çevirmenlik

entry13 galeri0
    1.
  1. Birden fazla dili birbirine tercüme etme işi.

    Çevirmenlik, kullanılan dili iyi konuşmak ya da yazmaktan öte beceriler ister. Bir çevirmen kullandığı ve tercüme ettiği dillerin kültürlerine de hakim olmak durumundadır. Teknik çevirileri kenara koyacak olursak, özellikle nesir çevirilerinde tercüme edilen dilin kullanım özellikleri önem arz eder. Sokak ağzı ile yazılmış bir romanda resmi bir dil ile çeviri yapıldığında komik durumlara düşülebilir. Kitap çevirmenlerinin başarısı, tercüme ediyor oldukları yazınların okunurluğunu arttırır. Yabancı dilde bir kitabı almadan önce çevirmenini tanımak ve daha önceki işlerine bakmak o kitabı okumadan önce zaman kazanmanızı sağlar. Çevirmenler de bol bol okuyan kimselerdir ki dağarcıklarını her daim güncel tutarlar.

    Kitap çevirmenliğinin yanında bir de eşzamanlı çevirmenlik vardır. (bkz: simultane tercümanlık) Anlık olarak söylenenleri başka veya ana dile çevirme işidir. Yazın çevirisinden kat be kat ağır olan bu çevirmenlikte tercümanın daha özel becerilere ihtiyacı vardır. Muhakeme, algı, karşılaştırma vb. konularda üst düzey bir seviyede olmak icap eder. Bu işin ağırlığı ise tamamen kafa ile ilgili olmasındadır. Sahnede konuşan her bir kişi için çevirmen o sayı kadar çeviri yapar. Herkes bir kez konuşurken çeviri yapan kişi her biri için ayrı tercümeler yapıyor olur ki, bu durum bir süre sonra kayışın gevşemesine sebep olur.

    Özellikle doktora çalışmaları sırasında her öğrencinin bir dönem bulaştığı çevirmenlik meslek olarak yıpratıcı ve meşekkatlidir. Öğrenciler için sadece hakim olunan konu ile ilgili çeviriler yapılırken kaliteli bir çevirmen birden fazla farklı konuda çeviri yapabilir. Bu durum da az önce bahsi geçen kayış gevşemesine bir diğer sebeptir.
    1 ...
  2. 2.
  3. Sanılanın aksine hiç hoş olmayan iş. Hiç bulaşmayın derim.

    Getirdiği asosyalliğin yanında, paranızın karşılığını (çok iyi bir yere kapak atmadıkça ki bu yerlerin sayısı son derece azdır) hiçbir zaman alamazsınız. Gecenizi gündüzünüze katıp yaptığınız koca dosya, bir kelime yüzünden tüm çeviriniz boşa gidebilir ve paranızı yiyebilirler. Yüzlerce sayfada yapacağınız küçük bir dikkatsizlik bütün emeğinizin çöpe atılmasıyla sonuçlanabilir.

    Sayfalarca çeviri yaptığınız çeviri bürosu sahibi birden ortadan kaybolabilir. Paranızı bir yıl sonra alabilirsiniz o sırada dolar euro fırlamış olabilir, paranız kuşa döner. Tatillerinize uykunuza saygı yoktur.

    Normal bir bankacı gibi mesai saatleri içinde çalışmak isterseniz maaşlı çalışırsınız ki o maaş kuş gibidir. Devlet denetimi diye hiçbir şey yok. Önüne gelen çeviri bürosu açar, para ödememek için kapatır. Diploma şu bu hiçbir şey sorulmaz. Bir faks bir bilgisayar bir yazıcı alan herkes çeviri bürosu sahibiyim diye çıkar, sizi aldatır.

    Simültane çeviri büroları veya özel şirketlerin tercümanlık kadroları dışında uzak kalın. Kitap çevirisine girmiyorum bile. Türkiye'de kitap çevirisinden düzgün para kazanmış iki kişi vardır herhalde: Harry Potter'ı çeviren çevirmen ve DaVinci'nin Şifresini çeviren çevirmen.
    1 ...
  4. 3.
  5. dostoyevski'nin beyaz geceler adlı yapıtında, sinirlerimi her sayfada okşayan çevirmenin bana işin değerini hatırlattığı şeydir. şöyle açmak gerekirse, yapıtta adam sevdiği hatuna "gel hele otur şuraya" diyerek beni derinden sarsmıştır. özetle, her insanın yapmaması gereken bir iştir
    1 ...
  6. 4.
  7. zor iştir, ama neredeyse hiç kimsenin işten saymadığı iştir.. Çoğu üniversite mezunu bile kelimelerin sözlükteki karşılıklarını yazarak çeviri yapılabildiğini sanır; siz Marksist felsefe çevirirsiniz, adam gelip ne kadar zor olabilir ki onu çevirmek der, asabınızı bozarsınız, ama iyi de para kazanmadığınız için ve yurdum insanının tek saygı kriteri de para olduğu için net bi yanıt verememiş olursunuz o cahillere, öyle sinirlenir durursunuz...
    2 ...
  8. 5.
  9. bir dildeki eseri başka bir dile çevirme işidir. türkiye'de felsefe kitapları özellikle çevirmenlerin beceriksizliği yüzünden çevrilememiştir. nietzsche eserleri, kant çevirileri ve modern veya postmodern yazarların eserleri.

