oncelikle baslik ve yazar uyumundan dolayi okunmasa bile iceriginin bos oldugu kolayca anlasilabilir, yine de bir seyler karalayacaksam buraya okuyayim dedim ve hayatimin 15 dakikasi ziyan oldu. hakkim varsa bu konuda kendisinden huzur u mahserde hesabini soracagim.*
bu kadar uzun yazdigina, o kadar reklamini yaptigina gore herhalde bir seyler anlatilmis zannettim ama ayni cumlelerinin tekrarindan olusan kisir bir donguden baska bir sey olmadigi ortaya cikti. isin aci tarafi, her soruya cevap bulacaksiniz, varolus bunalimini cozdum gibi iddialari cevaplamanin yanindan bile gecmemektedir.
yazinin yuzde yetmisi "colde gezmek zorundasin, gezersin. kadin hamile kalmak istemez. araplar daha guzel bir yer umudundan dolayi cenneti yaratti." falan. gerisi de bos. keske ici dolu bir seyler yazmis olsa, biz de desek ki adam dusunmus, sacmalamis ama yine de bir seyler dusunmus. burada bir dusunce de yok.
arkadas hz. adem den itibaren var olan cennet inancini araplarin olusturdugunu, bebeklerin gomulmesini araplarla, islamla ozdeslestigini, islamiyetten once dort evlilik olmadigini soylemis. e arkadasim cennet ve cehennem kavrami insnlik tarihi kadar eski, bebekleri gommenin islamiyet ile kalktigini ve bunu en buyuk gunah saydigini ve en onemlisi islamiyetten once kadinin kadinin yuva yapan degil de yatakta zevk veren bir obje oldugunu bilmiyorsan hangi teoriden bahsediyorsun. islamiyet erkege kadina baglanma emri vermis, islamiyetten once tek esliligi gec, evlilik hayati bile neredeyse yok. ayrica kafaniz hala almiyor, dort es almak ruhsattir, emir degil.
bu arkadasin onemi de elbet olunce anlasilir. ders kitaplarinda okutulur bu teori. darwin de kimmis, enelhakki bu olayi cozmustur denir. teorinin ismi de en az icerigi kadar orjinaldir, boyle bi izafiyet teorisi gibi karizmatik bir isim, ciki ciki...
bu baslık altında su butun elementlerden degerlidir denmistir,su bir elementtir
denmemistir.oturan yerimizle anlamayalım. havadaki oksijen miktarı yukseklige gore degisiklik gosterir,dolayısıyla suyla kıyaslanamaz. o 6 dakikalık nefesi everestin tepesinde al da goreyim ben seni.
ayrıca kolelik mevzuna gelirsek,sanayi cagının koleligiyle ilk cagların koleligi
birbirinden farklıdır. sanayi cagında yasayan ucretli iscidir,kole degildir.
cölde köle sahibi kölesini barındırır ve besler ona maas vermez. kole yagmalara karsı efendisinin can ve mal guvenligini saglamakla gorevlidir aynı zamanda. gerektiginde cobanlık yapar,gerektiginde hamallık yapar. colde yasayan kole makine basında uretim yapmaz, artıdeger uretmez. komik misin nesin? colde kole sahibi kolesine maas veriyormus. banknotla odeme yapıyordur belki.
ayrıca colde parayı ne yapacak kole, susayınca bakkaldan fanta mı alacak?
" insan iyi bir çöl hayvanı degildir. organik sistemi bu kıymetli sıvıyı bos yere harcar. hicbir zaman su icmek zorunlulugunda kalmayan kanguru-fare bu konuda cok daha temkinlidir. bu hayvanın burnundaki suzgec gibi bir sistem havayla giren buhar halindeki suyu cig gibi sogutarak burnunun icinde yogunlastırır. dolayısıyla bu kadar az bir su bile israf edilmemis olur. insanoglu sadece nefes alıp verme yoluyla gunde yarım litre suyu dısarı atar. kanguru-fare 100 gram olan vucut agırlıgının % 13 unu bir saatte su halinde dısarı atabilir. insan ise boyle bir oranda su kaybederse-sure saat ya da gunler olsun- ölür ya da ölüm haline gelir. serin hava sartları altında ac ve susuz bir insan vucut agırlıgının % 15 ini yitirince ölür. boyle bir eksilme genellikle on gun icinde meydana gelir. deve iki hafta hic su icmeden yasayabilir, hicbir yan etki hissetmeden vucut agırlıgının % 30 unu verebilir ve on dakikada 120 litre su icerek normal hale gelebilir. insan sadece su icerek cok daha uzun bir sure yasayabilir. aclıktan agırlıgının yarısını kaybetse bile yasamını surdurebilir. sadece su ile yasayan 77 kiloluk bir adam aclık sonucu 42 kiloya dusebilir. susuz kalan kisi ise daha 70 kiloya inmeden ölür. aclık hissi birkac gunluk aclıktan sonra duyulmaz olur.
oysa susuzluk gitgide artar."
