babaannemle sokağa çıktığımızda kadıncağızı deli etmem , aramızda geçen bir diyalog.
hctra : babaanne bu arabayı elliyim mi ?
babaanne : elle paşam elle
hctra : babaanne bu kırmızı arabayıda elliyim mi ?
babaanne : elle enik elle
hctra : babaanne bu beyaz arabayıda elliyim mi ?
babaanne : elle itoğluit elle
hctra : babaanne bu siyah arabayıda elliyim mi ?
babaanne : elen sıçim itincocugi gorbagor olasan iyi gün yüzü görmeyesen.
anne baba işten gelirken kapıyı açıp kaçıp uyuyormuş numarası yapmak. amacım neydi acaba ?
artı bir tane daha var o daha da ilginç. evden kaçmış numarası yapmak için dolaba saklanmak fakat dolabın kapısını açık unutmak ?
annenin rujlarını berbat edip kırmızı yüksek topuklu ayakkabılarını giymek.
suyun içinde barbie bebek yüzdürmek.
arabaların arkasına teneke kutu bağlamak.
ben yapıcam dediğim bir işi başkası yaparsa çıngar çıkartır, çevremdekiler tarafından yapılan iş yine eski haline getirilse bile susmazdım, kanmazdım basardım çığlığı.
camasir suyunun tadina bakmak.
balkonda ki demir parmakliklara sirayla kafam girecekmi denemesi yapmak.
salonda kamp kurup, piknik yapmak.
eve aldiginiz civcivin ucabilmesini saglamak icin evin yuksekce bir yerine cikip (koltuk tepesi) havaya atmak ve civcivin yere cakilmasiyla can vermesine sahit olmak. vb.
taş kiremit tuğla altlarında böcek, örümcek, solucan, akrep vs. bulup, bir kavanoza koyup dövüştürmek.. acayip yanı çocukken korkmayıp şimdi bu böceklerden korkuyor olmak..
kurbağanın ayaklarına bastıktan sonra dışarıya çıkan dilini çakmakla yakmak ya da sineğin kıçına çöp sokup salıp uçusunu zevkle izlemek. şimdi insana acayip gelebilir ama o zamanlar zevk veriyordu. sanırım bir psikologun çocukluğuma inmesi lazım.