Bak güzel kardeşim, doğma büyüme bu şehirliyim. Çoğu zaman hak da veriyorum sana, benim de sövmediğim esnafı kalmamıştır çünkü her ne kadar milliyetçi hemşerilerim "onlar kürt" deyip konduramasa da o tarafların "insanlığı" çankırı'dakini üçe beşe katlar. ben de adana'da okuyorum, biliyorum çünkü param olmasa "canın sağolsun yiğenim" "bi dahaki gelişie verisin gardaş" 60 yapiyür ama ealli ver sen" babacanlıklarını çok gördüm, Allah var. Ama çankırı'daki adam 50 kuruşun hesabını yapar yalan yok. Sadece bu olsa yine iyi, gelirsin sana bir aile şevkatiyle yaklaşan ev sahibin fahiş fiyatlarla ev kakalamaya çalışır, kendi gurbete olan çoluğuna çocuğuna ne zorlukla okuttuğunu, aynısını senin aileninde yaşadığını düşünmeden senin iliğini kemiğini kurutmaya çalışır. Binbir rica, minnet tutarsın evini bu sefer burnundan getirir. yok içki içilmez, yok karı-kız atılmaz türlü türlü engeller çıkarır, sanki evini umumi geneleve çevirmeye çalışan modern nuri alço'ymuşsun gibi davranır sana . Halbuki ben çok iyi biliyorum onun oğlunun kızının bursalarda, kıbrıslarda, eskişehirlerde yediği bokları. Yalnız şunu unutma güzel insan, bu insanların böyle olmasının tek sebebi devlet ve devletin bu şehrin beyin yıkama faaliyetleridir. Çünkü buradaki garibanın kafasına öyle bir milliyetçilik zırvaları sokulmuş ve bu insanlar cehalete mahkum edilmiş ki doğu'da bile belki eşi benzeri yoktur emin ol. O adamlar aşiretleri tabu yapmış, onlara aidiyet duymuş işte orta anadolu'daki en büyük totemde, en büyük aşirette devlettir kısacası.
Ankara'nın yanıbaşında cahil bırakılmış bu kuru yağız insanların varlığı gerçekten unutulmuş. bu mecazi ya da metaforik bir anlam değil, gerçekten unutulmuşlar. Sanki sigara almaya ankara'ya gidiyorlarmış da bu durumdan mütevellit hizmete ihtiyaçları yokmuş gibi davranılmış yıllarca. Eğer sinema, tiyatro götürülmediyse bir zahmet kimse de çıkıp "aydın değil, hepsi yobaz" diye suçlamasın bu şehrin insanını. 2009 ya da 2010'da bir haber okumuştum, Cumhurbaşkanımız Abdullah gül tunceli'ye gelen ikinci cumhurbaşkanıymış, medya bunu eleştiriyordu. Çok uzaklara gitmeye gerek yok, bakın bakalım 1,5 saatlik mesafedeki çankırı'ya cumhuriyet tarihi boyunca kaç cumhurbaşkanı gelmiş?
Ankara'ya yakınlık Avantaj gibi görünse de bu durum bu memleketin laneti olmuş aslında. Hani şehire baktığın zaman adam gibi bir barı, discosu yoktur ya, bu yüzden herkes inanılmaz tutucu gözükür. Halbuki halk eğlenmeye, gezmeye tozmaya yatkındır aslında. Ama iş için ankara'ya gider, çiftçisi,, rençberi, küçük esnafı kendi sosyal statüsü ve eğlence kültürüne yönelik olarak ulus pavyonlarına atar kapağı, aileler alışveriş merkezlerinde gezer, genç ve durumu iyi olanlar tunalı'da, bahçeli'de, şimdi yeni yani park caddesinde eğlendirir kendini. Az zeki, kültürlü olanlar film festivallerine gider, kızılırmak sinemasında görme fırsatını bulamayacağı filmleri görür, saklıkent'te konsere gider sonra da zaten terk eder çankırı'yı.
Halk gezip tozmaya Ankara'ya gidip kabahatini orada işler olunca herkes orada yapılanları çankırı'da da yapmaya kalkanları ayıplar, halbuki kendisi ankara'da yapıyordur ama gizli yapıyordur. "what happens in ankara, stays in ankara" durumları. Birçok insan aslında dilediğince içkisini içebilmek, eğlenebilmek ister ama "elalem ne der" korkusuyla mutaassıp gözükürler. Üniversite isterler ama öğrenciyi eğlendirecek hiçbir şeye izin vermezler, öğretmen, memur gelsin isterler ama onlar gelince şöyle eğlenebileceği bir yere de müsaade etmezler (yunus avm yapılırken bakkal, küçük esnaf ölecek diye ağlayanlar vardı, al davalar açtınız, yapımını durdurdunuz da ne oldu? Her yere bim açıldı? Bim bitirmedi mi bakkalın, esnafın işini?)
Aslında değişim çok hızlı yakalamıştır çankırı'yı. yüksekokula öğrenci gelmeye başladığı zaman top sakallı diye adam döven, küpe takıyor diye milletin kulağından küpeyi çekip alan, oruç tutmuyor diye insanları ocağa çekip reis'in karşısında el pençe tutan adamlar bugün senden benden daha sosyal, daha entel, daha marjinal oldu. Yani devletin doğu'daki sefaleti, terörü bitireyim derken unuttuğu çocuğudur çankırı. Ama işte çankırılı napsın, anası babası hasta çocuğa bakıyor diye kendi mutluluğunu, hüznünü kendi içinde yaşamış böylece içine kapanık bir evlat olmuş işte. He değiştirmeye uğraştım ben, film festivali düzenleyeyim, boyalıca'nın kaşına içkili mekan açalım, çankırı belediyespor'a etkin, sosyal bir taraftar kulübü kuralım, nuroğlu büfenin oraya dikilen trafoyu, stadın duvarlarını adeta bir tuvalmişcesine banksy edasıyla sanata doyuralım ama hiçbiri gerçekleşmedi. bir sürü idealist vazgeçti artık çankırı'yı adam etmekten, köşesine çekilip çiçek pasajında bir yandan rakısını yudumlarken diğer yandan amerikan askerlerini nasıl denize döktüklerini anlatan eski komünistler gibi bayram tatillerinde memlekete gidip iki lafın belini kırıyoruz cafe exit'ta hepsi bu, zaten çoğu anadolu lisesi ve anadolu öğretmen lisesi tayfasıdır bunların. evlenen, çoluk çocuğa karışanlar yerlerine yerini bırakıyor ama değişen pek bir şey yok.
