zavallı bir kaplumbağayı kabuğunu çıkarıcaz diye hayvancağızın üstüne taş kaya tuğla vb ağır şeyler atmak. tabi sonuç olarak kaplumbağanın kabuğu kırılmadı aksine çatladı ve kanlar sızmaya başladı biraz geç de olsa kabuğun ayrılmayacağını anlayınca hayvanı azad ettik. *
önce bir civcivimizi alıyoruz. kafasını kopararak öldürüyoruz. sonra yanımızda ki kediye yediriyoruz. kedi civcivi tamamlayınca, kediyi üstten tutturulmuş bir kancaya asıyoruz, allta da kova olacağdı. kedimizin kanı olduğu gibi akana kadar, onu öyle tutuyoruz. sonra kedimizin kanını alıp, köpeğimizin mamasına döküyoruz, sonrada köpeği s*kiyoruz!
ercancan! adlı bir çocuğumuzun, yaptığı bu tarz eziyetlerdir işte "çocukken hayvanlara yapılan eziyetler" bide marifet gibi anlatıyor piç, piii! diyoruz. kınıyoruz. yapmayın yavrum. yapmayın çocuğum.
evde bulunan bilimum ilaçları su içinde eritip etkilerini gömek için kediye enjekte etmek ve yakalan kirpinin kuyruğuna ip bağladıktan sonra çevirip olabildiğince uzağa fırlatmak sayılabilir.
yaşanmış olaydır.yapanı kınıyorum.
şahsen yapmış olduğum, yaptıktan sonrada uzun bir süre vicdan azabı duyduğum olaylardır. en can alıcısı ise evde yaklaşık dört veya beş yaşında iken beslediğim civcivleri birer birer öldürmemdir. çocuktur günahı yoktur demeyin! 3 tekerlekli bisikletimle civcivlere dehşet saçtığım günleri iyi bilirim.
önce bir boş sigara paketi yerden bulunur. dışındaki poşeti yırtmamak suretiyle çıkarılır. sonra duvarlarda fink atan sineklere sinsi sansi yaklaşılarak poşet kafasına boca edilir.
sinek poşetin içinde.
3 5 dakika poşette debelenen sineğe oynanır. * kolu kanadı kırılan sinek en son kaldırıma atılır, tüm arkadaşlar bir yerde biriktirir cesetleri. * en sonunda da karıncaların gelip ölü sinekleri alıp yuvalarına götürmesini izlerdik. ve işte mutlu son!! *
her seferinde şu espri yapardım; karıncalar bu akşam ziyafette. mahalledeki bütün çocuklarda gülerdi. ***
15 metreden vurduğum kertenkeleyi * mahallenin psikopatı bir abiye teslim etmek. bunun eziyet kısmı neresi derseniz; o psikopat kertenkelelere ameliyat yapardı bizede izletirdi.
(bkz: çocukluktan tıp okumak)
yazın karıncayı yüzdürmek için suya atıp o su birikintisindeki çırpınmasını yüzme olarak izlemek ve bir süre sonra hareketsiz kalan karıncanın dinlenmekte olduğunu düşünüp sıradaki karıncaya geçmek.
saçma sapan çocuk aklıyla zavallı hayvancıkları elmyra misali sıkım sıkım etmektir. ama bazıları vardır ki onlar hayvana zarar vererek caniliğe kadar götürür bu işi ve genellikle sorumsuz ana babası birşey demez. örneğin geçen gün çocuğun teki yavru kediyi almış kuyruğundan havada sallamaya çalışıyor anneside masada oturup oğlunu izliyor. lan kadın birşey söylesene çocuğa. illa biz uyaracağız.
sen ne yapardın dersen? hamster'larımı alır sıkıştırır öperdim, kedilerime bebek giysileri giydirip kucağımda pışpışlardım, tavşanıma barbie elbisesi giydirirdim.
çocukken hep dişi rus finomun memelerini çekiştirirdim, ama sonra yavruladı, bu sefer de yavruların pipileriyle oynamamaya başladım tabii sonra intikamları çok feci oldu o ayrı...
gidilen anaokulu gezisinde arkadaşları ayartıp kaçmak. geze geze bi parka gelmek ve yanındaki gölden kurbağa yakalamak. içtiğim meyve suyunun pipetini kurbağının g.tüne sokmam. acaba balon olurmu diye şişirmeye çalışmam.
elli altmış akraba pikniğe gittik, neden mi sayısını belirtiyorum. malum koyunlar falan kesildi ama belirtmek istediğim asıl nokta, o kadar eti pişirecek ateşin ne kadar büyük olacabileceğini hayal etmeniz.
neyse o kadar büyük bir ateş, ve oradan tesadüfen geçen bir yengeç, elimde uzunca bir değnek ve o yengeci ateşin içine atan ben...
utanırım yıllardır kendimden, küçüktük diye işin içinden sıyrılamıyorum. ateşin içine atıyorsun bari kaçmasına izin ver. ama yok, o kaçtıkça ateşin ortasına itekledim hayvanı. köpürerecek can verdi garibim.
peta'nın öğrenmesi durumunda kötü şeyler olacağı kesin olanlardır. bu da sayılır mı bilmiyorum; ama ben balıkçıdan pişirmek üzere aldığımız balıkların gözlerini bistürülerle kesip vicryllerle geri dikerdim en azından dikmeye çalışırdım.