kadıköy'de migrosun karşı sokağında 'ara sokak' adlı barda çıkan, alp ve ezgi adlı iki gitarist arkadaştan oluşan gurubun adıdır. sahneleri güzel, mekan ise şirince biryerdir. tavsiye de edilir.
şeker portakalı adlı dizi kitabın baş kahramanı. her okuduğumuzda insanın içini kıpırdatan gözlerini dolduran sevimli çocuk.
zamanında harry potter'dan daha popüler olan neredeyse sezercik kadar ünlü bu yavrucak, şimdilerde evlenmiş, oto sanayi sektöründe bir man kamyon servisinde kaportacı olarak çalışmakta, üç çocuğu, hanımı, bir kaç tavuk ve portakal ağacıyla birlikte ismini veremeyeceğim bir kıyı kentinde gayet mütevazi bir hayat sürmektedir.
babası olarak gördüğü MANUEL VOLODERES ölünce zézé ile birlikte ağlamanızın muhtemel olabileceği, sizi çocukluğunuza götürecek, sizi kucağınıza alan seven bir babanın sizin için de bir özlem olduğunu hatırlatacak,böyle sevgi dolu zeki çok duygusal ve hayal perest bir çocuğunuzun olabilmesi için herşeyi verebileceğinizi düşünmenizi sağlıyacak bir karakterdir.
(bkz: kendime evlat edindiğim karakter.)
(bkz: özledim mi açar açar okurum)
(bkz: hem gülerim hem ağlarım..)
(bkz: göz yaşlarından sayfaları buruşan kitap)
mangaratiba isimli banliyö trenini bekleyip, altında ezilen arkadaşı için "kaatiiilllllllllll" diye bağırmış kahraman. kitapta en çok aklımda yer eden ve mühayyilemi süsleyen sahnedir.
Belli yaş üzeri bekar erkeklerin tanımaması gereken dünyalar tatlısı kahraman. Çünkü insan belli bir yaştan sonra bu çocuğu tanırsa evlenmeye, çocuk sahibi olmaya ve baba olmaya korkuyor.