    bazı çevirmenler cv'sine utanmadan doldurur, almanca bölümü okudu, almancayı o kadar iyi biliyor ki, 20 sene almanya'da yaşadı diye. kimse türkçe'ye almanca bir eser çevirirken "türkçe'yi de" iyi bilmesi gerektiğini düşünmüyor. cümleler komik, kelimeler uydurma, kemalistçe veya öztürkçece sanırım. sadece çevirmenin kendisinin anlayabileceği cümleler.

    bir örnek vereyim, deleuze'ün felsefe nedir adlı kitabını çeviren turhan ılgaz denen çevirmenin kullandığı başlık kelimeleri: "algılam, duygulam". bu kelimeler hiçbir sözlükte yoktur. bu kelimeler türkçe'de yoktur. çevirmen kıçından uydurmuş. peki çevirinin tanımına biz ne demiştik? "bir dilden başka dile" çevirmek. peki sen şimdi algılam gibi boktan bir kelimeyi uydurduktan sonra, fransızca'dan türkçe'ye mi çevirmiş oldun, yoksa fransızca'dan kendi uydurduğun dile mi? bunlar nasıl edisyondan geçiyor, nasıl yayınlanmadan önce kontrol edilmiyor anlamıyorum. tam bir rezillik. bunun daha gelişmiş versiyonu da kant çevirilerinde vardır.
    2 ...
  10. 6.
  11. Ara sıra uğraştığım ve yükseklisansımı yaptığım alandır.

    Teorik kısmı gayet zihni aydınlatır; tarih, kültür öğretir.
    Kelimesi kelimesine çeviri mentalitesi artık istenmeyendir.
    Hani çeviri kokmasın( yemek sanırsam!!) kafasındadır herkes. Bu zıt iki yaklaşım da çeviribilimde hala tartışılandır.

    Pratik kısmı?
    Ben pek hoşlanmıyorum ama işim gereği sürekli içindeyim.
    işleri zor ve saygı duyulması gereken bir meslek.

    Ve aslında dünya çevirilerle dönüyor, farkında olmasanız da.
    Kıymetimizi bilin!!
    4 ...
  12. 7.
  13. saygı duyulması gereken mesleklerden biri. değişimin, gelişimin ve küreselleşmenin hızla büyüdüğü günümüzde milletlerarası iletişimin önemi de katlanarak artıyor. ve bu portrede çevirmenlere de oldukça önemli bir görev düşüyor.
    1 ...
  14. 8.
  15. zor iştir. metindeki konu hakkında bilgili olman gerekir. teknik terimleri bilmen şarttır. edebi bir çeviri yapıyorsan, eseri bir yazar gibi çevirmen gerekir.

    Türkiye'de yaşanan ilginç bir de olay vardır. Fransız yazar (bkz: george perec)'in la disparition isimli kitabında hiç "e" harfi kullanılmamıştır. (bkz: Cemal yardımcı) bu kitabı Türkçe'ye çevirirken esere olan saygısından çeviriyi hiç "e" harfi kullanmadan bitirdi.

    Ancak sonrasında bir durum ortaya çıktı, çeviri kitaptan üç bölüm daha fazlaydı. Perec kitabını alfabeye göre bölümlere ayırmış ve "e" harfini çıkararak 25 bölüm yapmıştı. Türkçe ise 29 harfli olduğu için cemal yardımcı kitabın mantığının da yer alması gerektiğine inanıp kendisinin yazdığı üç bölümü eklemişti.

    O dönem çevirmenin böyle bir hakkı var mı diye çok tartışılmıştı.

    Not: Çeviris yapılmadan önce bu kitabı duymuş ve Fransa'ya gittiğim bir zaman almıştım. Hakikaten içinde "e" harfi yoktur ancak kimi cümleler ingilizce yazılmıştır. Yine de büyük başarı. Ayrıca sonradan yazdığı Les revenentes isimli kitabında ise sadece "e" harfi vardır sesli harf olarak.

    Not 2: la disparition'ın Rusça çevirisinde "o" harfi ispanyolca çevirisnde ise "a" harfi yoktur. Çevirmenler kendi dillerinde en çok kullanılan sesli harfi kullanmadan çevirmeye özen göstermiştir. ingilizce çevirin adı ise "A void"dir.
    4 ...
  16. 9.
  17. faso fiso iştir. artık bunları yemiyoruz ve evde sinek avlıyoruz. geç babam geç bunları....
    0 ...
  18. 10.
  19. çevirmenler olmasaydı bizler hala topaç çeviriyor olurduk, mahallemizin tozlu asfalt ara sokalarında.
    1 ...
  20. 11.
  21. tam odak istediği için, içerik genelde sıkıcı olduğu için beni boğuyor, daraltıyor. onca sıkılarak geçmiş zamana, emeğe değmiyor.
    0 ...
  22. 12.
  23. sağlam bir yayınevi denk gelmedi. herkes kendi götünü kurtarmaya bakıyor.
    0 ...
  24. 13.
  25. Türkiye'de kitap çevirisinden doğru düzgün para kazanan tek isim Harry Potter kitaplarının çevirmeni Sevin Okyay Türk'tür. Ev aldı kendisine. Harry Potter'ın çok satması, 7 cilt olması ve Yayınevinin Yapı Kredi yayınları olması bunu sağlayan faktörler.

    Meslek değil hobi veya yan iş olabilir ancak.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük