en yooğun zamanından davetimi kırmayıp geldiği için, samimiyetini bir kez daha hissettirdiği için teşekkür etmek istediğim kardeşim. londra ya beş çayına bekliyorum haberin olsun.
herkesn içinde bir kahramanı vardır ya.. bir kahramanım vardı benim de.. sonra bile bile yok ettim onu.. ellerimle öldürdüm, sözlerimle tükettim.. bittikten sonra utanmadan bununla gurur duydum..
ama gitmiş oldu..
benim kahramanım hayatımda olsun istiyordum.. hep benim olsun. hiç görmediğim ve belki görmeyeceğim biriydi o kahraman. ama onu yükselttiğim için çok hızlı düşürdüm.. düşürdükten ve paramparça ettikten sonra gördüm yaptığım o hatayı..
ellerimin arasından kayıp gitmesini hiç istememiştim.. paramparça olsa da hep benim parçalarım olacak sanmıştım.. ama onu bile tutamadım..
Gitti.. rüzgarla... etrafa çarpa çarpa ve ona ait olanları sürükleyerek gitti.. ülkeden uzaklaştı.. yerinden ailesinden.. anlattıkları bile, sözleri bile onunla birlikte gitti..
Bu zamana kadar beni gerçekten sevebilecek , beni benimseyebilecek en mükemmel insanı benden uzaklaşırken gördüm..
Sonra bir başka kahramanı olacak insan çıktı.. oralardan ya da buralardan.. bulunduğu yerden ya da değil.. aldı ve götürdü onu..
o artık benim kahramanım değildi....
epey zaman geçti.. onu aradım.. başka kahramanlar yarattım.. hepsi oydu , hepsi! istediğim kişi yaptım yaptım herkesi gözümde..
Sürekli yazdım. sürekli yazdım ona.. başkasına diye..
ama başkasına yazdım diye ona yazdığımı sakladım..
Hiç de söylemedim..
Bak yine geldi.. yine geldi gitmiyor bu defa.. Kahramanı olacağı birisini bulmuş bana yerde bir toz parçasıymışım gibi bakıyor.. Biliyorum sevmiyor beni... Kahramanı olmaya layık görmüyor..
Son puff... yine kayboluyor..
Puff... yine geliyor.. gidiyor... bak yine geldi...
Yine gidecek..
Beni kaybetmekten mi korkuyor? Hayır sadece tozların gözüne batması ona acıyı yaşatıyor.. Bundan çok hoşnut.. Ama koruyacağı bir varlık var.. tozlardan koruması gereken...
Hayır.. beni kaybetmekten değil.. benden korkuyor...
Canım yanıyor.. siyah-beyaz fotoğraflar, bira bardakları, kenara atılmış şişeler, loş odalar, ben sevmesem de içtiği sigaranın dumanı.. Hepsi ona ait duruyor..
Saçları , gülüşü , o çirkin suratı - ama kirli sakallı - kesmeli biraz.. Bu siyah beyaz fotograflar çok canımı yakıyor.. bakmaktan yorulduğum; ama vazgeçemediğim .
Gelmeyecek, gelse yine kırıklarından arınmak için gelecek biliyorum.. gitmek istiyorum.. onun gibi kaçmak istiyorum..
Belki bu yüzden benden soğuyacak..
Hayatımda ilk pişmanlığımı yaşıyorum.. Uzaklığın, yolların mesafesinden yakınırken şimdi onu bir dünya uzağa gönderiyorum..
ellerimle..
ve ne yaptıysam hep kendime... **
ders çalışacam tripleriyle mekan değişikliğine giden, "gel lan iki lokma görüşek kızılarda" teklifine "abi şehir dışındayım" vari şık cevaplar veren insandır. lakin işin tezatlık arz eden tarafi şudur ki; gece gündüz vatan toprağı bekleyen nöbetçi misali internette siper almaktadir günlerdir.
lahana turşusu ve perhiz kelimelerinden dizili atasözlerini hatırlatmaktansa," özledim olum seni, istanbul a selam söyle" demeyi tercih ederim inceden inceye...
her şeyin altında bir akıl oyunu arayarak, beyin kıvrımlarına spor yaptıran yazar... seviyorum lan ben bu adamın yazılarını... hem vallahi hem de billahi...
bir de iddia ediyorum, bu adam kendi kendine konuşuyordur da... biriyle herhangi bir konuşma yapacağında da, kendisine 3-5 plan çizip, bir senaryo yazıyordur... tüm konuşma olasılıklarının profilini çıkarıp, karşısındakine koz vermiyordur...
