bugün

Akra FM radyosunda Zeynep Uzun tarafından hazırlanan bir program.
toplumsal olarak sahip olmadığımız bilinç. temiz olmasıyla övünen şehirler var. düşünün; yapılması gereken, olması gerekenle övünüyoruz çünkü örnekleri sayıca çok az bu şehirlerin. kimi turistik şehirlerde ise ''görüntüyü bozuyor'' denerek çoğu çöp tenekesi kaldırılıyor. o kutulara atılması gereken çöpler de bir gece ansızın denize boşaltılıyor vs. örnekler hepimizin bildiği klasik kirli çevre görüntüleri ile çoğaltılabilir. avrupalıdan öğrenmemiz gereken en önemli hususun çevre bilinci olduğunu düşünüyorum. gerisi zaten çorap söküğü gibi gelir.
gelişmemiştir.
kainattaki herşey, eşref-i mahlukat olan insanın hizmetine verilmiş onun istifadesine sunulmuştur. ağaçlar, bulutlar, hayvanlar, rüzgarlar vs. dünya üzerindeki bütün varlıklar allah tarafından insanın emrine verilerek bunlardan faydalanabilmesi sağlanmıştır. hatta melekler bile sürekli allah’a müminlerin için dua ederek bir bakıma insanın yararına çalışmaktadırlar. nitekim mü’min suresinin 7,8 ve 9. ayetlerinde bu durum şöyle ifade edilmiştir: “arş'ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler), rablerini hamd ile tesbih ederler, o''na iman ederler. müminlerin de bağışlanmasını isterler: ey rabbimiz! senin rahmet ve ilmin herşeyi kuşatmıştır. o halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru! (derler). rabbimiz! onları da, onların atalarından, zevcelerinden, nesillerinden iyi olanları da kendilerine vaat ettiğin adn cennetlerine koy. şüphesiz aziz ve hakim olan sensin! bir de onları, her türlü kötülüklerden koru. o gün sen kimi kötülüklerden korursan muhakkak ki onu rahmetine mazhar etmiş olursun. bu en büyük kurtuluştur.” ancak dünya üzerindeki şeylerin insanın hizmetine sunulmuş olması, bunlar üzerinde insanın sınırsız ve sorumsuz bir kullanım hakkına sahip olduğu anlamına gelmez.

allah bütün kainatı; tek idrak/irade sahibi olarak yaratılan insan, o’nun azametini kudretini anlasın, eşsiz sanatını görsün ve mutlak gücünü bihakkın idrak edebilsin diye yaratmış ve insana arz etmiştir. dolayısıyla insan-kainat ilişkisi modern anlamıyla bir sahip-köle formu şeklinde değil daha farklı olarak iki yaratılmış arasında mutlak’ı anlayabilmeyi sağlayan bir nevi rahmet eseri olarak görülmelidir. insan kendi dışındaki yaratılmışlara rahman’ın lütfü olarak bakıp o’na yakınlaşmaya vesile olacak vasıtalar gözüyle baktığında, onlara, tahakküm kuran bir zorba gibi değil, şefkat gösteren bir anne edasıyla yaklaşacaktır. bu yüzden gerçek islami bilince varmış bir müslüman için çevre, üzerine hassasiyetle eğileceği bir rahmetler cümbüşüdür. ilahi direktiflerin yönlendirmesi ölçüsünde doğadan faydalanır, kendine menfaat edinir ve belirlenen limitlerin haricinde onu, kendi himayesine verilmiş bir emanet misali koruyup kollar.

meyve ağaçları, sebzeler, türlü türlü bitkiler, tatlı sular, her türlü hayvanlar insan için iki mana taşır. evvela doğada kendisine bahşedilen bütün bu nimetleri israf etmeden, şımarmadan kullanması için vardır bütün bunlar. bu araf suresinin 31. ayetinde çok net bir şekilde ifade edilmişitir: “yiyin için fakat israf etmeyin. çünkü o, israf edenleri sevmez.” saniyen doğada var olan herşey allah’ın büyüklüğünün bir göstergesi, ululuğunun harika işaretleri, yüceliğinin sağlam delilleri olarak insana allah’ı hatırlatır. dolayısıyla insan bu yaratılmışlara hep bir basiret gözüyle bakmalı ve kadir-i mutlak yüce rahman’ı ve o’nun eşsiz sanatını görmelidir. doğaya basiret ve feraset gözüyle bu şekilde bakmak, aynı zamanda insanın acziyetini de hatırlatacak ve bütün bunlar birlikte yüce yaratan’a olan imanımızı kuvvetlendirerek tahkiki imanı elde etmemize vesile olacaktır. görüldüğü gibi doğa, birisi bedene diğeri ruha bakan yönüyle insan için iki taraflı bir fayda sağlamaktadır. aslında bu ikilik allah’ın yarattığı herşeyde vardır. allah’ın yarattığı/emrettiği herşey biri zahiri – görece kolay görülen ve anlaşılan – diğeri batıni – hemen anlaşılamayan, hikmet sebebi diye adlandırdığımız farklı sebeplerin altında gizli – olmak üzere çift taraflı bir mahiyet arz eder. insanoğlu, allah’tan gelen herşeye bu gözle baktığında, ilahi emirlerdeki güzelliği tam olarak görebilecektir, bu yaratılan şey olumsuz/kötü görünse bile.

yazının devamı için:

http://www.genchacilar.or...ageID=KoseDetay&id=24