Son sözleirme geliyorum, senden bir ricam var, şunu unutma ki çankırı'da bulduğun dostlukları da başka hiçbir yerde bulamasın benden söylemesi. VE gezilecek yer yok suçlamasını da kabul etmiyorum istanbul'dan, ankara'dan gelen güzel kardeşim. Bir kere senin aradığın bar, disko olmasın be, zaten oranın merkezinden geliyorsun. bulmuşken kendini doğanın kucağına, tabiat ananın kollarına at ve bu da çankırı'da yeterince var. onun için eldivana git, yapraklı yaylarını dolaş, ılgaz'a çık. Hem manzara eşliğinde dilersen
çilingir sofrası kurup rakı açarsın, bu tip ortamlar ağır mı geliyor? o zaman minibüs kiralayın, alırsınız biralarınızı, yakarsınız ateşinizi bir yandan sucuk bir yandan şarap bir yandan gitar ezgileri, var mı ulan daha ötesi? Sen de böyle sosyalleşiver madem çankırı'da, bir yerin mi düşer? Çaktın?Hadi kal sağlıcakla kıps!...
okuma yazma oranı yüksek ilimiz.
savaş sırasında işgal edilmemiş, düşman eli değmemiş bir anadolu şehridir.
çankırı'da esnafa değil memura kız verilir(miş). *
bir de tabii, leblebi mevzuu var.
efendim, leblebi bilindiği gibi çorum menşeilidir.
ancak istanbul'daki kuruyemişçilerin pek çoğu, hatta yine anneannemin tespit(!)ine göre, yüzde doksanbeşi çankırı'lıdır.
hakikaten, var böyle bir şey.
bunun da sebebi zamanında çankırı'nın orta kazasına yerleşmiş bir çorumlu'nun, leblebiyle halkı tanıştırması.
tabii "bunun adı leblebi, şöyle yapılır böyle edilir, herkes öğrensin" şeklinde çankırı halkına leblebiyi öğretmekle görevlendirildiği filan da yoktu bahsi geçen zatın. ancak işte, o bir çankırılıya öğretmiş, o çankırılı da bir başkasına derken.. çankırı'da leblebi sever bir memleket olmuş.
fazla bilinmez ama.. öyle.
bir de çok rica ediyorum, çankırılılara elekçi, cingan, çingene filan demeyiniz! zira çok alınırlar, alınıyorum da. çankırı'da, bu kez dayımdan aldığım bilgiye göre zamanında 500 adet köy varmış ve bunlardan sadece iki tanesi çingene bölgesiymiş, çankırılılar çingenedir filan, palavra yani. bildiğin anadolu insanı, bildiğin türk işte kardeşim.
Orta Anadolu nun kuzeyinde, Kızılırmak ile Batı Karadeniz ana havzaları arasında yer alan Çankırı, ilin komşuları batıda Bolu, kuzeybatıda Karabük, kuzeyde Kastamonu, doğuda Çorum ve güneyde Ankara ile Kırıkkale dir. Denizden yüksekliği 723 metre olup, ülke topraklarının %o 94'lük bölümünü oluşturan toplam 7 388 Km²'lik bir alana sahiptir.
britanya'nın ab'den çıkmasının, avrupa'nın parçalanmasını baş aktörü. anlatayım.
ingiltere'de sivil idarede bulunan boris johnson, britanya'nın ab'den çıkmasını savundu. destekçiler buldu ve iş referanduma kadar gitti. yani ayrılıkçıların başı kendisi oldu. işin nihayetinde de britanya ab'den çıktı zâten.
bir dönem londra'yı da yöneten boris, milli mücadele'de ingiliz formasıyla ter döken ali kemal'in has be has torunu. ali kemal ise ,bingo, çankırılı.
görüldüğü üzre avrupa'yı birbirine düşüren çankırılılar'dır.
Çankırı'da doğanlar ve üniversite için Çankırı'ya gidenler için farklı değerlendirilebilir. Ben orada doğdum ve bundan gurur duyuyorum. Büyük şehrin küçük dostluklarındansa küçük şehrin büyük dostluklarını hayatımda hep bir artı olarak görmüşümdür. Ayrıca Çankırı'ya okumaya gidip şikayet eden insanlar tercih yapmadan önce biraz araştırmalıdır bence. Sonuçta kimse sizi zorla oraya yollamadı!
4 yıl boyunca lise okuduğum.tozu, tuzu ve kızı meşhurmuş gibi bilinen ancak bu üçlüden sadece tuzu meşhur olan diğerlerinin kafiye uyması için söylendiği ufak bir anadolu şehri.güzeldir aslında.çok şey kattı benim kültürüme,gelişimime.insanları tipik anadolu insanıdır.muhafazakardır.şiveleri biraz kastamonu , biraz ankara karışımı bir şivedir. Fazla gezilcek görülcek yeri olmamasına rağmen, memur tipi bir yaşam ve orta halli geliri olan aileler için ideal bir yerdir.