her türlü yaramazlığın, muzurluğun suratına verdiği o müthiş gülümsemeyle insanın kızamayacağı varlıklardan biri olabilen şeylerdir. içlerindeki temizlik suratlarına yansır ve gözleri parlar. ve küçük şeylerden mutlu olmayı başarabiren varlıklardır. ta ki büyüyene kadar....
çocuk deyince illaki 15 yaşından küçük insanlar ele alınmamalıdır. içindeki çocuğu hala yaşatanlar ve hayatın tüm zorlu şartlarına rağmen yaşatmaya çalışanlar da birer çocuktur aslında. aradaki tek fark artık olgunlaşmış, oyuncak yerine devletten yalnızca ailesini geçindirmek için zam isteyen, istediği anda istediği şeyi yapamasa da gönlü, kalbi hala çocuk kalmış olmalarıdır.
muhtemel gişede batacak film. şu ana kadar sinemalarda kaç kişi izledi bilmiyorum ama yapımcısı olan sinan çetin`in ruh halinden belli zaten filmin akibeti. 3 milyon dolar kuş oldu.
hayatımda seyrettiğim ve büyük ihtimalle bundan sonra seyredeceğim en iğrenç filmler klasmanında en üst sıralamalarda olacak film.
bir film , bu kadar iğrenç senaryoya sahip olduğu halde, bu kadar iğrenç görsel efektlerle desteklenmeye çalışılıp, bu kadar kötü yönetilebilir. bir sinema filminde bu kadar kötü oyunculuk sergilenebilir.
verdiğim parayı dilenciye versem en azından hayır dua alırdım diyebiliyorum ancak.
henüz herhangi bir program ve service pack yüklenmediği için, sonsuz derecede boş bir beyne sahip olan, dolayısı ile düşüncelerine ve hayal gücüne binbir çeşit taklalar attırıp her türlü akrobasi hareketini yaptırabilen minyatür insan modelidir.
çocuk diye tabir ettiğimiz insan yavruları* şirin olmakla birlikte işlerine gelmeyen durumlarda küçük birer şeytana da dönüşebilirler. her zaman kendi istedikleri olsun, istedikleri zaman yesin, istedikleri zaman içsin, istedikleri zaman uyusun, istedikleri zaman oynasın isterler. yetişkin bir insandan daha tiz ve de yüksek sesle * çığlık atabilirler. okuldan pek haz etmezler*. meraklıdırlar, her türlü soruyu çekinmeden sorarlar*. tabii istisnalar da vardır. her çocuk hareketli, hiperaktif, sosyal veya girişken değildir. kimisi de sus pus oturur bir köşede, annesinin babasının sözünden çıkmaz. ama karakteri nasıl olursa olsun çocuklar çok sevilir*. evli çiftlerin çoğunun sahip olmak için yanıp tutuştuğu varlıktır. dünyaya gelince "bir büyüse keşke" dersiniz ama çocuk büyüdükçe dertleri de büyür. yine de sahip olunası varlıktır.****