geçenlerde arkadaşla haklarında muhabbet ederken şöyle bir keşif yaptığımız cesetlerdir.
şimdi bu zombiler zaten yaşamıyor. yani beyin yemezlerse ölmezler. yani insanlığın soyu tükense de türleri devam edebilir. peki bu bedenler hayata tekrar dönüyor diyelim. e kolları bacakları çalışıyor. hadi konuşmamalarını sadece refleksleri çalışıyor diye açıklayalım. nefes de almıyorlar nasıl olsa. peki o abuk subuk bağırma sesleri neden çıkıyor? zombiler neden hep parçalanan ve düzgün yürüyemeyen cesetler olarak kabul edilir? daha yeni ölen biri bile zombi olunca anında çürümeye başlıyor. hadi salgın yüzünden dedik buna da. türü öyleymiş diyen var, neyse. niye adam gibi yürüyemiyorlar? refleksleri çalışıyor işte. kasları çürüse hiç yürüyemez. neyse yine bir teze karşı koyduğum antiteze de antitez koyup olayı doğrulayarak başladığım yere geri dönmüş biçimde yazımı bitiriyorum. ne güzel çürütmüştük işte koskoca zombi olayını.
world war z yi izleyip israilin yaydigini dusundugum virus bir tek onlar hazirlikli oluyor. ha daha sonra onlarda babayi aliyor. demekki onlarda yaymamis.
holywood tarafından ölüden daha canlı hale getirilen yaratık.
amk ilk zombiler çıktığında bunlar ağır aksak, düşe kalka yürüyorlar, embesil gibi davranıyorlardı. resident evil'i hatırlayın ya da diğer filmleri. sonra ne olduysa bunlar zeki çevik sporcu kıvamında hareket etmeye başladılar. en son Brad pitt'in filmindeki zombiler. resmen uçuyor amk adamlar.
amerikada herkesin zombiye dönüşmesi durumunda hayatta kalmak için planlarını yapan bir de dernek mevcuttur. dernek başkanı bir belgeselde bilim adamlarının bu tarz deneyler yaptığını ve er ya da geç yayılmanın gerçekleşeceğini söylemiştir.
hatta dernek üyeleri böyle bir durumda şehirde çıkacakları toplanma noktasını rüzgarla virüsün ulaşamayacağı bir yer olarak seçtiklerini belirterek beni benden almıştır.
not: bir dönem sokakta insanlara saldırıp onları ısıran biri peydah olmuştu. ya da bir kaç kişi. deli çok arkadaş kimi zaptedicen?
herkesin sadece filmlerde izlediği kadar cevap vereceği soru cümlesidir.
bize zombileri yavaş yürüyen, garip ses çıkaran, insan etine susamış yaratıklar olarak gösterdiler. ya işin aslı öyle değilse?
kökeni haiti'deki vudu ayinleri ile alakalı bir mit'tir. tabii ki bu günlere gelmesindeki en önemli etken usta yönetmen romero'nun kendini de bugünkü ününe ulaştıran serisidir.
Geçmişi vampirler kadar olmasa da efsanelere dayalıdır. Aslında çok önceden Voodoo büyücüleri köle amacıyla kullanmak için ölülere büyü yapıp canlandırıyormuş. Daha sonra bu filmlere yansıtılmıştır. ilk olarak 1938'de bi zombi filmi yapılmıştır. Asıl devrim ise 1968'de George A. Romero'nun Night of the Living Dead filmiyle başlamıştır. O günden bu yana dünya fenomeni olmuş varlıklardandır. Vampirleri geride bırakmışlardır. inceleyecek olursak; akılsızlardır. zombi olma sebebi genelde radyasyon, virüs vb. Et yemeyi açlıktan değil içgüdüsel olarak istemektedirler. amaçları yoktur, sese ve ışığa karşı duyarlıdırlar. velashıl bunlar; hastalıklı insanlarla karıştırılmamalıdır. 28 Days Later, REC gibi serilerdeki zombi değil, kudurmuş insan tipleridir. zombi değillerdir. zombiler insan eti yer onlar yemez. zombileri öldürmek için beyinlerine hasar vermek gerekir ama onları öldürmek için her hangi bi yerlerinden vurmak yeterlidir.
ilk kez Batı Afrika kabilelerindeki büyüler vodoo'lar ile birlikte kullanilmis olan sozcuk, Romero'nun kült filmiyle beraber sinemada yaygınlaşmış ve ölmeyen insanlar sürüsü şeklinde senaryolarda yer bulmuştur. Ayrıca ota dönmüş, hipnotize olmuş donuk tipler için de kullanılabilen bir sözcüktür.