türkün son başbuğu gazi mustafa kemal atatürkün annesi . kadın vardır yiğit doğurur , oymağı devlet eder ; Kadın vardır it doğurur memlekete dert eder ! karamanlılı yörüktür . yani türktür .
6 çocuğundan 4ünü çocuk yaşlarda tıbbın ve bilimin insan hayatına hakim olmadığı bir dönemde hastalıklardan toprağa vermesi bir yana * hayatının 30 yılını ise bir ulusun kaderini değiştirecek oğluna hasret geçirmiş olmasının evlat özlemini katmerleştirdiği, oğlunun başkomutanlık sıfatına yükseldiğini görebilmiş fakat bir ulusu küllerinden doğmasına vesile olacak adam olduğu günlere ömrü yetmemiş, hasretinin bir gün son bulduğu (en azından umarım.) güzel kadın, güzel anne.
haftalardır haber alamadığı oğlunu görmek için ilk defa geldiği istanbul'da, oğlu mustafa kemal ile görüştürülmemiş, mustafa kemal'e eşlik eden saraydan subayların engellemeleriyle karşılaşmıştır (1905). nedeni muhtemelen mustafa kemal'in şam'a sürgün gönderilmesidir. 18 sene sonra bu defa oğlu mustafa kemal, annesinin cenazesine katılamamıştır.
1857'de selanik'e bağlı langaza kasabasında sofuzade feyzullah efendi ve ayşe hanım'ın çocuğu olarak dünyaya geldi.
ailesi karaman'dan göçen ve konyarlar adı verilen yörüklerdendi.
babası ona farsça'da kasımpatı anlamına gelen zübeyde ismini koydu.
zübeyde, çocukluğunun hemen ardından 14 yaşındayken gümrük memuru ali rıza efendi ile evlendi.
fatma, ömer ve ahmet isminde çocukları oldu.
zübeyde hanım oğulları ömer ile ahmet'i kaybetti, daha sonra mustafa, makbule ve naciye isimli 3 çocukları daha oldu, ne var ki naciye de bebek yaşta veremden hayatını kaybetti.
genç yaşta 3 evladını kaybeden zübeyde hanım daha 30 yaşındayken ali rıza efendi'yi de kaybederek 3 çocuğuyla dul kaldı.
selanik'ten köye göçmek zorunda kaldı, daha sonra ragıp efendi ile 2. evliliğini yaptı.
oğlu mustafa çocuk yaşta subay olmak için evden ayrıldı, o hep oğlu mustafa'dan haber bekledi, ömrü onu ve mücadelesini takiple geçti.
bunca acıdan sonra balkanların kaybedilmesinin ardından zübeyde hanım istanbul'a yerleşmek zorunda kaldı.
istanbul'a ilk geldiklerinde resmen sefaleti yaşamışlardı.
tarih 15 mayıs 1919'du.
mustafa kemal paşa bir karar vermişti, anadolu'ya geçecek ve milli mücadeleyi başlatacaktı.
annesi ve kardeşine durumu anlattı o gece, yarın sabah yola çıkacaktı.
zübeyde hanım içerideki odaya geçti, bir mendil bohçası içinde altın ve bilezikleri oğlu mustafa'ya verdi.
işte zübeyde hanım'ın bu verdikleri ile sivas kongresinin masraflarının bir kısmı karşılandı.
manda ve himaye kabul olunamazdı, bu kararın alınmasında en büyük paylardan biri varını yoğunu oğlu mustafa'ya, yani türk milletine veren zübeyde annemizdi.
zübeyde annemizin verdikleri türkiye iş bankası'nın ilk sermayesi oldu. hani bugün birilerinin göz diktiği, hamurunda milli mücadele'nin olduğu iş bankasının ilk sermayesi zübeyde hanım tarafından bağışlanmıştı.
mayıs 1919'da ayrıldığı mustafasına ancak 3 sene sonra haziran 1922'de kavuşabildi zübeyde hanım. büyük taarruz öncesi elini öperek helallik isteyen oğulcazına bir annenin edebileceği en samimi duaları ederek uğurladı oğlunu cepheye.
zaferden sonra izmir'e yerleşti.
ama zaferin, özgürlüğün ve izmir'in keyfini ancak 3 ay sürebildi zübeyde hanım.
kısa ve acılarla dolu hayatı, dünyanın en güzel ve kutsal şehrinde 14 ocak 1923'te son buldu.
ne var ki mustafa kemal, annesinin ölüm anında da yanında değildi, annesinin ölümünden ancak 13 gün sonra kabrine ziyarete gelebildi.
ulu önderin anneciğine son sözleri şunlar oldu;
--- spoiler ---
"annem çok çekti.
erkanı harp yüzbaşısı olarak çıkmıştım. kötü idarenin adamları, beni önce zindana sonra sürgüne gönderdiler.
sürgüne giderken annem gözyaşları içinde sirkeci rıhtımı'nda kalakaldı.
mütareke yıllarında padişahın verdiği idam fermanının yerine getirildiğini sanan annem felç oldu.
oturduğu evler ikide bir basıldı, arandı.
onu istanbul'dan kurtarıp yanıma aldığımda ise o artık yalnız hisleriyle yaşıyordu. annemi kaybettiğim için üzgünüm.
tek tesellim anavatanı yoksulluğa, yokluğa sürükleyen idarenin artık bir daha geri gelmemek üzere yokluğun mezarına gömülmüş olduğunu görerek ölmüş olmasıdır."
