bundan 20-21 yıl evvel tek derdim çarpım tablosu ezberlemekti. Bu öyle bir dertti ki; tüm dünyam yıkılıyor, her şey bombok görünüyordu.Şöyle bir bakıyorum şimdi geçen zamana; Ne ara bu dertler değişti, ne ara gülümser olduk geçen zamana, hangi ara geldik buralara?
insanın içi ağlar bu olguya biraz da...
--spoiler--
Aşağılık insanların para ile yaptırdıkları basın mücadeleleri vardır. En adi yalanları yaymada basının kullanıldığı olmuştur.
Basın ve fikir hürriyetinin karşılaştığı başka tehlikeler de vardır. Basının ve hatta fikir derneklerinin, milli hükümetin tesirinden kurtularak, siyasi veya ekonomik gizli amaçlara alet olmasından korkulur. Basının para ile satın alınabilmesi, uluslararası yüksek para aleminin basın üzerinde gizli tesiri veyahut sadece yabancı devletlerin örtülü ödeneklerinin etkisi, işte bunların kamuoyunu kandırma ve yanıltmasından tamamıyla korkulur. Fakat, hürriyetten çıkacak bu kötülükler asla çaresiz değildir.
Halk, çeşitli gazeteleri okumaya ve onları birbirleriyle kontrol etmeye ve gazeteci yalanlarına inanmamaya alışır. Bütün bunların üstünde, her şeyin açık olması sayesinde iyi niyetin gelişeceğini ve çok önemli meseleler üzerinde iyi niyet sahibi insanların daima çoğunluğu oluşturacağını kabul etmek uygun olur. Çünkü, "Her zaman dünyanın yarısını ve bir zaman dünyanın hepsini aldatmak mümkündür. Fakat, bütün dünyayı her zaman aldatmak mümkün değildir."
Tecrübe göstermiştir ki, insanların her şeyi söylemelerini önlemek asla mümkün değildir. Her halde, her şeyin söylenmesine müsaade etmek ve bunun karşısında söyleyenlerin harekete geçmesini bekleyerek tedbir almakla yetinmek anlamsızdır.
Bütün halkın harekete geçtiği gün, onları durduracak kuvvet yoktur. Doğal olarak bir sağlığı koruma olduğu gibi, sosyal bir sağlığı koruma da vardır. Her ikisi aynı prensibe dayanır.
Maddi mikropları yoketmek mümkün olmadığı gibi, manevi mikropları da yok etmek mümkün değildir.
Fakat, şahsın vücudunda fizyolojik bir sağlık yaratmak mümkün olduğu gibi, sosyal bünyede de manevi bir sağlık yaratmak, bu şekilde bir direnç ortamı hazırlamak mümkündür.
--spoiler--
Medeni Bilgiler - Mustafa Kemal Atatürk
hıza bağımlı boyutlar arası değişen kütlenin sıfıra indiği ve son noktasının ışığın hızı olduğu ama bunun ötesindeki hızların daha bulunamadığı fakat benim görüşümce olduğu kendimi ulaştırmak ve bütün hayatımı son hız zamanına ulaştırmak istediğim nokta.
an itibariyle bulmacasını çözdüğüm ve gerçekten şoka uğradığım gazetedir.
bir kere adamlar ı ve i harfini önemsemiyorlar. sıkışmak deyimini sorsalar ikinci ı harfinin yerine i gelebiliyor. birazcık dikkat efenim Türkiye'nin en tarafsız(!) en cesur (!) gazetesine yakışan bu değil.
bir de yine bulmacada denk geldiğim bir elementten bahsetmek istiyorum. tam hatırlamamakla beraber neyse hatırlayamadığım bir elementi bende diğerlerine ipucu olsun diye periyodik tabloya baktım.
Element orada yoktu.
goradaki sahne aklıma geldi adamlar harbi element uydurmuştu.. artık neresinden bilmem.
"burada durma!...ilerle!..." diye bağırdı zaman. arkama baktım, kimse yok. Önüm uçsuz bucaksız bir yol. bomboş. benmişim durmaması gereken. yürüdüm yavaşça... "hızlan!..." diye gürledi zaman. öfkelendim. etrafta kimseler yok. bir ben; bir de zaman. "nerede herkes?" dedim. "gerideler" dedi. "eee? o halde neden acele etmem gerekiyor; onları beklemek dururken?!..." dedim. "onların yolu başka senin yolun başka. " dedi zaman. anlamadım. gördüğüm tek bir yol; tek bir yön.anlamadım. "bu senin yolun" dedi zaman. "onlar geçtiğinde onların yolu olacak...bıraktığın izlerin silinmesi için aranızda mesafe olmalı..." anlamadım."yani..." dedi zaman "...sen burada onları beklersen, onlar orada onların gerisindekileri beklerlerse, tek bir yol, tek bir yön olduğu gerçeği kabak gibi çıkacak ortaya;kaos...ben, yani zaman işte bu yüzden varım... izlerinizi yoketmek için... onların kendi yollarında yürüdüklerini düşünmeleri için... herşey bir kurmaca:zamanlama önemlidir kurmacada.......ne yöne koşarsan koş;varacağın daha önce varmışların yanıdır..."