(#791539)
cumhurbaşkanına terbiyesiz diyecek cürreti kendisinde bulan ki$i. sen kimsin de bülent arınç'ı savunmak için cumhurbaşkanımıza laf atıyorsun? bülent arınç çok mu temiz bir $ahıs?
bu arada yukarıdaki entari numarasından görüleceği üzere, entarisi kötülendikçe haklı olduğunu düşünen yazar. ilginç bir durum.
(bkz: at gözlüğü)
alıştık artık yazarlarından...sana ne diye kendisine kızmaktayım..bak sana yeğen tavsiyesi; çapulcularla uğraşmak kadar zor bir şey yok şu dünyada..bak şu entryde bugünokudum çok beğendim sende yaz bir kenara;
hiç düşmanım yok, kimseye yardım etmedim..sende sözlüğü bunlardan kurtarmak için bir şeyler yaptın ama...
red vayn manya:
çaylak olmuşsun, ne iş? sübyancı cumhurbaşkanı başlığı yüzünden mi?
we are eternal all this pain is an illusion:
evet abi. adamlar anlamıyo. şu an ki cumhurbaşkanının 15 yaşında bir genç kızla evlendiğini söyleyenlere cevaben, Atatürk latife uşaklıgil'le evlendiği zaman 42, latife hanım 21 yaşıdnaydı. Bu durumda Atatürk'ü de mi sübyancı yaptınız
tanım: ne zamandır karşılıklı muhabbet edemediğim...
mitingdeki dekoltelere laf edip türbana özgürlük diyen yazar...
şöyle gözlerimiz kapatıp geçmişi düşündüğümüz zaman, mitingdeki insanlar olmasada yüzleri bir kilo boya ile duvar gibi boyanmış, göbekleri kendilerinden bilmem kaç cm önde giden insanlar nasılda çamur atıyorlardı başörtüsüne bağnazlık, yobazlık, tu kaka, hangi yüzyıldayız biz vs. vs gibi fişlemelerde bulunuyorlardı...
özgürlük hepimizin istediği şey, zabalayn da bunu istiyor... ama siz kendinize dil uzatılınca köpürürken, yıllardır fütürsuzca dil uzattıgınız insanlar neden sessiz kalmak zorunda... bu yine sizin eseriniz değil mi?
asıl modernlik hepsine saygı göstermek ise, o insanlar size saygı duyarken siz onların inançlarını, yaşam şekillerini, kılık kıyafetlerini her platformda tartışmıyor musunuz saygısızca dil uzatmıyor musunuz?
kimse kendini kandırmasın, türbanlı bir bayanın atatürk anıtı'na çelenk koymasını;
"Bu yaşanılan laikliğe meydan okumaktır. Türbanlı bir kadının Atatürk Anıtı'na çelenk koymasını doğru bulmuyoruz. Kadın derneklerini, Kadınlar Günü kutlamasını protesto etmeye davet ediyorum"
gibi utanç verici bir tepki gösteriliyor ise ve dediğiniz gibi modernlik saygı duymaksa o zaman siz en büyük gerici olmuyor musunuz?
Onlar size saygı duyuyor, kılık kıyafetinize aldırmadan ya siz neden kılık kıyafete bakarak insan yargılıyorsunuz?
Boşa kendimizi kandırıyoruz... ne sizin o boş korkularınız gerçekleşir ne de başkaları gelsede bir adım ileriye gidebiliriz...
hakkında girilen ilk enrtylere bakıyorum... bide bugunlerde yazdıklarına bakıyorum... sanırım bu adam o adam degil... arada derin bir uçurum var... sanırım ilk zamanlardaki zabalayn la bu zabalayn aynı degil... şu anki yeni zabalayn eskisinin nickini çalmış bir duzenbaz... orjinal zabalayn için üzüldüm, çünkü birisi onun nickini çalmış ve gıyabında atıp tutuyor... aynı şey benimde başıma gelebilirdi...