ilkokul- ortaokulda toplanmaya baslanır cocuklar, ki bunlar genellikle maddi durumu kotu olan ailelerin cocuklarıdır. kapasiteleri sıra arkadaslarından farklı degildir. farklılık onların gittigi kurslara gidememeleri veya ailelerinin mutasıp yetiştirilme taraftarı olmalarıdır. işte bu cocuklar itinayla secilir ve onlara sozde super olanaklar sunulan, genelde parasız yatılı okullara , dersanelere tıkılırlar. ha babam calsıtırırlar. siz okul bahcesinde oynayıp zıplarken, arkadaslarla gezip tozarken onlar abla!! ve abileriyle!! calısır da calısırlar. cocukluklarını yasayamazlar, sosyal ilişkilerde git gide zayıflarlar, zamanla karsı cinsle konusmamaya, goz goze gelmemeye baslarlar. herseyin saati bellidir; yemenin , içmenin, calısmanın, namazın, dini konusmaların vs vs. hayatta calısmaktan ve ibadet etmekten baska hiç bir sey yapamayan bu cocuklar sonunda dereceler yapıp, iyi universitelere yerlesirler. universite hayatında da calısmaya devam ederler, alısmıslardır bir kere. etraflarında kendileri gibi yetişmiş arkadaslarıyla, gozler onde okula gidip gelirler. sosoyal hayat yine sıfırdır ama okul dereceyle bitirilir. sonra akademik kariyer hobodo hobodo...
zeki mi dediniz? 7/24 calısıtırılan yarıs atlarıdır onlar. hizmet etmeyi amac edindikleri cartları curtları geciyorum.
ve hala hesabını sormuyorlarsa calınan cocukluklarının, oyunlarının; dikilmiş en luzumsuz kazıklardır bence..
bilim adamı nasıl olunur diye anlatılan konferanslarda ilk maddelerden biridir tarafsız düşünebilmek.
bu nedenle genelde bilim adamları her olaya tarafsız bakar, bir olayın nasıl gerçekleştiğini bulabilmek için binlerce deney yapar flan filan. ama dinde bu olay maalesef ki dine hakim kişilerin hükmetme sevdası nedeniyle yok edilmiştir. dnde sorgulama yoktur * deney veya benzeri bir sonuçla ulaşılabilecek gizli gerçekler allahın inayeti denilip çıkılır.
ama işin bir de geçmişteki yönü var;
müslümanlık tarihinin en modern ve en çağdaş düzeyde olduğu dönemlerde alimlerimizin kaynağı kur'an-ı kerim olan birçok bilgiyi dünyaya sundukları da bir gerçektir.
şimdilerde pastör'e mal edilen mikro organizmaların buluşunu akşemsettin'in bir eserinde olduğunu söylemek bazılarına pek inandırıcı gelmeyebilir; acı ama gerçek.
din doğru algılanıp yorumlanmadığı zaman bilimin önünde bir engel olabilir ama özellikle kur'an-ı kerim'in dünyada keşfedilmemiş binlerce gerçeği barındırdığı da büyük bir gerçektir.
dini engelleyici görmekten çok allah'ın verdiği aklı, düşünceyi bu yol kılavuzuyla birlikte kullanan insan dünyadaki tüm gerçeklerin içinde olduğu bir hazineye kavuşmuş olacaktır. ama insan kolayına kaçıp allah'ın inayetine bak yumurtaya can veren rabbim sen ulusun deyip dönüp giderse işte böyle sözlüklerde salak salak tartışan, dünyadan bihaber ahkam kesen bir nesil meydana gelir.
zeki insanların, içinden çıkamadıkları mucizevi olayları, eninde sonunda bir tanrıya atfetmeleri ve böyle bir gücü kabul etmeleri ile sonuçlanır. sonra dinler araştırılır, zekiliğine göre tutarlı olan hak dini bulacaktır.
dinini tek başına yaşayan, huzuru bulan kişidir.
