ilk başlarda kendisini hiç sevmezdim. bana göre o bazı kalıplara sıkıştırılmış bazı sembollere yüklenmişti. şimdi ona önyargıyla yaklaştığımı düşünüyorum. kitaplarını okudum. konuşmalarını dinledim. türkiye'nin sorunlarını gerçekten anlayabilmiştir. sol kesimden yana gibi görünse de bence o solun temsilcilerinden değildir. öyle bir çabaya da asla girmemelidir. hataya düşer.
karlı kayın ormanında ki truva atıdır kendisi.siyasi yaşama kalitesinden bişey kattığı görülmediği gibi, baykal gibi bir dil canbazının açıklarını anlatırken bile sesi onun kadar baskın çıkmadığı için, ezber bozan baskın' dan daha mueteber değildir.
keşke hiç edebiyata bulaşmasaydı dediğim müzisyendir kendisi. ayrıca "şu sanatçıyla dostuz... bu sanatçıyla şurada yemek yerken..." vb. cümleleri mide bulandırmaktadır.
ve güzeldi bahar saçmalıklarımız,
suyun içine limon karıştırıp,
tepebaşına değin koştuğumuz .
ve ne güzeldi dinlediğimiz türkü ,
dökülürken zülfünün dilinden birbir,
biz seninle ,
sanki hep yenik karşılaşırdık.
o söylerken biz hep dinlerdik.
ve ne güzeldi,
eve sabah inerdik.
1995'te, UNESCO Genel Direktörü Federico Mayor tarafından Özel Danışmanlığa atandı
1995'te, Gazi mahallesi acı olayların yaşandığı ve 38 kişinin öldüğü gün mahalle halkının yanındaydı, olayların yatışması için çaba gösterdi.
1995'te, Milliyet Gazetesi'nde, televizyonlardaki şiddet yayınlarına karşı protesto kampanyası başlattı. Bir ayda 400.000 imza topladı ve bunları dönemin Cumhurbaşkanı'na ve RTÜK yönetimine götürdü.
1996'da ve 2000'de, cezaevlerinde sürmekte olan ölüm oruçlarında arkadaşlarıyla birlikte arabuluculuk yaptı.
2005'te, Livaneli, Türk Ceza Yasası'nın 301. Madde'sine ilişkin TBMM'ye bir Yasa Değişikliği Tasarısı verdi. Tasarı kanun metnindeki "Türklük" kavramı yerine T.C. Anayasası tarafından tanımlandığı şekliyle, farklı kökenden vatandaşları aynı şemsiye altında toplayan "Türk ulusu" kavramının kullanılmasını öneriyordu. Önerilen değişiklik ırk vurgusunu ortadan kaldırmayı amaçlıyordu.
2006'da, Zülfü Livaneli, TBMM'ye bir önerge vererek gençler arasında artan şiddet ve fanatizmin sebeplerinin araştırılması için bir araştırma komisyonu kurulmasını talep etti; Livaneli'nin önergesi TBMM tarafından kabul edildi.
siyasi dünyadaki hayalkırıklıklarını " antalya da portakal yetiştirdim ve ankara ya gittim. bu portakalları herkesle paylaşmak istedim ama kimse kabul etmedi " şeklinde bir ironiyle anlatan, inanılmaz mütevazı, kültürlü ve yetenekli adam.
yasar kemal ile dostlugunu kiskandigim, gurbette pismis, yurduma dusmus guzel sanatci. ikisi konusurken, gezerken, yerken, icerken gidip ortalarina oturmak istedigim dunyayi guzellik kurtaracak bir insani sevmekle baslayacak her sey * diye bet sesimle sarki soylemek istedigim nadide insan.
Baglamaya baslaması tamamen babasının eseri olan , sanatci , yazar , politika adami.
olay söyle gelisiyor ; karne hediyesi olarak bisiklet bekleyen kücük zülfüye babasi baglama hediye eder , zülfü baglamayı ilk zamanlar begenmez , bir gün iyi baglamanin üstüne sinek kondumu ses cikar tarzi bişeyler duyar , duyar duymaz baglamasini masanin üstüne koyar, günlerce bekler sinek konsada ses cıksın diye.günler gecer sinek konmaz , 1 hafta olur 2 hafta olur , zülfü bekler. en sonunda bi sinek konar baglamanin üstüne. odaya muhteşem bi la sesi cıkar. sonradan ögrenir ki zülfü her gergin telde bu ses cıkar..
şerpe diye tabir edilen baglama caliş tarzini bir yasli adamdan duyar. merak eder , arastirir öyle bi baglama bulur ve ortaya mükemmel eserler cıkarır...
aslen artvinlidir. sayisiz ödülü vardir , kitaplarindan biri sinemaya uyarlanmiş , altin portakal da sayisiz ödül , avrupa konseyinde ise türkiye adina 1 ödül almiştir.
28 kasim 2007 tarihinde, anadolu üniversitesi' nde düzenlenen genç bakış programına konuk olduğu gece, sol görüşü benimseyen öğrenciler gündoğdu marşı' nı söylerken, onlarla gurur duyduğu yüzünden anlaşılan chp eski milletvekili.
deniz baykal' ın, kendisine yakın tüm partilileri görevinden aldığını, partililerin bir suçu olmadığını, sırf onlar için bu davaya devam edeceğini söylemiştir.
yaptıkları, düşünceleri, kişiliğiyle hayranlık uyandıran; yalnız ülkesi için değil dünya için gerekli büyük insan.
besteleri birbirinden güzel ve dinlenesi, kitapları ise baş köşeye konulasıdır. dünyanın en iyi bestecisi ödülü gibi onlarcasına sahiptir.
ülkenin zararına değil, tersi düşünceleri yüzünden hapislerde geçirdiği, yurtdışında mülteci olarak yaşadığı yıllar ondan birçok parça koparsa da başka türlü kazanamayacağı binbir hediye vermiştir.
başarabileceği her işi yapma hakkını kendinde görmüş ve bunu elinden geldiğince yerine getirmiştir; kim ne derse desin devletler hangi engelleri koyarsa koysun..
değeri çok çok sonraları anlaşılmıştır ama
dilediği gibi sonsuza dek yaşayabilecektir.
kalplerde, müziğinde, her türlü eserinde..
gazeteci, yazar, oyuncu, muzisyen, bestekar, siyasetci, yonetmen,oyuncu... hihihe nefesim kesildi!
iste ancak bizim gibi toplumlarda boyle insanlar basarili olur,her seyi biliyor. iyi bir siyasetci degil,iyi bir gazeteci de degil iyi bir muzisyen diyebiliriz evet ama her seyi yapmak zorunda degilsin ki!
özcan deniz'in patavatsızlığı yüzünden elinde mikrofonla kalakalmış üstat. yahu yanyana gelmişsiniz, ikinizinde elinde mikrofon. ben bile anladım düet yapılacağını ama özcan beyin "ben, ben, ben"ciliği olayı mahvetti. ayıp ulan saygısından susar insan...