"zaman bir yanılsamadır" testere filminde geçen, jigsaw'ın zaman ile ilgili söylediği sözlerden biri. bana zaman hakkında baya bi düşünmemi sağlamıştı.
dünkü manşeti: "libya ya füze yağdı." olan,
altında da "libyalı muhalifler saldırıdan memnuniyet duyduklarını açıkladı." diye yazan emperyalist güdümlü gazete.
o nasıl bir muhalifmiş ki ülkesine gelen işgal kuvvetlerini memnuniyetle karşılamış. hayır bir kaynak var mı? var tabii, çoğu haberleri gibi bir taraflarından uyduruyorlar.
Kocaman oluverir sorumluluk zannettiklerin ve küçücükken bir o kadar kocaman gelen oyuncaklarınla değiştirmek istersin yerlerini.. Ya da elinin tersiyle itivermek istemezsin olsa bile. Ve yok.. Kaçan heveslerin, yapamadıkların ve yapabildiklerinle bir toz bulutu olmuş gitmiş her şey.. Düşününce; aslında o kadar da hızlı akmıyor zaman, sadece boşlukları dolduramıyoruz, hepsi bu. Fedakarlığın zerresini haketmeyenlerle ömrümüzü tüketirken ne kadar da yanlışlar yapmışız. Bunun yanında şansla dünyaya gelmiş, ip üstündeki cambazlıklarını izliyoruz birilerinin, düşmeyeceğini bildiğimiz halde.. Bunları da geçtim de tek sorumluluğumuz kendimiz olsak keşke ya da tek kendimizi düşünsek. (bu diğergamlık neden?)<çemberin dışına sesleniş>
Tökezleniverisi bi ayağı çukurdaymış izlenimi vermeyin artık! Ben daha tehlikedeyim, daha toyum, daha küçüğüm.. Yapacaklarım var ve sizin yanlış anladığınız ''spiritüel'' yaşam anlayışınızdan dolayı yapamadıklarım.
Ne şanslıyız ki mutluyum diyebilmeye o kadar çok nedenimiz var! Her şey geliyor ve gelmeden önce yorduğumuz beyin hücrelerinin 5 katından daha hızlı bi sürede geçip bitiveriyor. Zamanın ayıklayabildikleri ise aslında varoluşumuzun gerçekliği kadar... ' ben bu filmi daha önce izlemiştim'.. iyi geceler Hayalşehir.. *
zamanın içinde bir yerlerde olmanın rahatsızlığı. bilememek, duyamamak, hissedememek, ölümün hemen orada karşında oturduğunu ya da ilerde pek sevgili eşin olacak insanın az önce mağaza vitrini önünde durduğunu. dakikaları har vurup harman savurmanın düşüncesizliğiyle, düşünmek geleceği. sanki şu anı yaşasak gelecek kendini rafa kaldıracakmış gibi. sonsuza kadar sürecekmiş gibi bu bayrak yarışını devam ettirmek, az önceki senin şimdiki sana bayrağı tutuşturmasını izlemek.. aslında hepimiz tanrı tarafından yaratılmış kum saatinin içinde hapsolmuş, düşmek için sırasını bekleyen, zavallı birer kum tanecikleriyiz! ve ne kadar acı ki hepimiz sıramız geldikçe aşağıya düşeceğiz. Ö.N.
Geçmesini istemediğin zaman su gibi akıp geçer, ama hızlı geçmesini istediğimiz anlarda 1 dakika 1 saat gibi gelir. Örneğin sevdiğin bir insanla oturup muhabbet edersin saate bakıyosun adamın gitme vakti... Zaman sana nazire yaparcasına kırbaçlıyor akrep ve yelkovanı. Ama sevmediğin bir işi yaptığın zaman ruhunu okumuşçasına okşuyor akrep ve yelkovanı, tutuyor takvim yapraklarını....
zaman ilaç derler ya unutmaya hani, aslında zamanla unutmaz insan, zamanla aklının, kalbinin ta derinlerine her geçen gün daha da derine koyar aşkını,derdini,tasasını. Daha diptekiler hep ağır duygulardır insan taşıyamaz onları. tıpkı suyun içine atılmş bir demir parçası gbi; zamanla yerine oturur ama. Zaman sadece araçtır yaşadıklarımızdan uzaklaşmak için.
ekşi sözlük yazarının entry sini referans alıp haber yapabilen tek gazete. entry sahibinin dedikleri doğru olsa bile (-ki doğru olduğuna dair en ufak bir şüphem yok) bir gazete internette götümüzden sallayabileceğimiz entryleri haber yapabilir mi orası muallaktır. zaten haber yaptıkları yazardan direk aynı cevabı almışlardır.
konunun meraklısı ekşide zaman gazetesi'nin ekşi sözlük referanslı haberi diye aratabilir. ya da sekko edin getsin.