dinin yüzyıllar önce toplumu yönetmek ve yönlendirmek için ortaya çıkarıldığını bilen, ilkel ve cahil toplumları yönetmek için kullanıldığının farkında olan kişidir de. bu kişi aynı zamanda dindar olabilir, olmayabilir. aslen zeki kişinin dindar olmasıyla ilgili doğrudan bağlantı kurmak mümkün değildir.
başlığa göre dünyanın en zeki insanlarının budist rahipler olmasını gerektiren durumdur. zira adamlar tapınaktan çıkmayıp, yemeden içmeden dua ve zikir alemindeler.
zeki insan tüm dinleri sorgulayan insandır.hangi konuda olursa olsun eğer ki din işin içine girerse insan yanılabilir ve inançlarının kurbanı olur.bu nedenden dolayıdır ki zeki insanların dindar olması genellemesi tüm genellemeler gibi yanlıştır.
tarihe geçmiş dindar bilim adamı yoktur. zaten dindarlıkla bilim adamının başarısı doğru orantılı olmuş olsaydı, tüm büyük bilim adamları müslüman devletlerden çıkardı. bu devletlerin çoğu dini fanatikçe yaşamaktadırlar.
birey, dini inancından uzaklaşırsa olaylara daha objektif ve eleştirel bakabilir. dindar birey ise objektiflikten daha ziyade bulgularına dine uydurmaya çalışır, insanlığı yanıltır.
bunları en güzel örnek türkiye'dir, osmanlı dönemiyle cumhuriyet dönemini karşılaştırırsanız ne söylemek istediğimi anlarsınız.
muslumanlar icin pek dogru sayilamayacak onerme. geneli yobazlik-dindarlik olcusunu koruyamayacak kadar odundur. diger dinler icin dusunuldugunde evet; dindar insanlarin zeki oldugu harbiden gercektir.
dindar insanın zekasını geliştirebilme gibi bir lüksü olamaz. zeka fikir teatileriyle, karşıt düşünceleri araştırarak ve akıllı soruları bulup ona doğru cevaplar arayarak gelişir. dindar birinin en basitinden din nedeniyle sınırlarının çok dar olması sebebiyle böyle bir ihtimalinin olmadığı aşikardır.
zor rastlanabilir bir olgudur. ama tanrıya inanırlar bir çoğu... müslümandırlar ama namaz kılmazlar, hıristiyandırlar fakat protestandırlar. çoğu ateistim diyen de aptaldır en azından agnostik olmak gerekir zekice davranabilmek için.
zeka malzemedir, kullanabilmek meziyettir. dogma da da neyi kullanır insan, kullanır mı tartışması su götürmez. şimdi dindarlar zekalarını kullanmıyor demek ki dersem; annem bana kavga çıkarttığım için küsebilir sevgili sözlük, uslu olmak lazım.
saçmalıktan öteye gidemeyecek bir önermedir. aslında dindar olmamak da zekadan ötürü meydana gelmemektedir haliyle dini inancın zekayla alakalı olamayacağı aşikardır; zira onlarca üstün zekalı ateist, onlarca çok zeki dindar falan var.
elimizde şimdilik zeki insanların dindar gözükmesi var, ileride ne olur kestiremiyorum tam. neyse biz konumuza dönelim. zeki insanlar dindar gözükür. evet. niye mi? e zeki lan adı üstünde. hendek deve cahil laf anlatmak filan, niye uğraşsın ki adam, zeki o. dindar gözükmesin de boş işlerle mi uğraşsın? niye tepki toplasın? niye insanlar durup dururken onun sinirini bozsun? niye var olup olmadığını kimsenin bilmediği bi şeye körü körüne inanmadığı için "kötü adam" olsun?
ha bulunduğu yerle de ilgisi vardır illa ki. türkiye'deyse bu zeki vatandaş emin ol ki inanıyodur.yani sen öyle sanıyosundur da neyse.