Bunun ne kadar zor ve önemli bir şey olduğunu her gün daha iyi idrak ediyorum. Dünyanın en önemli şeyi bu hatta. Dünyaya bir insan gelmesine vesile oluyorsun ve bu insanın karekteri, geleceği senin yetiştirme tarzınla şekilleniyor.
Yeğenimi bugün inceledim mesela, sabahtan şu saate kadar sadece abur cuburla beslediler çocuğu, çocuk mutlu olunca ve doyunca beslenmiş oluyor yani(!). içim yanıyor ama ne zaman uyarsam olay çıkıyor, ailede herkes ayrı arıza çünkü.
Ergenliğin başlarından itibaren karekterim üzerinde kendim etkili oldum, bu yüzden ailede herkesten farklıyım ve bu onları çeşitli şekillerde rahatsız ediyor. Çok fazla duygusallar, çok sinirli çok üzgün çok stresliler, sürekli bir gerginlik var, hepsinin uçlarındalar. Daha bir sürü şey var. Bir tek annemde sinirlilik yok.
Bu yüzden evde her dakikam beni zorluyor, hepsini çok seviyorum ama birkaç yıldır ev demek huzur demek değil benim için.
Her şeyden önce bilinçli bir anne olmalı. Ya bu, çocuk yapmayın bu dünyaya gelmeyi haketmiyor diyen tipleri yadırgamıyorum nitekim ben de önceden böyle düşünüyordum ama ne kadar sığ düşündüğümü farkettim. Siz bir çocuk yetiştiriyorsunuz, ve tüm insanların umudu olabiliyor. Kötü zamanın içinde iyi, temiz bir çocuk yetiştirebilmek marifettir. Ve o çocuğun izinde nice insanlar yetişecek kim bilir. Ütopik değil, büyük bir düşünce ve geniş bakış açısı. Ben öyle düşünüyorum en azından.
hali hazırda 20sini yetiştiriyorum. hamuru nasıl yoğuracağını bilince daha kolay, nasıl konuşacağını, davranacağını, neyin doğru yanlış olduğunu biliyorsun. ebeveynlerin biraz deneme yanılmadan sıyrılıp çocuk yetiştirmekten evvel çocuk nasıl yetiştirilir öğrenmeleri lazım.
anne babaların işi gerçekten çok zor, bir çocuğu yetistirip sağlıklı, mutlu bir birey yapabilmek zor, çalışan ebeveynlerin işi daha da zor.
Çocuk yetiştirirken ileriye dönük öğretmemiz gereken 3 şey olmalı.
1- yabancı dil
2- bir müzik enstrümanı
3- bir spor branşında uzmanlaşması.
Bunları meslek olarak değil de hobi olarak aşılamalıyız. Ha tabi meslek olarak da yapabilir tabii.
Hassas bir iştir. Bu videoların ikisinde de anneleri, çocuklara ataş hediye ediyor. Ve çocukların verdikleri tepkilerin farklılığı aslında ailenin çocuğu nasıl yetiştirdiğiyle ilgili.
Çok hassas bir iştir. Din rüyasına kapılıp çocuklarınızı bu yönde katı bir şekilde yetiştirmek yerine sorgulamayı öğrenmesine yardımcı olmak gerekir.
Düsünmeyen, sorgulamayan insanların sonunu görüyoruz. Ya tecavüzcü, ya şeriatçi, ya terorist olur. (Şeriatçılarla teröristleri aynı katagoride sayabiliriz.)
Kukla yetiştirmiyorsunuz, hıyar/domates olarak pazarda satmayacaksınız. Yetiştiremeyecekseniz uçkurunuza sahip olun.
olgunluk ve sorumluluk isteyen bir süreçtir.
Bir davranışı sürekli tekrar ediyorsa, o davranışa neden eğilimli saptanmalıdır. Bu davranışı yaparsan şu olur gibi edimsel koşullandırmalar özgüven eksikliğine sebep açar.
Nasıl ki araç kullanmak için ehliyete gerek varsa çocuk yetiştirmek için de ailelerin eğitim alması gerekiyor. çocuğun hem fiziki, hem ruhsal hem de akademik anlamda daha iyi bir yaşam sürmesi için.
Hayattaki en önemli işlerden birisidir. Yetiştirdiğiniz insan gelecekte faydalı bir insan ile zararlı bir insan olması buna bağlıdır. Eğitim için farklı farklı görüşler vardır. Bunlar durmadan değişmektedir. Beslenme de aynı şekildedir. Sağlıklı beslenmeleri için çok çaba sarfetmek gerekiyor. Bizim çocukluğumuzda yediğimiz şeyler artık hepsi zararlı olduğu öğrenilmiştir. Abur cubur verilmemelidir.