" hicbir sey suya benzemez, hicbir elementin su kadar gorevi yoktur.
insan vucudunda ve beslenmesinde en fazla bulunan kimyasal ogedir.
su, insanoglunun evrimine hukmetmistir. beslenmedeki su eksikligi diger herhangi bir ihtiyacın tatminsizliginden cok daha cabuk olume yolacar."
bazı insanların hala dogru durust anlamadıgı ve uzerinde sacmasapan yorumlar yaptıkları teori. ikibin sene once col cografyasında yasayan insanlardan bahsediyoruz. bu insanlar oruc tutuyorlar. oruc kulturu islamla beraber baslamadı,islamdan once de vardı. cunku doga kosulları zorlu, uzun kıtlık ve kuraklık donemleri olabiliyor. bu sebepten colde yasayan kadın icin hamilelik zorlu ve olumcul bir surectir. en basta kadın adamı yanına yaklastırmaz zaten bu sebepten. colde tekeslilik diye bir durum sozkonusu degildir. colde herkesin karısı olmaz. colde ancak guclu olanın karısı ya da karıları-cariyeleri olur. colde ancak guclu olanın-kabile sefinin vs. karısı ya da cocukları korunaklıdır, onlar el ustunde tutulur. digerleri sefil bir hayat surer.
colde her isteyen her istedigi zaman seks yapamaz. colde kolelik duzeni vardı islam oncesinde. kolelik duzeninin oldugu toplumda tekeslilik olur mu? kolenin karısı-cocukları olur mu? oryantal dans baslıbasına kadın ve erkek arasında duygusal ve cinsel bir mesafenin oldugunun gostergesidir ve col cografyası kaynaklıdır. colde anal seksin ve escinselligin yaygın olmasını da kadınla erkek arasındaki bu cinsel mesafeye ve kadının hamile kalma korkusuna baglayabiliriz. gunumuzun modern-rahat kosullarında dahi gencler arasında anal iliski bekaret endisesiyle beraber hamilelik riski sebebiyle de tercih edilebiliyor. hamile kalma riski bekaretin kaybından daha onemli cunku.dusunun ki bir suru dogum kontrol yontemi var ve modern tıp sayesinde hamile kalınsa bile kurtaj yoluyla hamilelik sona erdirilebiliyor.
ikibin sene once ilkel col kosullarında bunların hicbiri yoktu.
bu teori 2003 senesi civarında kafamda sekillendi. internet ve bilgisayarla cok hasır nesir bir insan degildim. 2004 senesinde ilk eksi sozluge basvurdum yazar olmak icin, biraz da onlar beklettiler beni kendi yogun kosullarından dolayı. keske kimseyle polemige girmeden dogrudan dusuncelerimi yazsaydım. ilk private sozluk bunyesinde dile getirdim 2006 senesinde. daha sonra diger platformlara ve bloguma tasıdım. bu gecikmeden dolayı pisman oldugumu soyleyebilirim. uc sene onemli bir zaman. burada yazdıklarım bazıları farkında olmasa da bu ulkede basta hakimler ve askerler olmak uzere ust kademeler tarafından takip ediliyor. ırakta hemen hergun intihar saldırıları oluyor, yuzlerce insan oluyor ve yaralanıyor. turkiye deki siyasi calkantılar burada yazdıklarımdan bagımsız degil. uc sene sonra bu teorinin siyasi etkilerini daha yogun olarak goreceksiniz. yani dinlerin cagı bitti, batılı epey zamandır uyanmıs durumda
ama ozellikle ortadogu cografyasında yasayan muslumanlar ve yahudiler hala kafalarını kuma gomerek yasıyorlar. din gunumuzde sadece birey merkezli bir hukukun olmadıgı karmasa toplumlarında ekonomik ve siyasi birlige hizmet ediyor.
bir de islamın hak dini oldugunu ve herseye cevap verecegini iddia eden zihniyet
kadınların nasıl delirdigine de bir cevap versin bakalım.
ilginç bir teori, çok fazla tekrar olmasa daha akıcı ve çarpıcı olabilirmiş. olayı şöyle özetleyelim, arap kültürü'ndeki cinsel yasaklamanın temelinde kuran-ı kerim yada namus yoktur, cinselliğin yasaklı olmasını doğa koşulları ortaya çıkarmıştır(temelde, islamiyetten önce de cinsel yasaklama var çünkü). islamiyet'ten önce ve 1950'lere kadar cinsellik sadece arap yarımadasında yasaklı olan bir ihtiyaç değil, tüm dünyada bir tabuydu fakat arabistan yarımadasındaki cinsel yasaklamanın tabularla yada ilahi inançlarla ilgisi yoktu direk olarak çöl iklimi insanı bu davranışlara sürüklüyordu ve cinsellik dünyanın diğer yerlerinin haricinde daha yasaklı bir konumdaydı.