--- spoiler ---
Atatürk, 1922 Kasım'ının son günlerinde, The Morning Post gazetesi muhabiri Grace Ellison’ı Çankaya Köşkü'nde kabul etti. Bu sırada Zübeyde Hanım köşkte, oğluyla birlikte kalıyordu. Vefatından sadece birkaç ay önceydi. Sağlığı çok bozulmuştu. Atatürk'le yaptığı görüşme sırasında Zübeyde Hanım’ı da yatağında ziyaret eden ingiliz gazeteci, o anları şöyle nakleder:
Gözüm Paşa'nın yazı masasının üzerinde asılı duran güzel bir Türk hanımının portresine ilişti: "Ne güzel bir yüz!"
Paşa, göze çarpan bir gururla, "Annem,” dedi.
"Onu görmenin büyük zevkine varabilir miyim?” diye sordum. "Çok hastadır. Doktorlar gece gündüz yanındadırlar. Heyhat, korkuyorum artık iyi olmayacak," diye cevapladı.
Sonra merdivenlerden çıkıp hastanın dairesine gittik. Onu bir divan üzerinde, yastıklara dayanıp oturuyor görünce şaştım. ilk önce onun ölüme bu kadar yakın olduğuna inanmak güçtü.
"Yazık!” dedi, Mustafa Kemal, "Onun ıstırabı benim yüzümdendir. Benim sürgün kaldığım yıllar esnasında çektiği ıstırap ve döktüğü gözyaşlarının hesabını şimdi veriyor.” Fazla konuşamayacak kadar üzgündü, sesinde keder vardı.
Zübeyde Hanım'a, "Şimdi siz de onun zaferine iştirak edebilirsiniz, dedim. Oğlunuzla kimbilir ne kadar iftihar ediyorsunuz. Onun yaptığı fevkaladedir. Ben yalnız onun eserini görmüş ve onunla konuşmuş olmakla iftihar ediyorum," dedim.
Bana heyecanla teşekkür etti ve, "Allah'ın bana bu oğlu vatanı kurtarmak için gönderdiğine inanıyorum,” dedi.
madem ki büyük taarruz haftasındayız, o halde büyük taarruz haftasında, ulu önder atatürk'ü bize veren ulu anne'ye değinmeden geçmeyelim...
şüphesiz ki büyük taarruz'da, vatanın kurtulmasında onun da emekleri vardı...
tarih 15 mayıs 1919'du. mustafa kemal paşa bir karar vermişti, anadolu'ya geçecek ve milli mücadeleyi başlatacaktı.
annesi ve kardeşine durumu anlattı o gecenin ertesi sabah yola çıkacaktı.
zübeyde hanım içerideki odaya geçti, bir mendil bohçası içinde altın ve bilezikleri oğlu mustafa'ya verdi.
işte zübeyde hanım'ın bu verdikleri ile sivas kongresi'nin masraflarının bir kısmı karşılandı.
manda ve himaye kabul olunamazdı, bu kararın alınmasında en büyük paylardan biri varını yoğunu oğlu mustafa'ya, yani türk milletine veren zübeyde annemizdi.
zübeyde annemizin verdikleri türkiye iş bankası'nın ilk sermayesi oldu. hani bugün birilerinin göz diktiği, hamurunda milli mücadele'nin olduğu iş bankasının ilk sermayesi zübeyde hanım tarafından bağışlanmıştı.
mayıs 1919'da ayrıldığı mustafa'sına ancak 3 sene sonra haziran 1922'de kavuşabildi zübeyde hanım. büyük taarruz öncesi elini öperek helallik isteyen oğulcazına bir annenin edebileceği en samimi duaları ederek uğurladı oğlunu...
lakin mustafa kemal, endişelenmesin diye büyük taarruz için gittiğini söylememiş, annesine çay partisine gideceğini birkaç gün misafirleri olduğu için uğrayamayacağını söylemişti...
tabi zübeyde hanım bu...
neler görmüş geçirmiş.
oğlunun kendisine üzülmesin diye yalan söylediğini anlamıştı.
ve büyük taarruzun 2. günü mustafasına bir mektup yazdı...
"oğlum,seni bekledim;dönmedin. çay ziyafetine gideceğini söyledin. ama ben biliyorum;sen cepheye gittin. sana dua ettiğimi bilesin.
sakın ha savaşı kazanmadan dönme..."
ve mustafa kemal paşa tabi ki annesinin sözünü dinledi...
savaşı kazanmadan dönmedi.
zübeyde annemizin ve oğlu mustafa kemal'in ruhları şad olsun...
Oğlu hakkında "idam fermanı”çıktığında, üzüntüsünden kısmı felç geçirdi,bacakları tutmaz oldu. Sürekli baskıya maruz kalıyordu.
işgal kuvvetleri sık sık evi basıyordu. Öyle olmadığını bildikleri halde, sanki Mustafa Kemal orada saklanıyormuş gibi arama yapıyolardı. Sarı Ali diye meşhur bir muhbir vardı. 24 saat Zübeyde hanımın evini gözlüyordu. Gelip gidenlerin listesini ingilizlere gammazlıyordu.
Zübeyde hanım tüm bunlara rağmen geri durmuyordu. Oğlunun arkasında kapı gibi duruyordu.
Mayıs 1921. istanbul'daki yurtsever kadınlar yetimhane yararına kermes düzenledi. Bu etkinlik vesilesiyle padişaha verilen mesaj gayet açıktı "Milli Mücadelede Şehit düşen kahraman babaların evlatlarına sahip çıkıyoruz". Zübeyde hanım felçli bacağını sürükleye sürükleye kermese geldi.
Yemenilerle dolu bir masanın başına oturdu. Bizzat satış yaptı. Mustafa Kemal'in annesi...Tüm şehit çocuklarının Annesi olduğunu gösteriyordu..
Bir milletinin kaderini değiştirecek olan büyük komutan ve devlet adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bizlere armağan eden, Zübeyde Hanım'ı vefatının yıl dönümünde saygı ve minnetle anıyorum.