Hayattaki en önemli işlerden birisidir. Yetiştirdiğiniz insan gelecekte faydalı bir insan ile zararlı bir insan olması buna bağlıdır. Eğitim için farklı farklı görüşler vardır. Bunlar durmadan değişmektedir. Beslenme de aynı şekildedir. Sağlıklı beslenmeleri için çok çaba sarfetmek gerekiyor. Bizim çocukluğumuzda yediğimiz şeyler artık hepsi zararlı olduğu öğrenilmiştir. Abur cubur verilmemelidir.
dogurmakla bitmeyip zerine çaba, ilgi, sevgi ve daha sayamadıgım onlarcasını sarfedip bişeyleri yapmak.
sen nasıl pısırık bir anne/babasın ki çocugunu okulda dövmüşler ve bunu hiç bir öğretmenine arkadaşına söyleyememiş yavru. sen evde herşeye sus, kimse duymasın, aman sessiz kalalım dersen al sana yetiştirdigin velet ortada. yazık günah ya. bir de 4.çocukları bu. bunun egitimi mi neyi varsa alın da öyle girişin şu işe çocuk sevmek için çocuk yapmak nedir. ite kaka büyütüyor bir de evde, allah affetsin ya, şöyle insanlardan nefret ettikçe burnumun dibinde bitiyor.
Onunla arkadaş olabilmektir. Sorunu sadece onun çocuk zekasında veya yaramazlığında değil, kendi hatalarında aramaktır. Yaşıtlarıyla birlikteyken onu rencide etmemektir. Sadece cebine para koyarak veya sadece sınav haftasında dersleriyle ilgileniyormuş numarası yapıp nasihat vererek olmaz. Her yaptığı şeye 'o zararlı onu yapma' gibisinden söylenerek olmaz. Halinden anlamakla olur. Onu yaşıtınmış gibi görerek olur. Güvenerek olur. Yaşıtları sanki profesörmüş gibi davranmakla veya elindeki telefona laf etmekle olmaz. Üniversite sınavını kazanmazsa sanki ölecekmiş gibi davranmakla olmaz. Birazcık destek, güven ve sevgi yeter çocuk için. Arkasında dertleşebileceģi biri olduğunu bilmek yeter. Çocuk için para önemli değildir ancak, hayatın yalnızca parayla ilerlediğini büyüklerinden öğrenince aile sevgisini kaybeder, çocukluğunu kaybeder.
Bilgim olmayan bir konu ama bugün 2 yeğenime de oyuncakları toplayın diye direttikçe ikisi de inat etti. Ben toplarım da, maksat onlara bu davranışı öğretmek. Neyse iş başa düştü deyip oyuncak kutusunu ortaya dikerek basket atarmış gibi oyuncakları kutuya atmaya başladım. Tabi bunların da ilgisini çekti onlar da öyle yapmaya başladı. Fark etmeden, işi eğlenceli hale getirince çocukların verilen görevi yaptığına şahit oldum. 3 kere doldurup boşalttılar kutuyu. Sanırım her konuda bu taktiği kullanmalı.
Edit: yetiştirmek nedir ya diye zırlayanlar var. Evet en doğru tabir yetiştirmektir. Suyu, güneşi, toprağı gübresini iyi ayarlayıp ve büyüdüğünde etrafa en yararlı bir biçimde yaşaması için yetiştirmek gereklidir. Kısaca emek vermek de denebilir.
Büyütmek için yiyeceğini temin etmek yeterlidir. Onu hayvanlar da yapıyor. Azıcık düşünerek yazın.
zordur zor. tabi emek harcayana. öyle yapıp bırakıp olmuyor, işten bile gelseniz, yorgun bile olsanız, onunla oynamanız ilgi göstermeniz, çaba, enerji harcamanız gereken durumdur.
1. Avrupa ekolü
Müdahaleci olmayan, kontrollü ekol diyebiliriz. Çocuklarını başıboş bırakıyormuş gibi görünen, ancak gözlerini sürekli üzerlerinde tutan bir ekol. Bu sebeptendir ki çocuklar özgür bir şekilde büyüyor ancak tehlikelerden de uzak kalmış oluyorlar. Genel olarak Avrupa ülkelerinde çocuğa tokat atmak bile yasaklandığı için, çocuk disiplininde dayağın yeri yok. Bu da daha özgüvenli bireylerin yetişmesine sebep oluyor. Her ne kadar ülkeden ülkeye değişiklik gösterse de Avrupa'nın genelindeki hakim anlayış bu. Mesela Türkiye'de 40 yaşına da gelse evladıyla birlikte kalmakta bir beis görülmezken, Avrupalılar 18 yaşında çocuklarının hayata atılmasını istiyor. Sanıldığı gibi 18 yaşına giren hemen evden sepetlenmiyor, ama evden gitmek isteyene de kesinlikle ses çıkarılmıyor. Bağımsız bir çocuk yetiştirme ekolü.
