bugün

emevi halifesi abdülmelik'in küfe valisi yaptığı, sahabeyi, tabiini öldürmekle, kabe'yi taşa tutup yıkmakla, kabe avlusunda insan boğazlamakla meşhur şahıstır. olumsuz özellikleri dışında bir de arapçadaki ustalığıyla tanınırdı. verdiği hutbeler bir çok dil uzmanı tarafından, dil kullanımı açısından, arapçadaki en yüksek hitabet örnekleri arasında sayılır.

besmeleyle başlamayan ilk hutbeyi okumak kendisine nasip olmuştur. söz konusu hutbe son derece çarpıcıdır. aşağıda veriyorum:

"Ben meşhur bir adamım. Kazandığım zaferler, yaptığım işler benim şöhretimi her gün biraz daha arttırıyor. Sarığımı çıkarayım da kim olduğumu görün (yüzü srığına iliştirilmiş bir peçeyle kapalıdır). Şimdi beni iyice gördünüz mü? Beni tanıdınız mı? Ha! Bakıyorum, bazılarını beni iyice görebilmek için gözlerini kırpıştırıyor, boyunlarını uzatıyor. Bu uzanan boyunlar üzerindeki kelleler ne güzel kılıçtan geçer!.. Ben kelle uçurmakta gayet ustayımdır. Daha şimdiden şu sarıklarla, şu sakallar arasında kesilen boyunlardan akan kanların akışını görür gibiyim.

Müminlerin emiri, sadağını boşalttı, oklarının arasından en zalim, en keskin, çelikten ve en sert ağaçtan yapılmış olan oku bulup seçti. O ok da benim. Ey Iraklılar! Ey isyan ve ihanetten başka bir şey bilmeyen âsiler! Kötü kalpliler. Ben öyle hamur gibi yoğrulabilen cinsten yumuşak kalpli bir insan değilim. Sizi kırbaç düşmanları, sizi köle karı yavruları sizi! Ben Haccac b. Yusuf'um. Benim tehditle vakit geçirmeyip, çok çabuk dediğini yapan bir adam olduğumuzu göreceksiniz. Ben fazla vakit kaybetmekten, konuşmaktan hoşlanmam. Bundan böyle hiçbir yerde bir kalabalık toplandığını görmeyeceğim. Toplantı, içtima hepinize yasaktır! Kendi aranızda gizli gizli konuşma istemem. Bundan böyle kimse kimseye 'Neler oluyor? Yeni ne haberler var?' diye sormayacak. Ne oluyorsa oluyor, size ne, fitne çocukları! Herkes bundan böyle yalnız kendi işiyle uğraşacak. Kimse başkalarının işlerine karışmayacak. Elime düşecek adamın vay haline! Dosdoğru yürüyecek, ne sağa, ne sola döneceksiniz. Başınıza getirdiğim adamları takip edip, halifeye biat edecek, ona sadakat ve itaat yemini ettikten sonra yola çıkacaksınız."

ırak'ın hali o gün bugün malum!...
kimisi tarafından "şehre vali dayanmamaktadır" gerekçesiyle mazur görülen hutbedir.

besmele ile başlamayan bu hutbeyi mazur görenler, bu hutbe doğrultusunda yapılanları da mazur görmüş sayılırlar ki onların neler olduğunu yukarıda yazmıştım.

unutmadan söyleyeyim, bu hutbede kendisine itaat edilmesi için çağrıda bulunduğu emevi halifesi abdülmelik, halifeler arasında kendisine allah'ın ve resulünün sünnetini hatırlatılmasını yasak eden ilk halifedir.

o zamanlar her müslüman kendisini dinen yanlış gördüğü bir iş konusunda halifeleri uyarmaya yetkili görürdü. tabi cesaret edeni de oluyordu, etmeyeni de... bu sebeple başını kaybedenler de oluyordu. ne var ki kendisine dinin hatırlatılmasını açıkça yasak etmeye yezid bile cesaret edememişti...
malum küfürbazın, her zaman yaptığı gibi, küfürler savurarak savunduğu hutbedir.

küfür, haksızların son sığınağıdır...

madem derdin "sert ifadeler" için gerekçe bulmaktan ibaret, o zaman haccac'ın da abdülmelik'in de zalim ve de fasık olduklarını, müslümanlara haksızca zulmettiklerini söyleyebilir misin?
Anlayanlara, ortadoğunun ve bizim memleketin niye bu halde olduğunu gayet güzel anlatan hutbedir.

Aradan bin üç yüzyıl geçmiş, hala bu kafadakilere itibar ediliyor...
Zalim haccaclar bitmez..