(buradan sonra teoriyi birazda ben geliştireyim)
bütün bu şartlar altında, bakire kızların önemli bir yere sahip olması gerekir, yani şöyle denebilir, insanların çölde su-yemek-hayatta kalma gibi ihtiyaçlarının yanında büyükde bir bakire kız ihtiyacı var, çünkü kızlar eğer bakire olmazsa;
1)kızlar hamile kalma tehlikesi ile karşı karşıya, kızlar eğer hamile kalırlarsa, kabile yoluna düzgün olarak ilerleyemez ve kız geride bırakılmazsa bu olay kabilenin sonunu bile getirebilir.
2)yıllardan beri cinselliğini yaşamamış ve zaten hamile kalmış bir kız, çok tehlikelidir, kabile içinde iç savaş çıkartacak potansiyele sahiptir, erkeklerin içgüdüsel olarak en önemli amacı etrafa daha fazla döl bırakıp, soyunun devamını getirmektir, ve kabilenin erkekleri hayatta kalma mücadelesini bir kenara bırakıp, içlerinde susamak yada yemek yemekten daha güçlü olan 'soyunu devam ettirme güdüsü'ne yönelebilir.
3)kabile içindeki erkekler savaşabildiğinden ve güçlü olduğundan, kabilenin üstün cinsleri erkeklerdir. ama kız bekaretini kaybettiği andan itibaren, kabile içindeki lider yada liderlerden daha üstün konuma gelir, yolun sonunda kabile lideri tarafından öldürülmek bile olsa, erkekler kabile liderine sırf bir kadınla ilişkiye girebilmek ve içindeki soyunu devam ettirme güdüsünü tatmin edebilmek için baş kaldıracaktır. ve buda kabiledeki ataerkil sistemin yıkılması, gücü kadınların ele geçirmesi demektir ki bu sefer erkekler aynı kadınlar gibi ikinci sınıf insan muamelesi göreceklerdir.
şimdi bu varsayımdan yola çıkıp, ben desem ki;
islam dininde bakire kızlar kutsal değildir, bekaretin erkek-kadın ayrımı yoktur, cinsellik her iki cinsede yasak edilmiştir fakat arap kültüründe bakire kızlar en az hayatta kalmak kadar önemli hatta belki hayatta kalmanın şartlarından birisi olabilir. acaba türk halkı islamiyet'te yeri olmayan fakat arap kültüründe yeri olan, -bakire kızlar kutsaldır- anlayışını kendine empoze etmiş olabilir mi? türk kültüründe bekaret denen kavramın kutsallığının olmadığı, ''kızların bakire kalması için önce erkeklerin bakir kalması lazım, türk kültürü feodaldir-ataerkildir bu ataerkillik, erkeklerine cinselliği serbest kılmış fakat kadınlarına yasaklamıştır, fakat bu, önce erkeklerin bakir kalması gerektiği sonucunu değiştirmez, dolayısı ile ilkokul-1 matematiğine sahip birisi türk kültüründe bekaret denen kavramın önemli olmadığını söyleyebilir'' diye düşünebilen herkes tarafından kabul edilmiş bir gerçek, islamiyet'e göre konunun yorumu ise zaten biliniyor..
(caps) öyleyse türk halkı, ne islamiyet'te ne de türklükte olan bakire kızların kutsallığını arap kültüründen almış olabilir mi? eğer gerçek bu ise, türkiye'deki bekaret tartışması 24 temmuz 2008 perşembe sabah 02.34 tarihi ile bitmiş midir? (caps)
sözlüğe mis gibi bir hareketlilik kazandıran teoridir.
yazımında kasıtlı hatta kimi zaman kötü niyetli olarak kafa karıştırmaya yönelik bir metod kullanılmış olsa da bazı ilgi çekici çıkarımlara da ulaşmak mümkündür.
dinlerin kurgusunda çevre faktörleri görmezden gelinemez. çünkü din o çevrede yaşayan insanlara gelmekte ve önceliği o insanların anlayabileceği şeyleri anlatmaktır. bu çerçevede bakıldığın da çıkı çıkı teorisi *, bu önermeyi destekleyen görüşlerle doludur.
tek tanrı kulturu tarihsel gelisim icinde mevcut iktidarın gucunu sınırlamak
adına ortaya cıkmıstır.
ozellikle de bu iktidar mısır krallıgı ya da roma imparatorlugu gibi
kolelik duzenine baglı vahsi-zalim bir imparatorluksa.
yani insanlar durduk yerde bir tek tanrı inancı gelistirmemisler.