2. Amerikan ekolü
Saldım çayıra mevlam kayıra anlayışıdır. Çocukların özgür, kendine güvenli, hayatı bilen bireyler olarak yetişmesi adına hiç müdahalede bulunmamayı tercih ediyorlar. Tabi bu onlara hiç karışmadıkları anlamına gelmiyor. Ceza sistemini etkin bir şekilde kullanıyor amerikalılar, çocuklar bunu hiç sevmiyor ama uyum da gösteriyorlar. Hafta sonu cezalısın dendi mi iş bitiyor. Ne kadar itiraz etse de o cezayı çekiyor. Ha camdan falan kaçanları olmuyor mu, oluyor elbette ama Amerikalılar " bu da gerekli" diyerek ona da ses çıkarmıyor. Ha çok mu başarılı Amerikan sistemi? Değil. Çocuklar okulda başarısız, şiddete meyilli, obez olup çıkıyor. Hal böyleyken bu adamlar nasıl dünya lideri oluyor derseniz onun sırrı birazdan açıklayacağımız Alman ekolünde. Alman ekolü ile eğitim veren ebeveynler ve okullar sayesinde bugün Amerika, Amerika olmuş durumda.
3. Japon ekolü
Gelenek göreneklerine bağlı, teknoloji ile iç içe ama ailesine de vakit ayıran, derslerini de çalışan bir çocuk yetiştirmek istiyorsanız Japon ekolünü benmiseyeceksiniz. Anne babasına saygılı, derslerinde başarılı, geleneklerine sıkı sıkıya bağlı ama teknolojiyi de dibine kadar bilen çocuklar Japon ekolü ürünüdür. Ama sanırım bu ekolü uygulayabilmek için Japon olmak gerekiyor, sistemin sıkıntısı burada. Diğer milletler tarafından pek uygulanabilirliği olmadığı içindir ki dünya üzerinde Japonlar gibi bir başka millet daha yok.
4. Alman ekolü
Eğer bir çocuk yemek masasından izin istemeden kalkmıyorsa, anne babasına "bugün çok yorulmuşsunuz belli, ben erkenden yatayım da siz de biraz dinlenin" diyorsa bilin ki o çocuk Alman ekolünden geliyordur. Disiplin, saygı, mükemmellik Alman çocuk yetiştirme ekolünün temel dinamikleri. Başladığı bir işi mutlaka bitiren, işi her yönüyle düşünen, ayrıntılara önem veren ancak bunlara takılıp kalmayan, çözüm odaklı insanlar Alman ekolü ile yetiştirilmişlerdir. Özgüvenli, derslerinde başarılı, ne istediğini bilen, özgür bireyler hep bu ekolün meyveleridir. Öyle ki çocuğun özgürlük alanına müdahalede bulunduğunuzda, çocuk sizi dava edecek kadar bilinçlidir. Bu ilk bakışta size ters gelebilir, ancak Alman ekolü çocuk yetiştirmede bir numaralı ekoldür.
5. Türk ekolü
Çocuğun kuyruğu gibi dolaşmak, aman düşmesin, aman bir yeri çizilmesin diye başında beklemek, bir kaşık daha yemek yedirebilmek için yerlerde sürünmek, aman okulda rezil olmasın diye ödevlerini bizzat yapmak, vb. davranışlar Türk ekolünün özetidir. Açıkçası Türk ekolünde çocuk yetersiz olarak kabul edilir. Onun her şeyini anne babası yapmalıdır. Mesela Türk ekolünü benimseyen bir topluluk içinde Alman veya Amerikan ekolü ile çocuk yetiştirmeye kalksanız 2. haftada ilgisiz anne baba olarak damgalanır, çocuğa bakamadığınız yönünde ithamlarla karşı karşıya gelirsiniz. Çocuğunuza 2 adım mesafede yürümeli, mutlu olması için ne istiyorsa almalı, yapmalısınız. Çocuğun "doydum" demesine bakmamalı, doydum diyen çocuğa mutlaka 3-4 kaşık daha yedirmelisiniz. Çocuk hastalandığında, hemen ecza dolabındaki tüm ateş düşürücü ve ağrı kesicileri vermeli, ateşini düşürdükten sonra doktora götürmelisiniz ki, doktor "bu çocuk yanıyor yahu" deyip de sizi utandırmasın.