öncelikle söyledikleri şeyleri önceden bildiğimiz belgesel yapımı. merkez bankası'nın ne olduğunu gayet iyi biliyoruz haliyle. T.c merkez bankası da tamamen devletin malı değildir. özel ortaklıkları vardır. son olarak zeitgeist te olmayan birşeyi söyleyeyim-bunları bilmek için belgesel izlemeye gerek tok açın okuyun- ; türkiye de hazine bono su hariç herşeyi kimin aldığı bellidir. hazine bonosunun kimin aldığını ismen bilemezsiniz. bunu değiştirmek isteyen 2 spk başkanı ve 1 bakan ı çozurttular.
film, jordan maxwell e ait şu sözlerle başlamıştır.
düşündüklerimi, anladıklarımızı, nereden geldiğimizi ve bundan sonra ne yapacağımızı daha derin araştırdıkça bize ne kadar yalan söylendiğini göreceksiniz. dünyadaki her kurum tarafından kandırıldık. bir dakika durun ve dini kurumların neden bu dünya üzerinde işlerine karışılmayan tek kurum olduğunu düşünün. dini kurumlar, dünyadaki pisliğin merkezindedir. dini kurumların hepsi devletinizi ve hükümetinizi kuran, size bu yozlaşmış eğitim sistemini getiren ve uluslar arası banka karterlerini kuran bir avuç insan tarafından oluşturuldu. çünkü siz ve aileniz, efendilerinizin umrunda değilsiniz! onların umursadıkları tek şey her, zaman olduğu gibi sadece bu koca dünyaya hükmetmek. bizler gerçeklerden uzaklaştırılıp evrendeki ilahi bir gücün varlığına, tanrı denen adama inandırıldık. tanrının ne olduğunu bilmiyorum ama ne olmadığını biliyorum. kendinizi gerçeği görmek için hazırlayıp, sonu nereye varırsa varsın, ucu nereye dokunursa dokunsun gerçekten madolyonun öteki yüzüne bakmak isterseniz yolun bir yerinde ilahi adalete kafa tuttuğunuzu fark edeceksiniz. kendinizi ne kadar iyi eğitirseniz çevrenizdeki olayları o kadar iyi kavrarsınız. her şey daha açık görünür ve etrafınızdaki yalanları görmeye başlarsınız. gerçeği bilmeniz gerekiyor, gerçeği aramanız gerekiyor. gerçek sizi özgür kılacak.
film, bilimsel kaynaklara dayanarak dünyadaki tanrı inancının mitolojik olduğunu savunmuştur. şöyle ki;
peki, ama pascalın hayatını dine adamasıyla ne ilgisi var? diye sordu micheal.
pascal beklenen değer teorisini kullanarak hayatını dine adaması gerektiğini kanıtladı. her matematikçi gibi o da, bu soruyu bir formüle indirgedi.
hangisi daha büyüktür?
a) beklenen değer (hedonizm yani fiziksel yaşamdan zevk alma-)
ya da
b) beklenen değer ( dini hayat)
varsayalım
a) olasılık (ölümden sonra hayat yok) * ( hedonizmden alınacak zevk) + olasılık (ölümden sonra hayat var)* (sonsuza dek lanetlenmek)
ve
b) olasılık( ölümden sonra hayat yok) * (dinden alınacak zevk) +olasılık (olasılık ölümden sonra hayat var) * (sonsuz mutluluk)
paskalın mantığı çok basitti: eğer (a), (b) den büyükse o zaman hedonizme devam edecekti, ama eğer (a), (b)den küçükse o zaman dindar olmalıydı.
ama değişkenlerin değerini bilmeden bu denklemi nasıl çözdü? diye sordu micheal..
bikaç varsayımda bulundu, örneğin, sonsuz mutluğun değeri pozitif sonsuzdu ve sonsuza dek lanetlenmenin değeri negatif sonsuzdu.
sonsuz mutluluk= + sonsuz
sonsuza dek lanetlenmek= - sonsuz
eğer bir denklemde sonsuzu kullanırsanız bu diğer her şeyi etkiler, çünkü çok büyük bir sayıdır, böylece (a) hedonizmin beklenen değeri negatif sonsuz ve (b) dini hayatın değeri pozitif sonsuz.
