Günümüz şartlarında başını sokacak ev buldun mu kralsın. Tabiki Gönül villalar şatolar ister. Kim ister ki giriş katta oturmak. eşimle ilk evlendiğimizde oturmuştuk. Yüksek giriş balkonlu 2+1 bir ev. iyi ki diyorum çünkü o kutu gibi ev ara kat konumundaydı. 3 yıl oturdum ve o ev sayesinde ev aldık.
bundan önceki ev dışarıdan 3.kat ama ben 1.katta oturuyordum. o da iyi değil bana gelenler depoya bakkalın arka kapısından bakkala girmeye çalışıyordu.bodrumla birlikte kot fazlaydı. gece gece merdivende insan arıyordum.
giriş kat apartmanla aynı hizada. bodrum üstü işte yeryüzünde oturuyorum. kapı şifreli kimse zile falan basmıyor.
bundan önceki evi seviyordum ama çok büyük geliyordu ev sahibi öldü taşındım.
ben girişteyim zemin mi oluyor. ev bulduğuma seviniyorum güneş falan sikimde değil. isterse hiç doğmasın.
arkadaş çatı kat buldu götü donuyor umrunda değil . bekarsan ev bulunca kene gibi yapışacaksın çıkmayacaksın. ev benim olmadıktan sonra güneş götümde doğsa neye yarar.
asansör olmayan bir binanın zemin katı olduğu varsayılırsa; yaşlıların arayıp da bulamadıkları ballı durumdur. sağlık sorununuz, engeliniz yoksa orta katlar avantajlıdır.
bahçeli ve yeterince korunaklı ile harikadır. tepinseniz, rahatsız olacak alt kat komşusu olmayacaktır.
hayattan soğutur insanı.. başa gelebilecek en can sıkıcı işlerden birisidir.
evin kenarındaki yoldan geçen insanlar bile evinizin içine bakar, durur. yahu mutfaga neden bakar bir insan?
millet külotlarıyla baksırlarıyla a balkonlarına çıkarken, siz evin içinde fuhuş dönüyormuş gibi hisse kapılırsınız.
evdee perde takılı olsa bile yine kendinizi güvende hissetmezsiniz.
bir de pencere önünde bol dallı-yapraklı bir ağaç varsa, o evin içi hergün, 24 saat boyunca karanlıktır. insanı süesayd duygulara garkeder.*
ev halkı zombi gibi olur, gündüz gelen misafirde bile, 1-2 saat içinde depresif etki oluşturur.
(bkz: ay hüsnü benim içim daraldı valla)