluyor bilmiyordum. babam harçlık vermişti, gittim kantine, bir avuç bozukluğu adamın önüne koydum. amca bunları bozar mısın dedim bana. adam önce paraya baktı sonra bana baktı, güldü. zaten elindekilerin hepsi bozuk dedi. ben de beni kandırıyor, paramı bozmuyor sandım geri döndüm. sonradan annemlerden öğrendim. çok garibandım ben çocukken, nasıl bu yaşa kadar gelmeyi başardım bilmiyorum valla.
Şehirler arası seyahetlerin uzay üzerinden yapıldığı. Arabayla gidiyoruz ama iki şehrin arası boşlukmuş gibi. Arabaya binince hemen uyuyakaldığım için 9 yaşıma kadar benim için bu böyleydi.
akşam ezanı okundugunda melekler yere iniyor ve sende onları ezip gunaha giriyorsun diye kandirilmak. bundan mutevellit ne zaman akşam ezanı okunursa o zaman evde olurdum.