(a) hedonizm= - sonsuz ve (b) din= + sonsuz
o zaman
(a) < (b) böylece
(b) bek. değer (hedonizm) < bek. değer (dini hayat)
hayatınızda yeri, etkisi olan birçok olayın yalan olduğunu gösteren bir belgeseldir. yalanlarla uyutulan bir neslin yeniden bilinçlenmesi için izlenmesi şarttır.
ha bu belgesel şunu da gösterdi bana; kendinden başka hiçbir şeye güvenmeyeceksin, inanmayacaksın. politika, din, terörizm. hepsi birilerinin parmağının ucunda insanları yönlendirmek için küçük bir araç. medya sayesinde insanları çok güzel yönlendirdiler yönlendiriyorlar. bunun devam etmemesi için tek gereken şey bilinlenmek. insanın kendinin farkına varması. bu belgesel de bunun için çok güzel bir araç. izleyin izletin...
son derece değişik ve tartışmalı bir belgesel.hristiyanlığın bazı dini figürlerle benzerliği, 11 eylül olayları ve dünya bankası oluşma teorileri anlatılmış. izleyiniz, izlettiriniz efenim.
hiç kuşkusuz insanlığın geleceğini şekillendirmesi açısından en etkileyici belgesel. dünya üzerinde abd yanlısı ülke başkanlarına para götüren adamın itirafları en inandırıcı kısım olmuş. ben de diyorum burak erdoğan bu gemiyi hangi parayla aldı.
uyan artık mesajı veren, insanların nasıl sömürüldüğünü gözler önüne seren, anlattıklarına ister inanılsın ister inanılmasın ama farklı bakış açıları yakalamak adına mutlaka izlenmesi ve izletilmesi gereken belgesel.
daha önce farklı kaynaklarda farklı şekillerde dile getirilmiş çarpıcı konuları derleyip toparlayarak gözümüze sokan, yaşadığımız daha doğrusu bize yaşatılan yalan hayatın iç yüzünü gözler önüne seren, süper belgesel.
insanların aslında "modern köle" olduklarını vurgulayan şuana kadar 2 serisi çekilmiş belgesel film. diğeri için (bkz: zeitgeist addendum).
fikrin önde gelen temsilcisi Jacque Fresco; 1916 doğumlu, endüstri mühendisi, mimari tasarımcı, toplum mühendisi. dünyanın en zeki insanlarından biri olduğu çeşitli saygın kurumlar ve insanlar tarafından kabul ediliyor ve tamamen değişecek kökünden değişecek bir dünya düzeni tasarlıyor.
krizlerin, sadece bankalar yüzünden çıktığını, hammadde ve işgücünün yerindeyken sırf finansal sistemin arızaları yüzünden insanların acı çektiğini ve bu yüzden en az sorgulanan "para" sistemini sorguladığını dile getiren Jacque Fresco, belgeselde, sistemin insanları önemsemediğini, insanların otomasyonun henüz gelmemiş olduğu yerlerde çalıştırıldığını belirtiyor.
izleyen herkesin eminim ki kafasında soru işaretleri oluşmasına neden olmuştur.süregelmiş inançlar nasıl bu kadar desteklenip açıklanmış cidden hayret verici.o çok güvendiğimiz,müthiş tirajlara sahip,koltukaltında gezdirmenin insana bir değer katacağına inanılan medya * aslında neler de neler yaparmış da uyurmuşuz biz.gerçi filmi izledikten sonra yahu bunlar da gerçek mi acaba,belki de yanıltılıyorum,bu da bir komplo teorisi olamaz mı ki düşüncesini akla getirse de en azından insanın içine bir kurt düşmesini sağlıyor hatta işkillendiriyor epeyce.bir de filmde merkez bankasının aslını anlatan bir kısım var ki değinmeden geçemicem.biz merkez bankalarını bunca zamandır iyi bildik, olmalı dedik , destekledik şimdi bu izlediğimiz ne peki?iktisat öğrencileri izleyin bu filmi...1929 buhranı (bkz: great depression),hepimizin bildiği abdli büyük bankaların ki birçoğu dünya çapına yayılmış durumdadır aslına ne amaçlara hzmet için kuruldukları&batırıldıkları hakkında epey açıklayıcı bilgiler mevcut.bu kadar zaman iktisat okudum kimse bana böyle bir şey söylemedi bence bu film (bkz: iibf) 'de izlettirilmeli.