"senden buyuk allah var" sozu otoritenin adaletsizligini ve vahsetini sınırlamak adına insan ruhunun buldugu bir cıkıs sadece.
krala-otoriteye kendisinin de olecegi hususunu hatırlatarak
onda bir vicdan duygusu uyandırma cabası.
bu teori bize tek tanrı fikrinin de tarihsel bir surecin-zorunlulugun geregi
oldugu gercegini ayrıca sunuyor.ama okuması-bilgisi eksik bazı arkadaslar
mesnetsiz-dayanaksız iddialar one suruyorlar.
(bkz: mısır tanrıları)
bu teori hz ibrahim den cok daha oncesi bir zamana yayılır. antik mısır ın milattan once 3000 kusur senelerine varan gecmisi vardır.
peki antik mısır uygarlıgı kurulurken arap yarımadasında in cin top mu oynuyordu?
burada tek tanrılı dinlerin ortaya cıkmasından cok daha onceki bir zamana
iliskin antropolojik tespitler yapılıyor.
yani ortada ne musevilik ne de hristiyanlık var.
yasadıgı cografya ile baglantılı olarak insanın en ilkel en vahsi halleri.
tekeslilik idealize bir durumdur ve tarih boyunca genelde hakim olan durum
guce hakimiyete baglı olarak cok karılılık-cok esliliktir.
kolelik diye bir kurum varsa kacınılmaz olarak cok karılılık tan da bahsetmek gerekir.
osmanlı sultanlarının bile haremi vardı,cok eslilik elbetteki tarih boyunca
hakim bir kultur olmustur.
ayrıca eger colde tek esli bir kultur hakimse basta anal seks olmak uzere
cinsel sapkınlıklar neden yaygındı?
yaygın olmasa hz muhammed fetva vermek zorunda kalır mıydı?
islam dininin dahi dort kadına kadar izin verdigi gozonunde tutulursa
colde tekesli bir kulturun yaygın oldugunu dusunmek sacmalıktır.
dahası colde gobek dansı* diye bir olgu var.bu da degil tekeslilik
kadınla adam arasında fiziksel-cinsel bir mesafenin oldugunu gosterir.
tarih boyunca dunyanın hangi cografyasında kadının tek basına yaptıgı ve
bu derece yogun cinsel figurler iceren bir dans var?
kabile kulturu,vurmalı calgılar esliginde danseden kadın.
teorimizin adı da oradan geliyor zaten,bosubosuna "çiki çiki" ismini vermedim.
ayrıca ekleme yapma bahsinde colden gelen din baslıgı altında su ve petrol
paradoksu-iliskisi belirtilmis.
çölde su yoktur.
yaşama koşulları zordur.
erkekler kadınlardan nefret ederler.
çölde su yoktur unutmayın. kum vardır.
erkekler kadınları sevmezler.
erkekler kadınları yanlarına yaklaştırmazlar.
çünkü çölde su yoktur.
....
bu kadar tekrarlı yazılırsa tabi kafa almaz. aynı şey 4-5 kez söylenince akılda kalanlar bunlar oluyor. *
ibn i battuta seyahatnamesinde, şehirlerin iklim yapısının ve diğer özelliklerinin insan karakterine etkisini nezih bir şekilde izah etmiş; bölge insanlarının iklim ve diğer koşullara göre; hırçın, uysal, duygusal, hafifmeşrep, muhafazakar olabileceği savını öne sürmüştür. bence haklı. izmir'in kızları güzel misal. o muhteşem güzellikteki şehre çirkin kadın yakışmazdı zaten.
yani mirim, ciki ciki değil de aslen adı şu: Tuhfet un Nuzzar Fi Garaibi l Emsal ve Acaibi l Efsar.
bu teze karsı cıkanlar gerekcelerini mantıklı bir sekilde ortaya koymadıktan
sonra komik duruma duseceklerdir.bu kadar kapsamlı bir sunum okunmayı hakeder.
ben farkındayım ki bazılarınız yazdıklarımı okumaya bile korkuyor.
usengeclikten degil yani. korkmayın,korkularınızla yuzlesin.
korkularınızla yuzlesmezseniz gercekten yasamıs sayılmazsınız.