dönüp dolaşıyorum, vakitler, mesafeler hepsi geçiyor , bütün düşünceler teker teker..
yine her şey cemal süreya'ya çıkıyor sanki.. ona geliyor bütün yollar.
gidiyor işte... ne tutabiliyorsun, ne geri dönebiliyorsun. elinde kalan da sadece anıların ve duyguların oluyor. onlar da giderse işte o zaman yalnız kalıyorsun. acımasız bir durum.
zaman akıp giderken çoğumuzun tek yaptığı aslında yakınmak ve hayatın bize getirdiklerinden sürekli şikayet etmek, neden yavaş gerçekleşiyor her şey, neden istediğimizi istediğimiz zamanda alamıyoruz, neden hayat gözümüzün önünden hızla akıp giderken biz yerimizde sayıyoruz hala... çok zor değil mi böyle yaşamak?!
öyleyse kalk, silkelen ve hayatın hızına yetişmeye çalış, herkesin yaptığını yine yapma ama önüne çıkan her fırsatı değerlendirmeye çalış, bunu yaparken akıllı davran ve her önüne gelene balıklama atlama, zekanla zamanı kavra aklınla onu yerden yere vur ve işte zamanı yendin ve hatta önüne bile geçtin demektir.
her şey bu şekilde o kadar basit ki, ama kaçımız bunu yapabiliyoruz ki?... Ben bile öyle zamanlar oldu ki maalesef yapamadım, çok zorladım şartları ama her şey zaten o kadar zordu ki şartları zorlasam da o zoru kıramadığım zamanlar da oldu. biliyorum insanın oturduğu yerden ahkam kesmesi doğru değil ama böyle durumlarda başka yapacağın bir şey de kalmıyor. bu kadar işte. hayat böyle...
Aralarında birbirlerine "(Dünyada) sadece on (gün) kaldınız" diye gizli gizli konuşacaklar. -Onların, hakkında konuşacakları şeyi biz daha iyi biliriz.- O vakit içlerinden en aklı başında olanları, "Siz sadece bir gün kaldınız" diyecektir. (taha-103-104)
gördün; doğumdan sonra hayat var, hemde anne karnındaki hayatla kıyaslanamayacak derecede müthiş bir hayat, aynen de ölümden sonra baki bir hayat var bu dünyayı zindan hükmünde kılacak kadar müthiş, sen de gideceksin ve elemsiz sıkıntısız ve sonusuz olduğunu bildiğin için alacağın lezzetlerin de sonsuz olacağı bir hayat, şunları dikkatle ve sabırla oku ve dünyanın cam parçalarını elmasa tercih etme,
"ey nefis! başta habibullah, bütün ahbabın, kabrin öbür tarafındadırlar. burada kalan bir iki tane ise, onlar da gidiyorlar. ölümden ürküp, kabirden korkup başını çevirme. merdâne kabre bak, dinle, ne talep eder? erkekçesine ölümün yüzüne gül, bak, ne ister. sakın gafil olup ikinci adama benzeme.(ikinci adamın ne olduğunu anlamayanlar 14.sözün hatimesi 'gafil kafaya tokmaktır' okumalı google dan aratıp)
ey nefsim! deme, "zaman değişmiş, asır başkalaşmış. herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder(taparcasına sever), derd-i maişetle(geçim derdiyle) sarhoştur."
çünkü ölüm değişmiyor. firak(ayrılık), bekaya kalb olup başkalaşmıyor. acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor, ziyadeleşiyor. beşer yolculuğu kesilmiyor, sür'at peydâ ediyor.
hem deme, "ben de herkes gibiyim." çünkü herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır.
hem kendini başıboş zannetme. zira şu misafirhane-i dünyada, nazar-ı hikmetle baksan, hiçbir şeyi nizamsız, gayesiz göremezsin. nasıl sen nizamsız, gayesiz kalabilirsin?"
gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar.
said nursi.
tamamen bir çelişkidir zaman. Birşeyi beklerken, dakikaları, günleri sayarsında geçmez. Ama bazende yetişemezsin hızına akıp gider. Arkana dönüp baktığında, geride kalanların nasıl eskidiğini görürsün.
Istenilenin aksine davranır zaman çoğu zaman...
Yaş geçiyor ve ölümü bekliyoruz usulca. Kendimize sadece bunu sormamız gerekiyor biz ne için yaşıyoruz. Hayallerimiz neler gerçekler neler. Daha kaliteli yaşamak için çabalar insanlar ama dört dörtlük bir hayata kavusamazlar. Kavanozdan kurtulmaya çalışan karınca misali...
ama geçmişe dönüp bakınca görüyorsun ki, ne çabuk geçip gitmiş yıllar.
eski hatıraları canlandıran yollara, sokaklara, binalara giriyorsun artık o eski yolun, sokağın, binan değiller. üzülmüyorsun ama buruk bir his oluyor derinlerde.
eski mesajları okuyorsun ve kimisini ancak okurken hatırlayabiliyorsun.
yüzünde sadece bir gülümseme oluşuyor.
zaman akıp gidiyor ve buna bağlı olarak hayat da değişiyor, sen değişiyorsun.
farkında olmadan.
bugün içerisinde bulunduğun zaman dilimi de değişiyor, bunu görüyorsun kısa bir süreliğine de olsa. yarın unutacak da olsan.
Belli bir yaştan sonra hızlıca akıp gidiyor zaman. daha dün doğan yeğenim bugün arayıp ben okula gideceğim çantamı senle alalım diyor. Diğeri büyümüş ergen olmuş bir şey beğenmiyor düzenli arayıp gazını alıyorum sana bu davranışları yakıştıramadım diye vay ne zaman hızlı geçiyor akıp gidiyor.