2 bölümünüde her insanın izlemesi gerekmektedir. gerçekten çok ilginç ve bilmediğimiz şeyler var. bazı şeylere duyarlı olunması için kesinlikle izlenmelidir.
tek kelime ile süper belgesel.
kafası çalışan her insan kendinden bişeyler bulabilir ve özellikle iinci bölümdeki dünya sorunlarına çözümler çok mantlı... http://www.gunlukfilm.com/index.php?s=zeitgeist dan izlenebilir.
hala ''tanrının mesajları'' sandığı kutsal kitaplarda mucizeler arayan,
cennetteki hurilere hazırlanan,
cehennemde kavurmakla tehdit eden tanrı'ya,
cinlere-perilere inanıp,
gök taşlarına tapan-şeytan taşlayan,
sakal kılları-hırkalar-papuçlar karşısında tüyleri ürperen,
kendinden olmayanlarının kafasını kesmek isteyen,
kadınları-kızları çuvallara sokup-toplumdan uzaklaştıran,
peygamber de yaptı diye; torunu yaşındaki kız çocuklarıyla evlenen,
eski medeniyetlerin bilim yoluyla ulaştığı bilgileri yarım-yamalak yazan kutsal dediği kitap'tan, kimya-fizik formülleri çıkarmaya uğraşan,
isa-musa gibi tarihte yaşamamış olanların ağzına konan yahudi laflarına inanan,
ve inancıyla gurur duyanlara kapak olacak gerçekler dizisidir.
ayrıca amerika gerçekleşen sistemin çok benzerinin türkiye'de de gerçekleştiği gözlerden kaçmamaktadır. 12 eylüle giden yol, eğitim sistemine müdehale edip berbat etmek, halkın beynini boşaltmaya çalışmak, terör örgütünü ortadan kaldırmaktaki isteksizlik vs.
ilk iki bölümü bildiğimizden çok farklı birşey anlatmasa da -ki güçlü bir anlatımı vardır yine de- 3. bölümü hayli ilginç ve güzeldir. rockefeller ailesinin geçtiği her bölüm ağız açık izlenebilir. bu aile zaten herkesin ismine kulak aşinalığı olan bir aile. beni düşündüren kısım, bu ailede nasıl bir eğitim vardır ki bir tane bile mi adam çıkmaz.
"asla bulamayacakları biri için mağaraları araştıran bir sürü adam göreceksin"
belgesel.
böyle olunca belge de bekliyor insan.
belki gelmem gelemem beş dakika bekle git.
bir örnekle devam edelim:
örneğin hazreti isa'nın yokluğundan, aslında hiç yaşamadığından bahsederken diyor ki "şöyle şöyle bir adam varmış, aynen isa gibi babasız doğmuş, bebekken konuşmuş, şu olmuş bu olmuş, isa da bunun kolpa malzemeden yapılmış, uydurulmuşudur"
şekerim sana dayanak noktası oluşturan adamın yaşadığından emin olamadan yaşadığını varsayarak öteki adamın yaşadığı iddiasını çürütüyorsun.
cümleyi kısaltayım:
"isa şu adamın taklidir"deki 'taklit edilen adam'ın varlığından nasıl emin oldun ki isa'nın yaşamadığına kanaat getirdin?
şunu unutma ki bugün akşam haberlerinde "honolulu'da yapılan toplu intiharda 30 kişi öldü" gibi bir haber verilse buna inanacaksın.
dinler tarihiyle ilgili bilgi verirken ve üzerine yorum sosu dökerken islam'dan hiç sözetmeyen the movie. islam ile ilgili sadece 'terör' üst kavramıyla sunduğu ortadoğu görüntüleri var.
sakat bir kafa yapısı ile numerolojiden falandan yola çıkarak bir bütüne ulaşmaya/ ulaştırmaya çalışan the movie.
hristiyanlık ile ilgili klasik şeyleri anlatan, savunan belgesel. hristiyanlığı yeterince sorgulamış bir hristiyan olarak artık insanların bu mitoloji-hristiyanlık bağlantısı safsatasını bir kenara bırakması taraftarıyım. komik bir iddia.
etrafında olanlara biraz olsun ilgi duyan, değişik açılardan bakmayı akıl edebilen her insanın farkında olduğu gerçekleri kanıtlara dayandırarak, geliştirerek önümüze sunan muhteşem belgesel. ne kadar çok insana ulaşabilirse farkındalık o kadar hızlı artacak ve belki de bişeyleri değiştirebilecektir... hmm hayır belgeselde de söylendiği gibi değiştirebileceğiz.
dipnot : kesinlikle bir kişisel gelişim belgeseli değildir, izleyenlerin "olm 3. gözüm acıldı lan, aha bak alnımda" gibi sözlerine inanmayın. onlara da söyleyin tekrar dikkatli izlesinler.
modern yaşamın tüm yalanlarını çat çat insanın yüzüne vuran harikulade belgesel. kişi bu belgeseli izledikten sonra, yaşamak zorunda olduğu bu gök kubbeden kalkan ilk mekikle kaçmak ister. lanet olsun böyle dünyaya...